Nayla yada serender denilen ve mısır ambarı olarak kullanılan küçük yapılar eski evlerin vazgeçilmez komşularıydılar. Her evin yanında görülen küçük, zarif, ahşap yapılar, eski mimarinin en güzel mümessilleri ve süsleme bölümleri ile, en güzel ağaç oyma eserleri idiler.
Başta Rize olmak üzere Artvin, Trabzon ve Giresun'da da evlerin yanıbaşında yer alan ve kültürün bir parçası olan naylalar, sadece Doğu Karadeniz'le de sınırlı değildir. Batı Karadeniz'de, mesela Kastamonu'da da nayla yahut serender kültürü mevcuttur. Kastamonu Turizm İl Müdürlüğünün hazırladığı 2002 tarihli Turizm Broşüründen alınan resim, nayla (serender) yapısının ana hatları ile benzer olduğunu göstermektedir.
Serenderlerin mimari güzelliklerini ve zarafetlerini bir tarafa bırakarak işlevlerine bakalım. Esas maksat, o dönemin ekmek hammaddesi olan mısırı kurutmak ve saklamaktı. Mısırdan başka ceviz ,fındık, hurma ve fasulye de naylalarda kurutulurdu. Bunların çürümeden kuruyabilmesi için naylalar karşıdan karşıya rüzgâr geçecek şekilde yapılmışlardır. Ahşaptan kafes biçiminde delikli olarak yapılan naylanın bir veya iki çeperi içeriye devamlı hava girmesine sebep olur ve kurutma işlemini yerine getirir.
Dört direk üzerine kurulan naylanın altı tamamen boştur. Dört adet direk üzerinde birer yuvarlak ağaç tekerlek bulunur ve onların üzerine de nayla yerleştirilmiştir. Bu ağaç tekerleklerin sebebi naylaya fare ve diğer zararlıların çıkmasını engellemek içindir. Yine aynı sebeple sabit bir merdivenleri de yoktur. Naylaya çıkılacağı zaman portatif merdiven getirilerek, naylanın merdiven dayamak için özel olarak bırakılan çıkıntısına dayandırılır ve öylece yukarıya çıkılır.
Kurutulacak olan mısır ve diğer yiyecekler naylanın pencerelerindeki yatay ağaç kollara asılır ve kuruduktan sonra naylanın içerisine alınarak orada muhafaza edilir.
Görüldüğü gibi, önemli bir işlev gören ve özel bir mimariye sahip olan naylalar, bütün Karadeniz illerimizde yaşayan ortak Türk kültürünün bir örneğini oluşturmaktadırlar.
Ali Rıza SAKLI
Başta Rize olmak üzere Artvin, Trabzon ve Giresun'da da evlerin yanıbaşında yer alan ve kültürün bir parçası olan naylalar, sadece Doğu Karadeniz'le de sınırlı değildir. Batı Karadeniz'de, mesela Kastamonu'da da nayla yahut serender kültürü mevcuttur. Kastamonu Turizm İl Müdürlüğünün hazırladığı 2002 tarihli Turizm Broşüründen alınan resim, nayla (serender) yapısının ana hatları ile benzer olduğunu göstermektedir.
Serenderlerin mimari güzelliklerini ve zarafetlerini bir tarafa bırakarak işlevlerine bakalım. Esas maksat, o dönemin ekmek hammaddesi olan mısırı kurutmak ve saklamaktı. Mısırdan başka ceviz ,fındık, hurma ve fasulye de naylalarda kurutulurdu. Bunların çürümeden kuruyabilmesi için naylalar karşıdan karşıya rüzgâr geçecek şekilde yapılmışlardır. Ahşaptan kafes biçiminde delikli olarak yapılan naylanın bir veya iki çeperi içeriye devamlı hava girmesine sebep olur ve kurutma işlemini yerine getirir.
Dört direk üzerine kurulan naylanın altı tamamen boştur. Dört adet direk üzerinde birer yuvarlak ağaç tekerlek bulunur ve onların üzerine de nayla yerleştirilmiştir. Bu ağaç tekerleklerin sebebi naylaya fare ve diğer zararlıların çıkmasını engellemek içindir. Yine aynı sebeple sabit bir merdivenleri de yoktur. Naylaya çıkılacağı zaman portatif merdiven getirilerek, naylanın merdiven dayamak için özel olarak bırakılan çıkıntısına dayandırılır ve öylece yukarıya çıkılır.
Kurutulacak olan mısır ve diğer yiyecekler naylanın pencerelerindeki yatay ağaç kollara asılır ve kuruduktan sonra naylanın içerisine alınarak orada muhafaza edilir.
Görüldüğü gibi, önemli bir işlev gören ve özel bir mimariye sahip olan naylalar, bütün Karadeniz illerimizde yaşayan ortak Türk kültürünün bir örneğini oluşturmaktadırlar.
Ali Rıza SAKLI