Erskurs:
Bati sanayi ülkelerinde is bölümü, irk,dil ,milliyet kavramlarina önem vermeyip ,bilgi ,yetenek , is dalindaki kalifiyelik ve tecrübe olanaklarina dayanarak yapilir.Hemen bütün Avrupa ülkeleri yeralti kaynaklarindan yoksun olduklarindan Universitelerinde arastirmaya ve her türlü meslek dalinda bilgili eleman yetistirmeye önem vermenin bu acigi tarihi olarak karsiladigi ve gelecekte kapatacagini,"bizim tek sermayemiz bilgimizdir" deyimini bir postulat olarak hergün tekrar ederler.Teknik Universiteleri ögretilen bir sürü teorinin yaninda ,modern industri ile birlikte calisir,arastirmalar yapar. Kalifiye isci ve ustaliga, sanat okulundan sonra,ciraklik,kalfalik,ustalik gibi herbiri en az üc yil süren ve sonunda zor bir imtihanla üst dereceye yükselenebilinen teorik ve uygulamayla gecen ,egitimdenden sonra ulasilir.Etik olarak modern yasamin kaynagini,Rönesans,Reformasyon ve enson Industri revolusyonuna dayandiran batinin gelismis industri ülkeleri , ithal ettikleri hammadeleri gelistirdikleri teknikle mal haline getirmek icin zamanla daha fazla insana (human resurs) ihtiyac duymuslardir.Bu olgu tarihte esir ticaretiyle baslamis,19-20.yy.da misafir isci ithali seklinde devamla günümüzde "misafir vatandas-vatandas" olarak devam edegelmistir." 20-21.yy.da gelisen makineleri robotlastirma ,elektronik gelisme vs.reyle kalifiye olmayanyan insan gücü önemini yitirmis,üretim fabrikalari gelismekte olan ülkelere ( potensiyel göcmen iscilerin ayagina) kaydirilmaga baslanmistir.Bu yöntemle, ucuz isci,yerel müsteri ve herseyden önce industrinin kacinilmaz sosyal ve cevre problemlerini gelismis ülkelerden uzak tutmak prensibi takip edilmistir.Gelismis bati ülkeleri suan sadece elektronik,bilgisayar,yazilim konularinda cok iyi yetismis..mühendisleri ithal eder olmustur.
Almanya,da göcmen (iscilerin) tarihi;
Kayser Büyük Friedrich II. nin Fransa,da inanclarindan dolayi devlet takibine ugrayan Kalvenist Hugenot,lari toptan ülkeye davetiyle baslar.Sanat ve kültür seviyeleri cok yüksek olan bu insanlar ülkenin industriyel ve kültürel gelismesine büyük katkida bulunurlar(Goethe).Bunu Berlin sehrinin bataklikta kurulabilmesi icin Hollanda,dan getirilen aile topluluklari izler.(ki her iki gurupta Almanya,da tamamen integre olup erimistir).
I.Dünya savasi ve sonrasinda Polonya,dan(Schlesien) Ruhr havzasina kalifiye maden iscileri getirilir.Tamamen integre olmus bu milletin izlerini Podolsky,Worowsky..gibi milli futbolcularda bulursunuz.
II.Dünya savasindan sonra ilk defa büyük capta Italya,dan isciler getirilir.Bunlar suan daha cok pastaci, pizzaci,dondurmaci vs olarak serbest olarak calisir.Isci olarak calisanlari hemen hic kalmamistir.
Bu arada Yugoslavya,nin cesitli milletlerinden "misafir isci" getirilir,sonralari "isci" "yerli" olup kalanlari olan bu toplulugun sayisi cok azdir.
Ispanya Portekiz ve Yunanistan,dan gelen iscilerin sayisi cok az olup,AB üyeliklerinden sonra büyük bir "geriye dönüs" baslamistir.
1960 tan itibaren ülkemizden gelen cok miktarda ve cogu kalifiyesiz olan iscilere,80,li yillarda dogu illerimizdeki siyasi durumlardan dolayi Almanya,ya siginan mültecilerle Türkler,in toplami iki milyonu asmistir.Almanya,da en büyük yabanci tolum Türk toplumudur.
2000 yilindan itibaren Rusya,dan "Alman+Müsevi asilli" 5 milyon insan getirilmistir.
