DOĞU KARADENİZ'İN MİLLİ TARİHİ
Prof. Fahrettin KIRZIOĞLU
Önasya'da İlk Türk Uruğları: Kımmerler Ve Sakalar
Orta Asya'dan batıya doğru göçlerin tarihi çok eskidir. M.Ö. 2000'lerde atlı-göçebe hayat süren, at eti yiyen, kısrak sütü içen KIMMERLER göç ederek Kafkas sıradağları ile Karadeniz'in kuzeyine yerleşmişlerdir.
Soydaşları Kımmerler gibi yaşayan ve sonraki Oğuzlar (Türkmenler)'ın ataları olan SAKALAR, M.Ö. 720 yıllarında Hazar Denizi kuzeyinden gelerek Kımmerler'in ülkesini işgale başladılar.
Prof Zeki Velidi Togan'ın tespiti ve en eski destani Gürcistan tarihi "Kartlis-Çkhovreba" da anıldığı gibi, sonraki HAZAR ve BULGAR adlı Kıpçak kolundan gelme Türklerin ulu-ataları sayılan Kımmerler'in Azak Denizi ile Kafkaslar arasındaki kolu, SAKALAR'ın baskısıyla M.Ö.714 yılında yurtlarını bırakarak Kafkas Geçitlerini aştılar, Kür, Aras ve Çoruh boylarına yayıldılar. Kımmerler'in bu ilk göçleri Gürcistan Destanında; "Hazarların Gürcistan ve komşularını esarete aldıkları ilk seferi" diye anılır.
Hakimiyetlerini Doğu Avrupa'ya kadar yayan Sakalar, M.Ö. 680 yılında itaat etmeyen son Kımmerler'i de kovalayarak Kafkas Geçitlerini aştılar ve Azerbaycan, Gürcistan ve eski Urartu ülkelerine yayıldılar.
Doğu Karadeniz'de Türk Yerleşiminin Tarihi
Sakaların Kalaç adlı uruğunun bir kolu olarak, Doğuda Gence_Kazak kesiminden batıda Çoruh Ağzı'na varıncaya kadar yayılan, en batıda Şavşat, Ardanuç, Artvin, Borçka ve Gönye'yi içine alan sancağın Kalarç adı taşıdığı tespit edilmiştir. Bunların "Kalaç" adlı büyük Türk uruğunun bir kolu olarak Saka göçleriyle Aşağı Çoruh boyu ve Rize-Batum arasında yerleştiği anlaşılıyor. Öteden beri buradan Karadeniz'e doğru esen sert, kuru ve kayıkları deviren yele de, Batum-Rize arasında hala "Kalaç-yeli" denmesi de 2700 yıllık bir Türklük belirtisidir.
Çoruh-ağzına kadar ki Kalaç boyundan başka, bayburt-İspir kesiminde "İspir"e adını veren Sakaların SESPEİR yahut HESPER boyu buralara yerleşmişti. Bundan başka M.S.131 yılında Rize'de tespit edilen "Askur/Azgur" adlı Oğuz Boyu'nun Rize'nin doğusundaki Askuros deresine adını verdikleri anlaşılmaktadır. Rumca'da kelimelerin sonuna eklenen "os" şeklindeki ek, kelimeyi bu son haline getirmiştir.
M.Ö.120 yıllarında Sakaların Arşak kolundan gelen Val-Arşak'ın oğlu Arşak, yendiği Pontluları baskı altında tutabilmek için Kafkas Geçitleri ötesindeki Bulgarlardan (Balkar Türklerinden) kalabalık bir kolu ülkesine getirterek Buğdayı bol düzlüklere (Bayburt çevresine) ve Çoruh solundaki dağlara yerleştirildi. Bu yüzden Bayburt-İspir kuzeyindeki sıradağlara Balkar'dan hece kayması ile "Barkal" ve buradan güneye esen yele de "Barkal-yeli" denilmektedir. Rize'de Hemşinlilerin en güzel yaylaları Barkal Dağı'ndadır.
M.Ö.77-57 arasında bölgeyi kaybeden Arşaklılar, M.Ö.56-33 arasında yeniden Çoruh boyları ve Rize bölgesine hakim oldular.
