Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santralı (HES)

      Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santralı (HES)

      Akarsular boşa akıyor enerji sıkıntısı çekiliyor...
      RİZE - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rize Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Hızır Önsoy, İkizdere İlçesi'nde bulunan Hidroelektrik Santrali'ndeki incelemelerde bulundu.
      İncelemeler sırasında açıklama yapan Prof. Dr. Hızır Önsoy, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bulunan su gücünün sadece yüzde 2'sinin elektrik enerjisine dönüştürüldüğünü, geri kalan yüzde 98'lik bölümün ise boşa aktığını söyledi. Samsun ile Artvin arasındaki sahil illerinde yaptıkları incelemelerde, 13 milyon metreküp suyun boşa aktığını tespit ettiklerini kaydeden Önsoy, ''Dereler yanı başımızda boşa akıyor. Bu güç mutlaka enerjiye dönüştürülmelidir. İkizdere'de bulunan hidroelektrik santrali gibi, baraj yapılmadan, çevreye zarar verilmeden kurulacak regülatörlerle sadece suyun akış gücünden yararlanılarak elektrik enerjisi üretilebilecektir. Bu dereler üzerinde kurulacak santrallerde elde edilecek 1 kilovat saat elektrik enerjisinin maliyeti 2 yeni kuruşun altında olacaktır. Biz ise bugün elektriğin 1 kilovatını 16 yeni kuruşa satın alıyoruz. Eğer boşa akan dereleri değerlendirebilirsek elektriği çok daha ucuza tüketebiliriz'' dedi.
      Resimler
      • ana03.jpg

        101.13 kB, 0×0, 18,379 defa görüntülendi
      Fırtına !
      Gençlerimizin Geleceği İçin Ve Bölgemiz İçin
      Bölgemizde yapılacak yatırımlara, projelere olumlu bakmanın bir yolu olduğunu düşünmeliyiz ve bu şansı kaçırmamalıyız BİZ PROJEMİZ Adı altında Bölgemizin doğasına zarar vermeyecek projeleri araştırmalıyız. Profesörlerimizin, Aydınlarımızın, yazarlarımızın bu konudaki yazılarını dikkate alıp ön yargılı olmadan takip edip değerlendirmeliyiz. Ben Değil Biz Varız anlamını bir kez daha düşünmeliyiz. Bu konudaki düşünülenler ve yazılanları buraya aktaracağım.
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın Temel Atma Törenindeki Konuşma

      Değerli Misafirler, Sevgili Hemşehrilerim;

      Bu hidroelektrik santralinin temeli, aslından bundan 2 ay önce atılacaktı. Biliyorsunuz iki ay önce Sayın Cumhurbaşkanımız’la birlikte kardeş Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın Sayın Cumhurbaşkanlarıyla birlikte Çoruh Nehri üzerinde Deriner Barajı’nın temelini attık. O zaman, o temel atma töreninde de söyledim; Karadeniz Bölgesi olarak biz, bütün Türkiye’nin en zengin su kaynaklarına sahibiz. Ama maalesef bu sular boşa akıyor, bu sular denize akıyor.

      Karadeniz Bölgesi’nin enerji ihtiyacı Türkiye’nin başka yerlerindeki barajlarında üretilen elektrikle karşılanıyor. Ama elektriği buraya getirebilmek için yüzde 30 fire veriyoruz. Buradaki elektrik kesilmelerinin önlenmesi için, bundan sonra daha hızlı gelişecek olan Karadeniz Bölgesi’nin elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması için başı boş akan bu dereleri, bu nehirleri değerlendirmemiz lâzım. Bunların üstüne barajlar yapmamız lâzım, hidroelektrik santrallar kurmamız lâzım. Çünkü enerji üretmenin en ucuz, en temiz yolu hidroelektrik enerji tesisleri kurmaktır.

