Kitap yeni bitti! Yazı yazı değerlendireceğim!
-----------------------------------------------------------
Yayın Yönetmeni - Murat Belge / Editör - Murat Gültekingil, Tanıl Bora / Yayın Sekreteri - Bağış Erten / Cilt Editörü - Ahmet İnsel
------------------------------------------------------------
Sunuş
Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce dokuz cilt olarak çıkarılmış, Türkiye Cumhuriyeti tarihini milliyetçilik, batıcılık, liberalizm gibi başlıklar altında irdeleyen bir seridir. Serinin ikinci cildi olan “Kemalizm” başlıklı kitapta Doğan AKYAZ, Faruk ALPKAYA, Toktamış ATEŞ, Suavi AYDIN gibi entelektüeller, modern Türkiye’de Kemalizm olgusunu hegemonya, çağdaşlaşma, ideoloji, köycülük, halkçılık gibi pek çok kavram üzerinden hareket ederek irdelemektedirler.
Kemalizm cildinin sunuşu, siyasi düşünce tarihinin Türkiye dışında başka bir ülkede incelenmesi durumunda, Kemalizm / Atatürkçülük türünden yerel bir akımın mevcudiyeti tartışması ile başlıyor. İngiltere’de Çörçilizm, ABD’de Ruzveltizm veya Almanya’da Bismarkizm düşünce akımına böyle bir seride yer verilmeyeceği belirtilen sunuşta daha sonra Nasır, de Geulle gibi istisnalara da yer verilmiş. Fakat bu örnekler belirtilirken Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’in siyasi düşüncesi için zaten cilt boyunca eleştirilen, belirlenen, vurgulanan öneminin büyüklüğünün, sunuşun daha başında unutulması ve İngiltere’de Çörçil, Türkiye’de Mustafa Kemal karşılaştırması yapılması bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
Sunuşta, Kemalizm’in birçok düşünce akımı gibi tek bir tanımının yapılamayacağını bu yüzden sağ veya sol Kemalizm, devletçi veya liberal Kemalizm gibi tanımlamaların kitap boyunca karşımıza çıkacağından bahsedilmektedir.
Sunuş, Kemalizm kavramının mümkün olduğu kadar değişik alanlardaki tezahürlerinin, farklı perspektiflerinin ele alınmaya çalışıldığını belirten paragraf ile sona ermektedir.
Giriş
Dizinin Kemalizm cildi Ahmet İNSEL’in editörlüğünde oluşturulmuş. Kemalizm eleştirisini mümkün olduğu kadar bol miktarda tutmaya özen gösteren İNSEL, Kemalizm’in iki asli unsurunun milliyetçilik ve medeniyetçilik olduğunu belirterek ikinci cildin giriş yazısına başlıyor.
İNSEL, Kemalizm’in esas amacının Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temeller üzerinde durmasını sağlamak olduğunu belirtiyor. Bu savını desteklemek amacıyla Mustafa Kemal’e atıfta bulunuyor:
“Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktai nazardan istifade ederiz. O noktai şudur: Türk milletini, medeni cihanda, layık olduğu mevkie is’adetmek ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün daha ziyade takviye etmek.” ( Nutuk, s.897 )
İNSEL, Kemalizm’in tepkiselliğinin sebebini çözmek için mutlaka o dönem dünya siyasal konjonktürüne ve birinci kuşak Kemalistlerin içinde yetiştikleri zihin dünyasına bakmamız gerektiğini söyler. -Söz konusu zihin dünyasını, mensubu oldukları imparatorluğun candamarı sayılan önemli topraklarının hızla kaybedilmesi ve ardından imparatorluğun çökmesi, çöküşe bu kuşağın bizzat şahit olması oluşturmaktadır.- Devletin yok olması tehlikesine karşı verilen tepkiler üzerinde bu zihin dünyasının etkisi uzun süre devam edecektir.