İlk Partlı hükümdarı Arşak tarafından M.Ö.250'lerde İran'da Hamadan topraklarına yerleştirilen ve gittikçe yükselen "Manua" adlı pehlivan yapılı yiğidin uruğunu (360 yıl sonra) Ardaşes tatlılık ve taltif ile getirterek onlara arazi vermişti. Revan kuzeyinde yerleşen bu uruğa "Amad-Uni" (Hamad-hanedanı) denilmeye başlandı. İşte bu Horasanlı Türkmenler, sonradan ateşe tapan Sasanlı İran baskısından kaçarak Bizans idaresindeki Rize bölgesine M.S.626 yıllarında gelip Hemşen/Hemşin bölgesine yerleşerek adlarını bölgeye vermişlerdir.
Arşaklı hükümdarı III.Tiridat'ın katibi Agatangelos'un Yazdığına göre Hıristiyanlık bazı Türkmen boylarında benimsendi ve Gümüşhane'deki Sadak, Trabzon, sonra Kalarç'tan (Aşağı Çoruh - Rize) Nusaybin'e varıncaya kadar yayıldı.
Lazlar Ve Hemşenlilerin Rize'ye Yerleşmeleri
Lazlar:
Türklerin "sarı saçlı, gök gözlü" sarışın ve kumral Kıpçaklılar kolundan gelen Lazların ataları, ikiz-adlı olarak tanınmıştır. ALAZAN = Alazlar, LAZLAR, ÇANARLAR şeklinde anılmışlardır. M.Ö. V. yüzyılda Herodot İskitlerin (Sakalar) ekincilikle uğraşan Alazon (Alazlar) boyundan bahseder. İslam kaynakları ve Ermeni kaynakları bu savaşçı ahaliyi Sanarlar veya Çanarlar olarak kaydederler.
M.S. 23-79 yılları arasında yaşayan Romalı PLINIUS, Karadeniz'in doğu kıyısında Lazlar adlı bir kavim yaşadığını bildirir. M.S.131 yılında Karadeniz kıyılarını gemi ile dolaşan Romalı ARRIANNOS Sokum'a kadar hakim olan Lazlar ve kralları Malasus'tan bahseder.
Böylece, biri Karadeniz'in kuzey batısında Bucak kesiminde, biri doğusunda Abaza-Megrel arasında ve biri de Kuzey Azerbaycan'da Şirvan batısında İki Alazan boyunda olmak üzere üç bölgede Alazon, Çanar ve Laz kollarının dağılarak yaşadığını görüyoruz. Bunlardan Karadeniz'in kuzeyindeki kolun 958 yılında Hazar Kağanı Yusuf'un ünlü mektubunda bir hazar uruğu olarak "Çan" veya "Çanar" adının bir şekli olarak "Zanar" deyimini hem Lazlar hem de göç ederek boşalttıkları bölge adı olarak kullanmaktadırlar.
Öteden beri Türkiye'yi bölüp parçalamayı gözeten Ruslar ve Gürcüler, Lazların Müslüman Gürcü ve Megrel soyundan olduğu yalanını Ansiklopedilere ve okul kitaplarına yazmışlardır. Lazların, 1555'te kayıtlı bilgilerde açıkça görüldüğü gibi eşlerinin ve çocuklarının namusuna sahip olmayan Gürcü-Megrel kültürü ile bir ilgilerinin olmadığı sosyolojik olarak da açıkça ortadadır. Namusu için adam öldüren bir anlayışa sahip olan Lazların bunlarla bir alakasının olmadığı açıktır.
Prof. Fahrettin KIRZIOĞLU
Önasya'da İlk Türk Uruğları: Kımmerler Ve Sakalar
Orta Asya'dan batıya doğru göçlerin tarihi çok eskidir. M.Ö. 2000'lerde atlı-göçebe hayat süren, at eti yiyen, kısrak sütü içen KIMMERLER göç ederek Kafkas sıradağları ile Karadeniz'in kuzeyine yerleşmişlerdir.
Soydaşları Kımmerler gibi yaşayan ve sonraki Oğuzlar (Türkmenler)'ın ataları olan SAKALAR, M.Ö. 720 yıllarında Hazar Denizi kuzeyinden gelerek Kımmerler'in ülkesini işgale başladılar.