      Burada temelini atacağımız bu tesisin yerine, kömürle çalışan bir termik santral kursaydık, bir kere bunun ömrü en fazla 40-50 sene olacaktı. Bu termik santrali çalıştırmak için, milyonlarca ton kömür taşınacaktı. Asıl çevreye zarar o zaman olacaktı.

      Ben, iki ay önce bu temeli atabilirdim, ama atmadım. Çünkü benim arkadaşlarım dahil, Çamlıhemşin Belediye Başkanı Arkadaşım dahil, buradaki arkadaşlarımın bir kısmının terüddütleri vardı. Acaba yapılacak olan bu santral çevreyi kirletir mi, deredeki balıklara zarar verir mi? Onların tereddüdünü gidermeden bu temeli atamazdım.

      Dedim ki, ‘Evvela burada bir toplantı yapacaksınız. Kimin şikayeti varsa gelsin halka açık bir toplantı yapılsın. Uzmanlar da gelsinler, yapımcı firma da gelsin, Çevre Bakanlığı’nın elemanları da gelsin, üniversiteden de gelsinler konuşsunlar, buraya bir zarar gelecek mi, gelmeyecek mi? En küçük bir zarar gelecekse ben o temeli atmam’ dedim.

      Sonunda buradaki arkadaşlarımı Ankara’ya çağırdım, belediye başkanı arkadaşım geldi, bütün muhtarlardan bana imzalı yazı getirdi, “Biz, barajının yapılmasını istiyoruz, bu tesisin yapılmasını istiyoruz. İkna olduk ki, çevreye zarar gelmeyecek” dediler. Ama onunla da yetinmedim, “Çevre Bakanlığı’nın ÇED raporu çıkmadan bu temel atılamaz” dedim. Çevre Bakanlığı’nın ÇED Raporu işte burada, üç gün önce çıktı.

      Bakın burada şartlar var. Burada deniyor ki, şu şartlara bütün yatırım süresince, hatta yatırımdan sonra işletme süresince uyulması lâzım. Şimdi, burada bir sürü şartlar sayılmış; buradaki balıklar düşünülmüş, buradaki çevre düşünülmüş, heyelan tehlikesi düşünülmüş, yola zarar verip vermeyeceği düşünülmüş. Kısacası, aklınıza gelebilecek bütün tehlikeler gözetilmiş. Hepsinin tedbirleri alınmış, projeler incelenmiş, ondan sonra ÇED Raporu düzenlenmiş. Bu ÇED Raporu düzenlenmekle, bu belge verilmekle şimdi müteahhit firmaya istediğin gibi bu inşaatı yap demiyoruz.

      Diyoruz ki, bütün tedbirleri alacaksın, burada doğal hayatın devam etmesi için, deredeki balıkların yaşamının devam etmesi için gerekli telafi suyunu bırakacaksın. Erozyon tehlikelerine karşı tecrübeli mühendisleri bulunduracaksın. İnşaat sırasında ortaya çıkacak harfiyat atıklarının orman alanı ve milli park sınırları dışında başka bir alana taşınmasını sağlayacaksın. Bu konuda Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün yaptırdığı araştırma projesindeki bütün önerilere uyacaksın. İşte bakın, bu ÇED Raporu şimdi elimde, Çevre Bakanlığı diyor ki, bu şartlarla bu tesis, bu yatırım, çevreye zarar vermeyecek. Ama ben bununla yetinmiyorum. Müteahhit firmaya diyorum ki, bu şartların hepsine uyulmasının takibini de ben yapacağım.

