BİR KATIRCILIK ÖYKÜSÜ …
Babuz oğlu Avni’nin ölümle biten yayladan geliş serüveni.
Rahmetli babam köyün rutin işleri dışında katırcılık da yapardı.
Kendisinden bir çok katırcılık öyküsü dinledim.
Bunlar arasında beni en çok etkileyenlerden biride yazımın konusunu teşkil eden rahmetli Avni Babuz’un elim bir şekilde ölümü ile biten birlikte yaptıkları son yolculuklarıdır.
Öykünün başlangıcı şu şekilde olur.
Babam yayladan dönmek zorundadır ancak yol arkadaşı yoktur. Hava bozuktur.
Babamın köyde önemli işleri vardır. Yola çıkmak zorunda kalır.
Peri boğazı mevkiinde Palovit yaylasından gelmekte olan rahmetli Avni kendisine yetişir.
Birlikte yola koyulurlar. (Katırcılıkta yol arkadaşı çok önemlidir.Bunun iki nedeni vardır.
Birincisi katır yuvarlanır, düşer, nal atar, bir olumsuzluk anında yardımlaşmak; diğeri ise tek katır yola hevesli gitmez onun için arkadaşla gitmek tercih edilir.)
Konuşa konuşa yola koyulurlar. Babam anlatırdı. Rahmetli Avni’de bir değişik durum vardır. Mesela birkaç yüz metre yürüyünce geriye dönüp dağlara şöyle bir göz gezdirir.
Sürekli düşüncelidir. Sürekli oflamakta nefes atmaktadır. Düşüm yerinde fazla kalmaz. Binek taşına gelirler katıra binmez.
En son dağın kahvesine geldiklerinde babam Avni gel biraz gölgelenelim hava fena bastırdı der. Ne yazık ki Avni kabul etmez sanki bir yerlere yetişecektir.Benim bekleyenim var der ve yoluna devam eder. Babam ise kahvede bir süre gölgelenerek yağmurun azalmasını bekler, sonra yoluna devam eder.
Sonuç olarak bilinen elim olay olur ırmaktan geçerken katır geçer kendisi kopuğa karışır. Katır gece sabaha kadar kopuğun başında bekler ancak sabah olduktan sonra kişneyerek kapıya gelir ve adeta olayı haber verir. Avni kopuğa karışmıştır. Rahmetli babam en son yol arkadaşı olmanın da verdiği duygusallıkla olayı anlatırken gözleri yaşarırdı yol boyunca kendisine çok hürmet ettiğini söylerdi. Babuz Avni olayı tanıyan tanımayan herkesin yüreğinin burkulduğu bir olaydır.
Kendisine bir çok destan yazılmıştır.
En etkileyici olanı rahmetli Likoğlu Rıza dedenin yazdığıdır.
Oldukça uzun olan bu destanin tamamını bilmiyorum. Ancak bilenlerin
tarafıma ulaştırmaları durumunda bunları yayınlayacağım. Bundan kendi ruhunun, rahmetli babamın ruhunun şad olacağını;ayrıca benimle birlikte sevenlerinin de mutlu olacağını düşünüyor ve şiirleri bekliyorum.
Aklımda kalan iki dörtlüğü sunmak istiyorum.
Hatam varsa doğru bilenlerin affına sığınıyor ve düzeltmelerini diliyorum.
ANNEME SÖYLEYİN YAYLADAN GELSUN
OĞLU AVNİ ÖLDÜ HABERİ OLSUN
NİŞANLİMA DEYUN BENSUZ GÜLMESUN
BENDEN SONRA NİŞANLİMİ KİMSE ALMESUN
ÇAMURA KARIŞTI O SARI SAÇLAR
BEDENİMİ EZDİ KAYALAR TAŞLAR
ÜZERİME DÜŞTÜ KOCA AĞAÇLAR
BANA AĞLASUNLAR BACI KARDAŞLAR
Bu elim olaya bende bir dörtlük eklemek istiyorum.
HALİL OĞLU İSHAK İLE ÇIKTILAR YOLA
YOL BOYUNCA BAKARDI SAĞA VE SOLA
DAĞIN KAHVESİNDE VERMEDİ MOLA
ACABA KADER BÖYLEMİ YAZILMIŞOLA
HER İKİSİNİDE RAHMETLE ANIYORUZ...
musa abay
Babuz oğlu Avni’nin ölümle biten yayladan geliş serüveni.