Genç Kemalizm’in asabiyesini besleyen bir diğer unsurda İNSEL’e göre, yeni bir devlet ve toplum kurma idealinin yanında, iki savaş arası dönem gerginliğinde dünyada sürekli devletlerin ortadan kalkma tehlikesi altında yaşamasıdır. İki savaş arası dönem dikkatle incelendiğinde görülecektir ki, Amerika ve Avrupa’nın büyük devletleri çöken ekonomilerini diriltmek ve Dünya’nın ve/veya Avrupa’nın en büyüğü olmak amacıyla birinci savaşın hemen sonundan itibaren yayılmacı politikalar üretmeye ve uygulamaya başlamışlardır. Yine aynı dönemde küçük dünya ülkeleri de ya yok olmuşlar ya sınırları değişmiş ya da büyük bir devletin kuklası haline gelmişlerdir.
İNSEL, Kemalizm’in korporatizm ile olan ilişkisine ayrı bir önem vermektedir. Devlete bir toplum yaratmak, yaratılan toplumu eğitmek ve yaratılan halkın devlet ile organik bir bağ kurulması Kemalizm’in düsturudur. Sınıfsız, kaynaşmış bir toplum ülküsünün gerçekleştirilmesi için Kemalizm’in korporatizm ile yakınlaşması doğaldır.
Etnik vurgusu belirgin Türk milliyetçiliği yerine içeriği daha esnek ve tanımı resmi ideolojinin evrimine tabi bir kavram olan Atatürk Milliyetçiliğinin kullanılması aslında bize Kemalizm’de başından beri var olan utangaç milliyetçiliğin varlığını gösterir.
Milliyetçilik tanımlaması etrafında değinilmesi gereken ikinci bir konu İNSEL için; devlet milliyetçiliğinin veya resmi milliyetçiliğin herhangi bir etnisitenin milliyetçiliğinden daha önemli olmasıdır.
İNSEL, etnik milliyetçiliğin geri plana itilmesini olumlarken resmi milliyetçiliğin etnik milliyetçilik ile benzer uygulamaya tabi tutulmamasına eleştirel bir tavır takınmaktadır. Resmi milliyetçiliğin, Cumhuriyetin kuruluş merhalesinde ön planda tutulmasını değerlendirirken yukarıda İNSEL’in değindiği ve yukarıda dikkati çektiğim “zihin dünyası”nı unutmamak gerektiği kanısındayım. Ciltte derinlemesine açıklamalarına sıkça rastlayacağımız “zihin dünyası”nın kurucu kadro üzerinde yarattığı etkinin, aynı dönemde Avrupa’nın farklı ülkelerinde yarattığı uygulamaları göz önüne aldığımızda, daha ağır resmi milliyetçilik uygulamalarına yol açabileceğini fakat kurucu kadronun sağduyulu ve temkinli davranışının tarihimize ağır eleştiriler getirecek olaylara sebebiyet vermediğini söyleyebiliriz. Kuruluş döneminde meydana gelen ve ağır bir şekilde eleştirilen uygulamaların ise azami bir dikkatle o dönemin uluslar arası ve ulusal koşulları dikkate alınarak değerlendirilmesi durumunda, aynı olaylar için benzer cümleleri tekrar kuramayacağımız kanısındayım.
İNSEL, Altı Ok içinde demokrasinin geçmemesini bir unutkanlık olarak değerlendiremeyeceğini, Kemalizm’in demokrasiyi reddetmediğini ama demokrasinin Kemalist düşün içinde Halkçılığa indirgendiğini ve kuvvetler birliği ilkesi çerçevesinde parlamenter sistemin zararlı yanlarının ağır bastığını belirtir. Bunları söylerken temel bir tarihi hataya düşmemek için haklı olarak 1930’larda dünya siyasal konjonktürünün de buna çok büyük ölçüde sebep olduğunu belirtir.
Editörün Giriş yazısından sonra Murat BELGE’nin yazısı ile cilt başlıyor.
Mustafa Kemal ve Kemalizm – Murat BELGE
(...)
-----------------------------------------------------------
Yayın Yönetmeni - Murat Belge / Editör - Murat Gültekingil, Tanıl Bora / Yayın Sekreteri - Bağış Erten / Cilt Editörü - Ahmet İnsel
------------------------------------------------------------
Sunuş
Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce dokuz cilt olarak çıkarılmış, Türkiye Cumhuriyeti tarihini milliyetçilik, batıcılık, liberalizm gibi başlıklar altında irdeleyen bir seridir. Serinin ikinci cildi olan “Kemalizm” başlıklı kitapta Doğan AKYAZ, Faruk ALPKAYA, Toktamış ATEŞ, Suavi AYDIN gibi entelektüeller, modern Türkiye’de Kemalizm olgusunu hegemonya, çağdaşlaşma, ideoloji, köycülük, halkçılık gibi pek çok kavram üzerinden hareket ederek irdelemektedirler.
Kemalizm cildinin sunuşu, siyasi düşünce tarihinin Türkiye dışında başka bir ülkede incelenmesi durumunda, Kemalizm / Atatürkçülük türünden yerel bir akımın mevcudiyeti tartışması ile başlıyor. İngiltere’de Çörçilizm, ABD’de Ruzveltizm veya Almanya’da Bismarkizm düşünce akımına böyle bir seride yer verilmeyeceği belirtilen sunuşta daha sonra Nasır, de Geulle gibi istisnalara da yer verilmiş. Fakat bu örnekler belirtilirken Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’in siyasi düşüncesi için zaten cilt boyunca eleştirilen, belirlenen, vurgulanan öneminin büyüklüğünün, sunuşun daha başında unutulması ve İngiltere’de Çörçil, Türkiye’de Mustafa Kemal karşılaştırması yapılması bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
Sunuşta, Kemalizm’in birçok düşünce akımı gibi tek bir tanımının yapılamayacağını bu yüzden sağ veya sol Kemalizm, devletçi veya liberal Kemalizm gibi tanımlamaların kitap boyunca karşımıza çıkacağından bahsedilmektedir.
Sunuş, Kemalizm kavramının mümkün olduğu kadar değişik alanlardaki tezahürlerinin, farklı perspektiflerinin ele alınmaya çalışıldığını belirten paragraf ile sona ermektedir.
Giriş
Dizinin Kemalizm cildi Ahmet İNSEL’in editörlüğünde oluşturulmuş. Kemalizm eleştirisini mümkün olduğu kadar bol miktarda tutmaya özen gösteren İNSEL, Kemalizm’in iki asli unsurunun milliyetçilik ve medeniyetçilik olduğunu belirterek ikinci cildin giriş yazısına başlıyor.
İNSEL, Kemalizm’in esas amacının Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temeller üzerinde durmasını sağlamak olduğunu belirtiyor. Bu savını desteklemek amacıyla Mustafa Kemal’e atıfta bulunuyor:
“Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktai nazardan istifade ederiz. O noktai şudur: Türk milletini, medeni cihanda, layık olduğu mevkie is’adetmek ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün daha ziyade takviye etmek.” ( Nutuk, s.897 )
İNSEL, Kemalizm’in tepkiselliğinin sebebini çözmek için mutlaka o dönem dünya siyasal konjonktürüne ve birinci kuşak Kemalistlerin içinde yetiştikleri zihin dünyasına bakmamız gerektiğini söyler. -Söz konusu zihin dünyasını, mensubu oldukları imparatorluğun candamarı sayılan önemli topraklarının hızla kaybedilmesi ve ardından imparatorluğun çökmesi, çöküşe bu kuşağın bizzat şahit olması oluşturmaktadır.- Devletin yok olması tehlikesine karşı verilen tepkiler üzerinde bu zihin dünyasının etkisi uzun süre devam edecektir.
Genç Kemalizm’in asabiyesini besleyen bir diğer unsurda İNSEL’e göre, yeni bir devlet ve toplum kurma idealinin yanında, iki savaş arası dönem gerginliğinde dünyada sürekli devletlerin ortadan kalkma tehlikesi altında yaşamasıdır. İki savaş arası dönem dikkatle incelendiğinde görülecektir ki, Amerika ve Avrupa’nın büyük devletleri çöken ekonomilerini diriltmek ve Dünya’nın ve/veya Avrupa’nın en büyüğü olmak amacıyla birinci savaşın hemen sonundan itibaren yayılmacı politikalar üretmeye ve uygulamaya başlamışlardır. Yine aynı dönemde küçük dünya ülkeleri de ya yok olmuşlar ya sınırları değişmiş ya da büyük bir devletin kuklası haline gelmişlerdir.
İNSEL, Kemalizm’in korporatizm ile olan ilişkisine ayrı bir önem vermektedir. Devlete bir toplum yaratmak, yaratılan toplumu eğitmek ve yaratılan halkın devlet ile organik bir bağ kurulması Kemalizm’in düsturudur. Sınıfsız, kaynaşmış bir toplum ülküsünün gerçekleştirilmesi için Kemalizm’in korporatizm ile yakınlaşması doğaldır.
Etnik vurgusu belirgin Türk milliyetçiliği yerine içeriği daha esnek ve tanımı resmi ideolojinin evrimine tabi bir kavram olan Atatürk Milliyetçiliğinin kullanılması aslında bize Kemalizm’de başından beri var olan utangaç milliyetçiliğin varlığını gösterir.
Milliyetçilik tanımlaması etrafında değinilmesi gereken ikinci bir konu İNSEL için; devlet milliyetçiliğinin veya resmi milliyetçiliğin herhangi bir etnisitenin milliyetçiliğinden daha önemli olmasıdır.
İNSEL, etnik milliyetçiliğin geri plana itilmesini olumlarken resmi milliyetçiliğin etnik milliyetçilik ile benzer uygulamaya tabi tutulmamasına eleştirel bir tavır takınmaktadır. Resmi milliyetçiliğin, Cumhuriyetin kuruluş merhalesinde ön planda tutulmasını değerlendirirken yukarıda İNSEL’in değindiği ve yukarıda dikkati çektiğim “zihin dünyası”nı unutmamak gerektiği kanısındayım. Ciltte derinlemesine açıklamalarına sıkça rastlayacağımız “zihin dünyası”nın kurucu kadro üzerinde yarattığı etkinin, aynı dönemde Avrupa’nın farklı ülkelerinde yarattığı uygulamaları göz önüne aldığımızda, daha ağır resmi milliyetçilik uygulamalarına yol açabileceğini fakat kurucu kadronun sağduyulu ve temkinli davranışının tarihimize ağır eleştiriler getirecek olaylara sebebiyet vermediğini söyleyebiliriz. Kuruluş döneminde meydana gelen ve ağır bir şekilde eleştirilen uygulamaların ise azami bir dikkatle o dönemin uluslar arası ve ulusal koşulları dikkate alınarak değerlendirilmesi durumunda, aynı olaylar için benzer cümleleri tekrar kuramayacağımız kanısındayım.
İNSEL, Altı Ok içinde demokrasinin geçmemesini bir unutkanlık olarak değerlendiremeyeceğini, Kemalizm’in demokrasiyi reddetmediğini ama demokrasinin Kemalist düşün içinde Halkçılığa indirgendiğini ve kuvvetler birliği ilkesi çerçevesinde parlamenter sistemin zararlı yanlarının ağır bastığını belirtir. Bunları söylerken temel bir tarihi hataya düşmemek için haklı olarak 1930’larda dünya siyasal konjonktürünün de buna çok büyük ölçüde sebep olduğunu belirtir.
Editörün Giriş yazısından sonra Murat BELGE’nin yazısı ile cilt başlıyor.
Mustafa Kemal ve Kemalizm – Murat BELGE
(...)
Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin!
(...)
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
Günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
N.Hikmet
Concierto de Aranjuez
(...)
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
Günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
N.Hikmet
Concierto de Aranjuez