      Sevgili Hemşehrilerim;

      Burası, dünyanın en güzel yerlerinden birisi. Burayı, bundan 12 sene önce Turizm Bakanı iken ben, turizm bölgesi ilan ettim. O zaman bazı hemşehrilerim bana karşı çıktılar. Burada yaşayan az sayıda hemşehrim, ama daha çok Ankara’da, İstanbul’da yaşayan birçok hemşehrim, bana geldiler dediler ki, “Burayı turizm bölgesi yapmayın. Burayı turizme açmayın. O zaman buranın güzelliği bozulur. Ayderin, Kaçkarların o cennet güzelliği yerine burada binalar yapılır.” Ben dedim ki, “Buranın güzelliğinin bozulmasını en son isteyecek insan benim. Ama güzelliği koruyalım diye, orada yaşayan insanları sefalete mahkum edemeyiz. Onların işe ihtiyacı var, onların ekmeğe ihtiyacı var. Onların turistlerin bırakacağı gelire ihtiyacı var.” Yani çevreyi koruyalım diye, güzellikleri koruyalım diye hiçbir şey yapmazsak, hiç yatırım yapmazsak o zaman o bölgeleri koruyacak insan bile bulamayız. O zaman insanlar aşını, işini kazanmak için başka yerlere göç ederler. Burada da geçmişte hep böyle olmadı mı?

      Dünya bu işi nasıl halletmişse, gelişmiş ülkeler bu işi nasıl halletmişse biz de öyle halledeceğiz. Hem çevreyi koruyacağız, hem de insanların geçimini sağlayacak tedbirleri alacağız, yatırımları yapacağız. Bu ikisi arasında dengeyi kuracağız. Bu ikisini birbiriyle bağdaştıracağız.

      Çevre Bakanlığı’nı ben kurdum. Çevre Bakanlığı 1991 yılında benim Başbakanlığım zamanında kuruldu. Ama size ben söylüyorum, maalesef aradan geçen zaman zafrında henüz daha çevre konusunda sağlıklı bir bilince ulaşamadık. Bugün öyle bir noktaya geldik ki, çevre uğruna insanları feda ediyoruz. Ne çevreyi feda edeceğiz, ne insanları feda edeceğiz; ikisini beraber kurtaracağız, ikisini berabar koruyacağız.

      Ayder Bölgesi turizme açıldı kötü mü oldu? O sayede, orada turizm tesisleri yapılmadı mı? O sayede oraya turistler gelmiyor mu? O sayede bu yol bitmedi mi? Ha!.. çarpık yapılaşma olmasın. Onu hiçkimse istemez, ben de istemem. Ama kontrol edecek merciler var, özel idarenin kontrolu lâzım, orada başı boş yapılaşma olmaz. Ama çevreye zarar vermeden, çevreyi koru***, orada oteller yapılsa, buraya turistler gelse, o gelen turistler buradaki hemşehrilerime ekmek parası bıraksa kötü mü olur?

      Şimdi bakın, burada yapılacak olan tesis, yılda 600 milyon kilowatt/saat elektrik enerjisi üretecek. Bu elektrik enerjisi öncelikli olarak bu bölgede kullanılacak. Türkiye olarak, elektrik açığımız var, 91’de bıraktığımız Türkiye’nin enerji fazlası vardı; geçen sene devraldığımız Türkiye’nin enerji açığı var. Eğer yatırım yapmazsak 2 sene sonra, 3 sene sonra yine karanlıkta kalacağız. Karanlıkta kalarak çevreyi koruyabilir misiniz? Karanlıkta kalarak, medeniyete ayak uydurabilir misiniz? Enerji olmadan geçiminizi sağlayabilir misiniz? Yatırım yapılabilir mi?

      Şimdi buraya yapılacak olan bu tesisin büyük kısmı yeraltında olacak, görmeyeceksiniz bile. Santral binaları dışında hiçbir şeyi görmeyeceksiniz, hepsi yerin altında olacak; tüneller yerin altında yapılacak. Dediğim gibi, çevreye zarar vermemesi için Fırtına Deresi’ne zarar vermemesi için, balıklara zarar vermemesi için, her türlü tedbir alınacak, hepsine harfiyen uyulacak. Ama buradaki tesisde 4 sene süreyle 1200 işçi çalışacak. 1200 aileye ekmek parası girecek. Ondan sonra bu elektrik sayesinde buraya daha fazla yatırım gelecek.