Almanya,daki vatandaslarimizin sosyal ve etik durumlarina kisa bir bakis;
60 li yillar ve sonrasinda niteliksiz isci olarak Almanya,ya gelen vatandaslarimizin bugün ücüncü nesli olanlar lisan,okul ögrenim ,sanat serbest is dallarinda kendilirini etable etmeleri yogunlasmistir.Fakat toplumun sayisal cogunluguna oranla maalesef bu gelisme ,diger topluluklarla karsilastirmada , azdir.Bu durumun bir sürü sebebi vardir;baska milletler lise hatta universite bile acarken Türkler sadece cami ve kahve acarak Anadolu kültürlerini halen yasayabilirken,sadece kismen gelismis toplumun olanaklarindan faydalanip,yasam ve is sartlarina uyabilmektedirler.Simdiye kadarki Türkiye devlet politikalari bu durumu camilere imam fakat okullara ögretmen göndermeyerek desteklemektedir.Ücüncü hatta dördüncü nesilden olup hala ne düzgün bir Türkce,kismen Almanca konusamayan,her iki kültüre yabanci gencler yetismesi icler acisidir.Almanya,da okullar ve yüksek okullar ücretsiz olup,bazi eyaletlerde bedava kitap bile verildigini göz önüne alirsak,durumun vehametini daha iyi anlariz;ortacag aile töre ve gelenekleri,ailelerin ortama uyamamalarinin cocuklarinda devami,cogunlukla Türkler,in "kapali toplum"la yasadiklari ve hatta kismen " paralel toplum"olduklari gercegi ortaya cikar(her gün kizkardesi modern giymis falan diye agabeyi tarafindan bicakla kesildi haberlerini okursunuz!).Komsulariyla sadece is yerlerinde zorunlu iliskiler yürütüp,birlikte kutlamaya cesitli sunni nedenlerle yanasmayan insanlarin ve cocuklarinin bir toplumda kendilerini etable edebilir olmalari muhakkak zordur.Günümüzde vasifsiz isciligin önemini yitirdigi,kalifiye olma ,toplumsal uyum ve birlikteligin eskiden daha fazla önem kazandigi mefhumu ,toplumumuzda yeterli önemi görmemektedir.Isyerlerinde birlikte olup, toplumun sadece sosyal olanaklarindan (okul sigorta vs)faydalanip,topluma uyma ,menfi sonuclar yaratmistir.
Sonuc;
Anadolu,dan sadece sihhat muayenesi yapilip mesleki nitelik ve kültürel nicelik aranmadan Almanya,ya getirilen vatandaslarimiz,insaat ,maden,fabrikalarda genellikle yardimci isci olarak calistirilmislardir.Bu konumda yabanci-yerli ayrimi yapilmayip,usta, uzman ,yetenek kiriterleri röl oynamis ve devam etmektadir.Günümüzde yukarda kisaca belirtilen sebeplerden dolayi hala vasifli isci konumuna gelemeyenler (yerli veya yabanci),kabiliyetlerine göre vasifsiz isci olarak calismak zorundadirlar ki bu islerde kir,ses vs gibi etkenler asgari olarak hala mevcüttür.Vatandaslarimizin halen cogunlukla niteliksiz isci konumunda kalmalarinin sebebinin onlarin sosyo-etik aile yasamlariyla dogru orantili olarak iliskisi,yerli-yabanci olgusunun hicbir büyük röl oynamadigi aciktir.
Bati sanayi ülkelerinde is bölümü, irk,dil ,milliyet kavramlarina önem vermeyip ,bilgi ,yetenek , is dalindaki kalifiyelik ve tecrübe olanaklarina dayanarak yapilir.Hemen bütün Avrupa ülkeleri yeralti kaynaklarindan yoksun olduklarindan Universitelerinde arastirmaya ve her türlü meslek dalinda bilgili eleman yetistirmeye önem vermenin bu acigi tarihi olarak karsiladigi ve gelecekte kapatacagini,"bizim tek sermayemiz bilgimizdir" deyimini bir postulat olarak hergün tekrar ederler.Teknik Universiteleri ögretilen bir sürü teorinin yaninda ,modern industri ile birlikte calisir,arastirmalar yapar. Kalifiye isci ve ustaliga, sanat okulundan sonra,ciraklik,kalfalik,ustalik gibi herbiri en az üc yil süren ve sonunda zor bir imtihanla üst dereceye yükselenebilinen teorik ve uygulamayla gecen ,egitimdenden sonra ulasilir.Etik olarak modern yasamin kaynagini,Rönesans,Reformasyon ve enson Industri revolusyonuna dayandiran batinin gelismis industri ülkeleri , ithal ettikleri hammadeleri gelistirdikleri teknikle mal haline getirmek icin zamanla daha fazla insana (human resurs) ihtiyac duymuslardir.Bu olgu tarihte esir ticaretiyle baslamis,19-20.yy.da misafir isci ithali seklinde devamla günümüzde "misafir vatandas-vatandas" olarak devam edegelmistir." 20-21.yy.da gelisen makineleri robotlastirma ,elektronik gelisme vs.reyle kalifiye olmayanyan insan gücü önemini yitirmis,üretim fabrikalari gelismekte olan ülkelere ( potensiyel göcmen iscilerin ayagina) kaydirilmaga baslanmistir.Bu yöntemle, ucuz isci,yerel müsteri ve herseyden önce industrinin kacinilmaz sosyal ve cevre problemlerini gelismis ülkelerden uzak tutmak prensibi takip edilmistir.Gelismis bati ülkeleri suan sadece elektronik,bilgisayar,yazilim konularinda cok iyi yetismis..mühendisleri ithal eder olmustur.