Rahmetli babam köyün rutin işleri dışında katırcılık da yapardı.
Kendisinden bir çok katırcılık öyküsü dinledim.
Bunlar arasında beni en çok etkileyenlerden biride yazımın konusunu teşkil eden rahmetli Avni Babuz’un elim bir şekilde ölümü ile biten birlikte yaptıkları son yolculuklarıdır.
Öykünün başlangıcı şu şekilde olur.
Babam yayladan dönmek zorundadır ancak yol arkadaşı yoktur. Hava bozuktur.
Babamın köyde önemli işleri vardır. Yola çıkmak zorunda kalır.
Peri boğazı mevkiinde Palovit yaylasından gelmekte olan rahmetli Avni kendisine yetişir.
Birlikte yola koyulurlar. (Katırcılıkta yol arkadaşı çok önemlidir.Bunun iki nedeni vardır.
Birincisi katır yuvarlanır, düşer, nal atar, bir olumsuzluk anında yardımlaşmak; diğeri ise tek katır yola hevesli gitmez onun için arkadaşla gitmek tercih edilir.)
Konuşa konuşa yola koyulurlar. Babam anlatırdı. Rahmetli Avni’de bir değişik durum vardır. Mesela birkaç yüz metre yürüyünce geriye dönüp dağlara şöyle bir göz gezdirir.
Sürekli düşüncelidir. Sürekli oflamakta nefes atmaktadır. Düşüm yerinde fazla kalmaz. Binek taşına gelirler katıra binmez.
En son dağın kahvesine geldiklerinde babam Avni gel biraz gölgelenelim hava fena bastırdı der. Ne yazık ki Avni kabul etmez sanki bir yerlere yetişecektir.Benim bekleyenim var der ve yoluna devam eder. Babam ise kahvede bir süre gölgelenerek yağmurun azalmasını bekler, sonra yoluna devam eder.
Sonuç olarak bilinen elim olay olur ırmaktan geçerken katır geçer kendisi kopuğa karışır. Katır gece sabaha kadar kopuğun başında bekler ancak sabah olduktan sonra kişneyerek kapıya gelir ve adeta olayı haber verir. Avni kopuğa karışmıştır. Rahmetli babam en son yol arkadaşı olmanın da verdiği duygusallıkla olayı anlatırken gözleri yaşarırdı yol boyunca kendisine çok hürmet ettiğini söylerdi. Babuz Avni olayı tanıyan tanımayan herkesin yüreğinin burkulduğu bir olaydır.
Kendisine bir çok destan yazılmıştır.
En etkileyici olanı rahmetli Likoğlu Rıza dedenin yazdığıdır.
Oldukça uzun olan bu destanin tamamını bilmiyorum. Ancak bilenlerin
tarafıma ulaştırmaları durumunda bunları yayınlayacağım. Bundan kendi ruhunun, rahmetli babamın ruhunun şad olacağını;ayrıca benimle birlikte sevenlerinin de mutlu olacağını düşünüyor ve şiirleri bekliyorum.
Aklımda kalan iki dörtlüğü sunmak istiyorum.
Hatam varsa doğru bilenlerin affına sığınıyor ve düzeltmelerini diliyorum.
ANNEME SÖYLEYİN YAYLADAN GELSUN
OĞLU AVNİ ÖLDÜ HABERİ OLSUN
NİŞANLİMA DEYUN BENSUZ GÜLMESUN
BENDEN SONRA NİŞANLİMİ KİMSE ALMESUN
ÇAMURA KARIŞTI O SARI SAÇLAR
BEDENİMİ EZDİ KAYALAR TAŞLAR
ÜZERİME DÜŞTÜ KOCA AĞAÇLAR
BANA AĞLASUNLAR BACI KARDAŞLAR
Bu elim olaya bende bir dörtlük eklemek istiyorum.
HALİL OĞLU İSHAK İLE ÇIKTILAR YOLA
YOL BOYUNCA BAKARDI SAĞA VE SOLA
DAĞIN KAHVESİNDE VERMEDİ MOLA
ACABA KADER BÖYLEMİ YAZILMIŞOLA
HER İKİSİNİDE RAHMETLE ANIYORUZ...
musa abay