      Türkiye’de çevre çevre deyip, sadece çevreyi gözetip medeniyeti, kalkınmayı, gelişmeyi insanların derdini hiç dikkate almamak gibi tehlikeli bir noktadayız, zararlı bir noktadayız. Bunu da ben söylüyorum, Türkiye’de Çevre Bakanlığı’nı ilk defa kuran Başbakan olarak söylüyorum. Böyle çevre bilinci olmaz. Çevreyi korumak da hiç kimseden daha az hassas değilim. Ama çevrenin yanında korumamız gereken insanımız var, çevreyi korurken, mutlaka kurmak zorunda olduğumuz geleceğimiz var.

      Yatırım yapılmasın, hiçbir şey yapılmasın, kazma bile vurulmasın, hiçbir tesis yapılmasın, sadece çevre korunsun diye ülkeyi kalkındıramayız. Çevreyi korumanın yolları belli. Gelişmiş ülkelere gidin bakın çevreyi bizden daha iyi koruyorlar, ama aynı zamanda gelişmişler; insanları daha zengin, her türlü ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Medeniyetin en ileri noktasına varmışlar. Onları örnek alacağız.

      Hem çevreyi koruyacağız, hem insanlarımızın refahını sağlayacak, onların göçünü engelleyecek olan yatırımları yapacağız. Bu ikisi bir arada olmaz diyen varsa, yalan söylüyor. O ülkelerde nasıl olmuşsa, burada da olur. Bunun yolları bellidir. Bunun şartları da bellidir.

      İşte belgede de bu şartlar yazılmıştır. Tekrar söylüyorum, bu şartların hepsine uyulacaktır. Müteahhit firmaya söyledim, zaten eğer bu şartlara uymazlarsa burada 300 milyon dolar yatırım yapacaklar, o parayı krediyle alacaklar. Dış bankalardan kredi alacaklar, o bankaların hiçbirisi bu şartlara uyulmadığı takdirde bu krediyi vermezler.

      Hükûmet olarak ben kontrol edeceğim. Enerji Bakanlığı kontrol edecek, Çevre Bakanlığı kontrol edecek, uluslararası bankalar kontrol edecekler, aksi takdirde kredilerini vermeyecekler. Şimdi bu gürültü neyin nesidir? Burada bir bayram havası içerisinde kutlamamız gereken bu hayırlı işi böyle ıslıklayıp, gürültü yapıp da gölgelemeye kimin hakkı var...

      Ben Muğla’ya gidiyorum, Kemerköy’de santralın arıtma tesisi açıyorum, -bakın dikkat edin- benden 15-20 sene önce yapılmış tesis. Çevreyi korumak için hiçbir tedbir alınmamış, ormanları mahvolmuş, oradan çıkan kömür tozları ormanı mahvetmiş. Ben şimdi Hükûmet olmuşum, bacaya arıtma tesisi yapıyorum; çevreciler geliyor beni ıslıklıyorlar. Benden ne istiyorsunuz, bu tesisleri yapanları ıslıklayın. Ben bunu temizlemek için bacasına filitre takıyorum. Böyle bilinçsiz çevre koruması olur mu?

      Sevgili Hemşehrilerim;

      Siz beni tanırsınız, siz bana her zaman güvendiniz. Ben ne sizin geçiminizi, kalkınmanızı, bu yörenin refahını; ne de bu yöredeki cennet güzelliklerin korunmasını başkasına bırakmam, en başta ben korurum.

      Burada bu inşaat 4 sene sürecek. 4 sene burada 1200 işçi çalışacak. 4 sene sonra inşallah geleceğiz bu tesisin açılışını beraber yapacağız. Buradan, bu bölgeye beraber elektrik vereceğiz. O zaman göreceksiniz ki, çevreye en ufak zarar verilmemiş olacak. Bu tesisin bir an önce tamamlanmasını diliyorum, hayırlı olmasını diliyorum.

      Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.

