KAÇ KIRLANGIÇ KOVALADINIZ ?

      Hayatın havaya attığımız beş topla oynanan bir oyun olduğunu düşünelim:

      Bu toplar; İşimiz, Ailemiz, Sağlığımız, Dostluklarımız ve benliğimizdir.

      Bu 5 top içinde bir tek "işimiz" lastik bir toptur.

      Düşünürsek zıplatabiliriz. Ancak diğer 4 top camdan yapılmıştır. Düşerse kırılır, yerine konulamazlar.

      Bunu farketmeli ve hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız.

      Oysa hepimiz o ilk lastik topu tutabilmek uğruna diğerlerini kırıp dökmüyor muyuz?



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __

      NEYI GÖRMEK İSTERSEN ONU GÖRÜRSÜN

      Ayni kalp rahatsizligiyla ayni kaderi paylasan iki yasli adam ayni odayi da paylasiyorlardi. Tek fark biri cam kenarinda digeri ise duvar dibinde yatiyordu. Cam kenarindaki yasli adam her gün camdan bakarak arkadasina disarisini anlatirdi.
      - "Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanirim çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor.

      Park bu sabah sakin, iki salincak dolu iki salincak bos,
      dünkü sevgililer yine geldi, ayni yere oturup konusmaya basladilar,
      elele tutustular, ne kadarda yakisiyorlar birbirlerine.
      Erguvan agaçlari ne kadar güzel açmis her yer mor bir renk almis,
      erik agaçlari da beyaz çiçekleriyle onlara eslik ediyor.
      Denizin üzerindeki martilar bugünkü yemeklerini ariyorlar,
      ne güzelde daliyorlar suya" Günler böyle geçip gidiyordu
      ta ki cam kenarindaki yasli adam kalp krizi geçirene kadar,
      iste o anda duvar kenarindaki adam dügmeye bassa kurtaracakti arkadasini
      ama seytana uydu, bunca zamandir sadece dinleyebiliyordu,
      artik görebilirdi de, iste bunun için dügmeye basmadi ve hemsireyi çagirmadi.
      Ayni kaderi paylastigi kisiyi ölüme gönderdi, ama o bunun hakli bir
      savunma oldugunu düsünüyordu. Ertesi gün hastabakicilar ölen yasli
      adamin yerine kendisini koymaya gelmislerdi. Hemen yataginin yerini
      degistirdiler, iste o günlerdir bakmak istedigi manzarayi nihayet görecekti.
      Basini kaldirdi ve pencereden bakti

      "Simsiyah bir duvar vardı."


      harika bir yazı değil mi ???



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __

      SEVGİYİ BİLENLER

      Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"diye. "Bakın göstereyim" demiş ermiş.

      Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

      Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

      "İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.

      Şunu da unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..."


      sevgiyle kalın .... :)



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __