Balla Vergiden Balsız Sofraya

      Balla Vergiden Balsız Sofraya

      Ballı vergiden balsız sofraya

      --------------------------------------------------------------------------------

      1990'da yöredeki 'kara kovan' sayısı, neredeyse tek haneli rakamlara düştü. Bir zamanlar Osmanlı'ya vergisini bal olarak ödeyen Hemşinliler, artık balı kendileri bulamaz olmuşlardı. Çünkü yöreye özgü Kafkas arısı kolonileri büyük darbe yemişti

      Kafkas arıları, sis, hafif yağmur, soğuk demeden çalışmaya devam edebilen bir türdür. Ne yazık ki onların nesli azalmış ve yöreye yeni arılar getirilmişti. Ancak yeniler iklime uyum sağlayamadıkları gibi 'varoa' adlı bir parazit taşıyorlardı

      Mevsimin normal gitmesi durumunda dedemin meşelerinde bal hasadı genellikle ağustos ayında başlardı. Günlerce ormanlardan teneke teneke bal taşınır, evde süzme teknesi denilen havuzlara doldurulurdu.

      O günlerden hiç unutamadığım şeylerden biri de dedemin koca evinin her yanının kovan içi gibi kokması idi.

      Bazı yıllar sis ve yağmur yüzünden arıların hiç bal yapamadığı da olurdu. İşte, trajedi o zaman başlardı; önündeki uzun kış için yeterli stoku olmayan petekler tek tek ölürlerdi.

      Yüzlü sayıların, on beş taneye kadar azaldığı olurdu. O yıllar genellikle meşe sahipleri ellerindeki eski balları 'heçel' dedikleri kaplara koyarak kovanın içine bırakırlar, arılar bu balları yiyerek kritik devreyi atlatırlardı.