      Kaynak: mesutyilmaz.gen.tr
      Uzman !
      Bölgemizin Aydınlarına,Mühendislerine, Uzmanlarına Sahip Çıkın. Avrupalılar Uzmanlarını Gözleri Gibi Koruyorlar Neden !
      Su Akar Türk Bakar !!!
      1-)Projeler Bölgemiz İçin Olmalıdır.
      -Muhakkak bunun bir yolu vardır.
      -Alternatif projelerinde sunulması gerekmektedir.
      Önemli olan hangi proje uygulanmalıdır ve bunu anlatabilecek uzmanlar dinlenmelidir.

      Şifre Burada
      Bölgemizin Bir Yazarı Ne Demiş:
      Parça,Parça Değilde, Bir Bütün Olmalıyız;
      Cüret Edemez Kimse, Dost Olur Düşmanımız!
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      RİZE’YE ELEKTRİK SANTRALLARIN YAPILMALI
      Birçok defa yazdım.
      Akan sularımız boşa gidiyor.Sayın Prof. Dr. Hızır ÖNSOY hocamızın deyişiyle %98 kaçak enerji var.Türkiye”de,öncelikle bu kaçak önlenmeli diyor.Hocamız.
      Başbakanımız Rize’de boşa akan dereler üzerinde yeni Hidroelektrik Santrali yapılacağı yönünde isteklerimizi teyit etti ve bize müjde verdi.
      Rize’de üzerinde Hidroelektrik Santrali yapılacak durumda 2 tane önemli deremiz mevcut.Birisi İkizdere diğeri Fırtına deresi.İkizdere üzerinde ve İkizdere ilçesinde Rahmetli Menderes zamanında 1955 yılında temeli atılıp 1961 yılında hizmete açılan Hidroelektrik Santrali halen faaliyette.Üstelik ünlü çevrecilerin yaygara kopardığı gibi çevreye hiçbir zararı olmadan 1961 yılından beri ülkeye elektrik enerjisi üretiyor
      Boşa akan derelerimizde Başbakanımızın müjdesini verdiği Hidroelektrik Santralleri zaman geçirilmeden yapılmalıdır.İkizdere deresi üzerinde DSİ ve TEAŞ’ın proje olarak geliştirdiği 11 tane Santral projesi vardı,bunlar hemen hayata geçirilmelidir.Hele 1997 yılında ihale aşamasına gelen TOZKÖY Barajı HES ile CEVİZLİK HES projesini daha fazla geciktirmeye lüzum yoktur.
      DSİ veya özel müteşebbis tarafından bu projelerden başka gerektiği yerlerde yapılabileceği etüt edilen planlanan diğer HES’lerde bir an önce hayata geçirilmelidir.Bu santral inşaatlarının bu dönemde başlaması demek Rize’ye yeni iş sahaları açılacak demektir.Bu imkan hemşehrimizin Başbakan olduğu bu zamanda en iyi şekilde kullanılmalıdır.
      Diğer deremiz Fırtına deresinde ise 1999yılında ihalesi dahi yapılan çalışmalar başlatıldı.Santral ile Barajı karıştıran veya ne olduğunu bilemeyen cahil diyeceğimiz çevreci dostlarımız çıkardıkları yaygara ile mahkeme kararıyla şimdilik Fırtınandaki HES’e darbe vurmuş durumda.Bu santralin yapılmaması kime yara sağlamıştır.Hayır diyen çevrecilerin eline ne geçti merak ediyorum.
      Oysa bu HES’ de aynen İkizdere HES gibi gelgeç bir Santral olacaktı.Baraj tipi değildi.Baraj santrallerinin arkasında göl olur,köyler veya yerleşim yerleri su altında kalır;oysa burada baraj yapılmayacağı için göl,su altında kalma tehlikesi yoktu.Ama gene de bir kısım basını özellikle kullanarak bu projeyi iptal ettirdiler.Her neyse bu karara da saygı duymak lazım.
      Ama bölgemizin ve özellikle Rize’nin işe ihtiyacı var.Gençlerimiz işsiz.Çay her yerde yok ve eskisi gibi karın doyurmuyor.Kalkınmada öncelikle iller kapsamına alınan Rize için bu bir şans.Rize sürekli göç veren bir şehir konumuna geldi.Hele ilçelerimiz daha da kötü.1965 yılında 20 bin olan İkizdere ilçemin durumu 9 binlere düşmüştür.Bu düşüşe engel nüfus planlaması değildir,işsizliktir.İş olmadığı için vatandaşlar gurbete çıkmıştır.
      Başbakanımızın yeni HES’ler yapılacak konusundaki açıklaması bir müjde olarak kabul ediyoruz.Bürokratlar gereken talimatları alarak Rize’deki HES projelerine en kısa zamanda ve dört elle sarılmalıdır.Bunu bekliyoruz,bölgemizin bu tesislere ihtiyacı var.
      Çevreyi çok düşünen çevrecilerimiz öncelikle sağlığı ve çevre görüntüsünü çok çirkinleştiren ÇÖP konusunda Belediyelerimize karşı tavır alabiliyorlar mı.Bunu bekleriz.


