Eski Türkiler

      Hani çaça sepetun
      Dünyayi tutti metun
      Verane bu Hemşin'de
      Bilinmedi kıymetum

      Hemşin yaylalarinda
      Yattum uyuyamadum
      Aradum sevduğumi
      Daha dayanamadum

      Hemşin yaylalarina
      Gidilur mi karadan
      Artık kavuştur beni
      Yeri göği yaradan
      Bu günümüzü çalan iki hırsız var; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve
      geleceğe ilşkin kaygılarımız...
      Rahmetli bir teyzenin rahmetli dedeme attığı türki:

      Nazim çuhanun koli
      Fafataralar doli
      Kaçupta geleceğum
      Nereden evun yoli.

      Fafatara: kelebek(komşu mahallede kullanılırdı)
      Çuha:hurç biz de hiç derler."Eluna yüki hiç ettun" gibi.
      Bu günümüzü çalan iki hırsız var; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve
      geleceğe ilşkin kaygılarımız...
      Allah kısmet etmedi
      Manto giymek Heva'ya
      Fadime kıramadi
      Yumurtayi tavaya

      Seferin elçiluği
      Hepten gitti havaya
      Ne edelum o Sefer
      Motor vurdu karaya

      Altmış yaşında adam
      Ancak benzer lalaya
      Ver eline gügümi
      Yolla oni helaya

      Kapiya tohum yoktu
      Ne kazacak tarlaya
      Şimdi birer peştemal
      Alun sarun dolaya

      Hiçte soran olmadi
      Bu Şefkiye halaya
      Dinle büyük sozini
      Başın düşmez belaya.

      NOT:Bu türkünün hikayesi :Zamanın zamanında Havva adında dul ve genç bir kadını, denizde motorlarda çalışan yaşlı bir amcaya vermeye kalkmışlar.Bunların elçiliğini de Sefer adındaki yakın komşuları yapmış.
      Fakat bu evlilik işi sonradan bozulmuş.Fadime Havva'nın annesi olur,
      Şefkiye hala da malum şair olup şiirine bu olayı konu etmiştir.(Rahmetli Şefkiye Çom)
      Bu günümüzü çalan iki hırsız var; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve
      geleceğe ilşkin kaygılarımız...
      Çayeli Aşıklar Deresi 'nden

      Çiktum dağa oturdum
      Mavi yelek dokudum
      Kaybana sevdaluğun
      Mektebini okudum

      Çiktum çami budadum
      Çobanun ateşine
      Ne mutli o çobana
      Sevdasi de peşine

      Dere kütük götürür
      Üstü köpük oturur
      Konişmağilen değil
      Yiğit olan götürür

      Geliyi yeşil taksi
      Aşaği burunleri
      Daha nerden buluruk
      Bu sefali günleri

      Yaylanun hozanine
      Kuzi kestum yediler
      İstedum sevduğumi
      Nişanlidur dediler

      Çayirunun dibine
      Üç ağaca üzüm var
      Bi eve iki bekar
      Küçüğina gözüm var

      Yaylaya gideyiken
      Buldum bakir parasi
      Uşak gelma peşumden
      Yersen piçak yarasi

      Armuti budakladum
      Elmanun dali gibi
      Seni benum bilirdum
      Babamun mali gibi

      Yayla çimeni daşti
      Ayağuma bulaşti
      Gel gidelum aşağa
      Yaylanun dadi kaçti

      Baci seğerun açtur
      Biraz çimen vereyim
      Biraz daha gel beri
      Kim olduğumi deyim

      Kapiya sandaliye
      Otur sevduğum otur
      Gönlün kimi severse
      Dünya güzeli odur

      Güneş vurur parlatur
      Açamam gözlerumi
      Merak etma sevduğum
      Tutarum sözlerumi

      Karamiş çiçeğinden
      Aci olur balumuz
      Ne edelum sevduğum
      Yok idi ikbalumuz

      Ha bu yukarki evden
      Dayi kovdiler seni
      Biz bile ağlamiştuk
      Ne güleyisen beni

      Etmişum işlerumi
      Kote vurdum silecek
      Güzelluğilen değil
      Gemuğu sevilecek
      Bu günümüzü çalan iki hırsız var; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve
      geleceğe ilşkin kaygılarımız...
      devamı :

      Yaylanun çimenine
      Beriye gel beriye
      Çıkar eski karini
      Bel geleyim yerine

      Burdan karşiki dağa
      Bağirsam duyulur mi
      Ben alsam sevduğumi
      Daha soz sorilur mi

      Duman dağun üstina
      Molayimdur molayim
      Sen ki oldun ellerun
      Ben kimlerin olayim

      Denizun ortasina
      Su koydum su tasina
      Benum yarum benzeyi
      Felek yumurtasina

      İki türki diyeyim
      Gelişken sirasina
      Belki merhem olurum
      Gönlünün yarasına

      Bi geldum köyünüze
      Çimene bastum karsuz
      Ander kalsun köyümüz
      O da sevilmez yarsuz

      Ben geldum köyünüze
      Köyünüz karamişluk
      Olmadi edemedum
      O kezla arkadaşluk

      Duman gene yurudi
      Daği karalamağa
      Dumanda benum gibi
      Meraktur ağlamağa

      Bi sevdanun yüzünden
      Düştüm yollara düştüm
      Ben sevdum eller aldi
      Sen arkadan koniştun

      Hep topladuk çaylari
      Daha geri kalmadi
      Çokta uzun almişuk
      Ekisperde almadi

      Oradan ki yurudum
      İnce kuşluk var idi
      Ne edelum sevduğum
      Böyle puşluk var idi

      Şişmanoğli deduğun
      Hemşinlinun hasidur
      Sevdali türkilerun
      Hen eyi ustasidur

      Benum köyden çiktuğum
      Oldi bayaği sene
      Yaylalarun puğari
      Akluma geldi gene

      Çayeli’den Hemşin’e
      Bi güne gidelur mi
      Ordan etsam bi sevda
      Acaba alinur mi


      anonim...
      Bu günümüzü çalan iki hırsız var; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve
      geleceğe ilşkin kaygılarımız...