Almanya,da göcmen (iscilerin) tarihi;
Kayser Büyük Friedrich II. nin Fransa,da inanclarindan dolayi devlet takibine ugrayan Kalvenist Hugenot,lari toptan ülkeye davetiyle baslar.Sanat ve kültür seviyeleri cok yüksek olan bu insanlar ülkenin industriyel ve kültürel gelismesine büyük katkida bulunurlar(Goethe).Bunu Berlin sehrinin bataklikta kurulabilmesi icin Hollanda,dan getirilen aile topluluklari izler.(ki her iki gurupta Almanya,da tamamen integre olup erimistir).
I.Dünya savasi ve sonrasinda Polonya,dan(Schlesien) Ruhr havzasina kalifiye maden iscileri getirilir.Tamamen integre olmus bu milletin izlerini Podolsky,Worowsky..gibi milli futbolcularda bulursunuz.
II.Dünya savasindan sonra ilk defa büyük capta Italya,dan isciler getirilir.Bunlar suan daha cok pastaci, pizzaci,dondurmaci vs olarak serbest olarak calisir.Isci olarak calisanlari hemen hic kalmamistir.
Bu arada Yugoslavya,nin cesitli milletlerinden "misafir isci" getirilir,sonralari "isci" "yerli" olup kalanlari olan bu toplulugun sayisi cok azdir.
Ispanya Portekiz ve Yunanistan,dan gelen iscilerin sayisi cok az olup,AB üyeliklerinden sonra büyük bir "geriye dönüs" baslamistir.
1960 tan itibaren ülkemizden gelen cok miktarda ve cogu kalifiyesiz olan iscilere,80,li yillarda dogu illerimizdeki siyasi durumlardan dolayi Almanya,ya siginan mültecilerle Türkler,in toplami iki milyonu asmistir.Almanya,da en büyük yabanci tolum Türk toplumudur.
2000 yilindan itibaren Rusya,dan "Alman+Müsevi asilli" 5 milyon insan getirilmistir.
Almanya,daki vatandaslarimizin sosyal ve etik durumlarina kisa bir bakis;
60 li yillar ve sonrasinda niteliksiz isci olarak Almanya,ya gelen vatandaslarimizin bugün ücüncü nesli olanlar lisan,okul ögrenim ,sanat serbest is dallarinda kendilirini etable etmeleri yogunlasmistir.Fakat toplumun sayisal cogunluguna oranla maalesef bu gelisme ,diger topluluklarla karsilastirmada , azdir.Bu durumun bir sürü sebebi vardir;baska milletler lise hatta universite bile acarken Türkler sadece cami ve kahve acarak Anadolu kültürlerini halen yasayabilirken,sadece kismen gelismis toplumun olanaklarindan faydalanip,yasam ve is sartlarina uyabilmektedirler.Simdiye kadarki Türkiye devlet politikalari bu durumu camilere imam fakat okullara ögretmen göndermeyerek desteklemektedir.Ücüncü hatta dördüncü nesilden olup hala ne düzgün bir Türkce,kismen Almanca konusamayan,her iki kültüre yabanci gencler yetismesi icler acisidir.Almanya,da okullar ve yüksek okullar ücretsiz olup,bazi eyaletlerde bedava kitap bile verildigini göz önüne alirsak,durumun vehametini daha iyi anlariz;ortacag aile töre ve gelenekleri,ailelerin ortama uyamamalarinin cocuklarinda devami,cogunlukla Türkler,in "kapali toplum"la yasadiklari ve hatta kismen " paralel toplum"olduklari gercegi ortaya cikar(her gün kizkardesi modern giymis falan diye agabeyi tarafindan bicakla kesildi haberlerini okursunuz!).Komsulariyla sadece is yerlerinde zorunlu iliskiler yürütüp,birlikte kutlamaya cesitli sunni nedenlerle yanasmayan insanlarin ve cocuklarinin bir toplumda kendilerini etable edebilir olmalari muhakkak zordur.Günümüzde vasifsiz isciligin önemini yitirdigi,kalifiye olma ,toplumsal uyum ve birlikteligin eskiden daha fazla önem kazandigi mefhumu ,toplumumuzda yeterli önemi görmemektedir.Isyerlerinde birlikte olup, toplumun sadece sosyal olanaklarindan (okul sigorta vs)faydalanip,topluma uyma ,menfi sonuclar yaratmistir.
Sonuc;
Anadolu,dan sadece sihhat muayenesi yapilip mesleki nitelik ve kültürel nicelik aranmadan Almanya,ya getirilen vatandaslarimiz,insaat ,maden,fabrikalarda genellikle yardimci isci olarak calistirilmislardir.Bu konumda yabanci-yerli ayrimi yapilmayip,usta, uzman ,yetenek kiriterleri röl oynamis ve devam etmektadir.Günümüzde yukarda kisaca belirtilen sebeplerden dolayi hala vasifli isci konumuna gelemeyenler (yerli veya yabanci),kabiliyetlerine göre vasifsiz isci olarak calismak zorundadirlar ki bu islerde kir,ses vs gibi etkenler asgari olarak hala mevcüttür.Vatandaslarimizin halen cogunlukla niteliksiz isci konumunda kalmalarinin sebebinin onlarin sosyo-etik aile yasamlariyla dogru orantili olarak iliskisi,yerli-yabanci olgusunun hicbir büyük röl oynamadigi aciktir.