      Zümrüt Rize Günlük Vasıflı Siyasi Gazetesi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Rize Meslek Yüksek Okulu Müdürü Ve Gazetemizin Yazarlarından Prof. Dr. Hızır ÖNSOY’dan İlginç Açıklama.
      Baraj Yapmadan Ve Hiçbir Çevre Sorunu Yaratmadan Elektrik Üretme Olanağı Var.

      KARADENİZ’İN SUYU BOŞA AKIYOR
      Türkiye’nin enerji potansiyelinin boşa gittiğine dikkat çeken uzmanlar,Karadeniz’de her yıl meydana gelen sel ve heyelanlarda önemli oranda can ve mal kaybı yaşandığına dikkat çekiyor.Geliştirilecek örnek projelerle bu iki kaybın önlenebileceği vurgulanıyor.
      Karadeniz Teknik Üniversitesi(KTÜ)Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır ÖNSOY,Karadeniz’deki su potansiyelinin yalnızca yüzde 2’sinin değerlendirildiği ve 13 milyar metreküp suyun boşa aktığını vurgula*** “1 kw/saat elektrik karşılığında 160 bin lira ödeme yapılırken bölgede kurulacak santrallerle fiyat 14bin liraya düşebilir” dedi.

      13 MİLYAR METREKÜP
      Rize’de düzenlene bir enerji panelinde konuşan Prof. Dr. Hızır ÖNSOY,bölgedeki su fazlalığı nedeniyle her yıl çeşitli boyutlarda sel felaketlerinin yaşandığına,buna bağlı olarak can ve mal kaybının meydana geldiğine dikkat çekti.
      Samsun-Hopa arsında bulunan irili ufaklı yüzlerce akarsudan yıllık 13 milyar metreküp su kullanabileneceğini belirten ÖNSOY,potansiyelin yalnızca yüzde 2’sinin kullanılmasından yakındı.
      ÖNSOY,2003 Temmuz ayında çıkan yasayla özel işletmelerinde boşa akan sulardan elektrik enerjisi üretebilmelerinin yolunun açıldığını anımsatarak “Yasa ile özel firmalar da belirli koşullarda bu suları değerlendirme imkanına sahip olacak.Baraj yapmadan ve hiçbir çevre sorunu yaratmadan,çevreye hiçbir zarar vermeden gülatörlerle suyu alıp düşük santrallerle elektrik üretme olanağı var”diye konuştu.

      FİYATLAR DÜŞECEK
      1 kw/saat elektrik karşılığında 160 bin liraya ödeme yapılırken,bölgede kurulacak santrallerle fiyatın 14 bin liraya düşeceğine dikkat çeken KTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır ÖNSOY şöyle devam etti:
      “Enerji potansiyelimiz bir yandan boşa giderken öte yandan sel ve heyelanlarda önemli oranlarda can ve mal kaybımız oluyor.Bu iki kaybın da önlenmesi gerekiyor.
      KTÜ olarak boşa giden bu sularımızdan enerji üretebilmek için Rize’nin İkizdere ilçesinde 4bin megavatlık bir santral projesi geliştirdik.Bu hidroelektrik santralın yapımı için gerekli fizibilite çalışmalarımızı tamamladık.
      Yakında bu santralin yapımı için gerekli çalışmalar başlatılacak.Beklediğimiz verimi alamadıktan sonra ise bu tip santrallerin yapımı için de çalışmalarımızı hızlandırarak örnek projeler oluşturulacaktır.”

      Prof. Dr. Hızır ÖNSOY
      Zümrüt Rize Günlük Vasıflı Siyasi Gazetesi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      DOĞU K.DENİZ YATIRIM PROJELERİ.

      Merhaba. İkizdere tarafında yapılması düşünülen baraja karşı dava açıldığını duyduk Yalznı ayrıntılarını şuan bilmiyoruz. Bi de Doğu Karadenizde Gürcistan ve Ermenistanın bir kısmı ile bağnaltılı yöremizdeki yaylaların görünümünü de etkileyeck bir proje olduğunu netten öğrendik. Bu konularda ayrıntılı bilgisi olanlar burdan paylaşırsa iyi olacaktır.
      Ayrıca www.cayelidernegi.com de de konu hakkında yazılar olabilir.
      Selamla.
      Mesut Yılmaz, köyüne yapılacak baraja karşı çıktı

      Muhammet KAÇAR/RİZE, (DHA).

      BAŞBAKANLIĞI döneminde Fırtına Vadisi’ne hidroelektrik santrali (HES) yapılması için onay veren Mesut Yılmaz, kendi köyü olan Rize’nin Çayeli İlçesine bağlı Çataldere’de yapılmak istenen HES inşaatına karşı çıktı. Yılmaz, köyünün de yer aldığı Senoz Vadisi adına kurulan internet sitesine verdiği röportajda, “Çataldere’yi katletmek istiyorlar'' ifadesini kullandı.

      Çayeli İlçesi Senoz Vadisi’ne 5 hidroelektrik santral yapılmak istenmesi çevrecileri harekete geçirdi. 1995 yılındaki Başbakanlığı döneminde Fırtına Vadisi’ne santral yapılmasına onay veren Mesut Yılmaz’da çevrecilere destek verdi. Köyünün yer aldığı Senoz Vadisi adına kurulan senozderesi.com adlı internet sitesine açıklama yapan Yılmaz, bir derede birden fazla HES kurulmasının derenin katline yol açacağını söyledi. Yılmaz, internet sitesinde yer alan röportajda, şu görüşleri dile getirdi:

      “Bizim hükümetimiz döneminde Fırtına Vadisi’nde bir tek HES santrali kurulmasının bölgeye fazla zarar vermeyeceği kararı verip izin vermiştik. Ancak daha sonra bu karar yargıya götürülmüştü. Ama şimdi Çataldere’de yapılmak istenen bu değil. Çataldere’yi katletmek istiyorlar. Küçük bir derede 5 santral kurmanın peşindeler. Çataldere’ye beş santralin kurulması o derenin suyunun yok olması, derede yaşayan balıkların yok olması, doğanın yok olması demektir. Buna izin verilmemelidir. Çataldere’de eğer 5 HES kurulursa 5-10 yıl sonra köyüm yaşanmayacak hale gelir. Bu nedenle bütün Çayeli el ele verip bu santrali durdurmalı.''

      Bu arada, Rize’de 4628 Sayılı Enerji Piyasası Kanunu kapsamında 43 adet HES inşaatı yapılacağı öğrenildi. Bu projelerin 11’i DSİ, 4’ü Elektrik İşleri Etüt idaresi (EİE) ve 28’i de tüzel kişiler tarafından yapılacak. Fırtına, İkizdere, Senoz ve Fındıklı vadilerinde yapılacak projelerin tamamlamasıyla yılda toplam 3443.95 GW enerji üretilecek.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...