Prof Zeki Velidi Togan'ın tespiti ve en eski destani Gürcistan tarihi "Kartlis-Çkhovreba" da anıldığı gibi, sonraki HAZAR ve BULGAR adlı Kıpçak kolundan gelme Türklerin ulu-ataları sayılan Kımmerler'in Azak Denizi ile Kafkaslar arasındaki kolu, SAKALAR'ın baskısıyla M.Ö.714 yılında yurtlarını bırakarak Kafkas Geçitlerini aştılar, Kür, Aras ve Çoruh boylarına yayıldılar. Kımmerler'in bu ilk göçleri Gürcistan Destanında; "Hazarların Gürcistan ve komşularını esarete aldıkları ilk seferi" diye anılır.
Hakimiyetlerini Doğu Avrupa'ya kadar yayan Sakalar, M.Ö. 680 yılında itaat etmeyen son Kımmerler'i de kovalayarak Kafkas Geçitlerini aştılar ve Azerbaycan, Gürcistan ve eski Urartu ülkelerine yayıldılar.
Doğu Karadeniz'de Türk Yerleşiminin Tarihi
Sakaların Kalaç adlı uruğunun bir kolu olarak, Doğuda Gence_Kazak kesiminden batıda Çoruh Ağzı'na varıncaya kadar yayılan, en batıda Şavşat, Ardanuç, Artvin, Borçka ve Gönye'yi içine alan sancağın Kalarç adı taşıdığı tespit edilmiştir. Bunların "Kalaç" adlı büyük Türk uruğunun bir kolu olarak Saka göçleriyle Aşağı Çoruh boyu ve Rize-Batum arasında yerleştiği anlaşılıyor. Öteden beri buradan Karadeniz'e doğru esen sert, kuru ve kayıkları deviren yele de, Batum-Rize arasında hala "Kalaç-yeli" denmesi de 2700 yıllık bir Türklük belirtisidir.
Çoruh-ağzına kadar ki Kalaç boyundan başka, bayburt-İspir kesiminde "İspir"e adını veren Sakaların SESPEİR yahut HESPER boyu buralara yerleşmişti. Bundan başka M.S.131 yılında Rize'de tespit edilen "Askur/Azgur" adlı Oğuz Boyu'nun Rize'nin doğusundaki Askuros deresine adını verdikleri anlaşılmaktadır. Rumca'da kelimelerin sonuna eklenen "os" şeklindeki ek, kelimeyi bu son haline getirmiştir.
M.Ö.120 yıllarında Sakaların Arşak kolundan gelen Val-Arşak'ın oğlu Arşak, yendiği Pontluları baskı altında tutabilmek için Kafkas Geçitleri ötesindeki Bulgarlardan (Balkar Türklerinden) kalabalık bir kolu ülkesine getirterek Buğdayı bol düzlüklere (Bayburt çevresine) ve Çoruh solundaki dağlara yerleştirildi. Bu yüzden Bayburt-İspir kuzeyindeki sıradağlara Balkar'dan hece kayması ile "Barkal" ve buradan güneye esen yele de "Barkal-yeli" denilmektedir. Rize'de Hemşinlilerin en güzel yaylaları Barkal Dağı'ndadır.
M.Ö.77-57 arasında bölgeyi kaybeden Arşaklılar, M.Ö.56-33 arasında yeniden Çoruh boyları ve Rize bölgesine hakim oldular.
İlk Partlı hükümdarı Arşak tarafından M.Ö.250'lerde İran'da Hamadan topraklarına yerleştirilen ve gittikçe yükselen "Manua" adlı pehlivan yapılı yiğidin uruğunu (360 yıl sonra) Ardaşes tatlılık ve taltif ile getirterek onlara arazi vermişti. Revan kuzeyinde yerleşen bu uruğa "Amad-Uni" (Hamad-hanedanı) denilmeye başlandı. İşte bu Horasanlı Türkmenler, sonradan ateşe tapan Sasanlı İran baskısından kaçarak Bizans idaresindeki Rize bölgesine M.S.626 yıllarında gelip Hemşen/Hemşin bölgesine yerleşerek adlarını bölgeye vermişlerdir.
Arşaklı hükümdarı III.Tiridat'ın katibi Agatangelos'un Yazdığına göre Hıristiyanlık bazı Türkmen boylarında benimsendi ve Gümüşhane'deki Sadak, Trabzon, sonra Kalarç'tan (Aşağı Çoruh - Rize) Nusaybin'e varıncaya kadar yayıldı.
Lazlar Ve Hemşenlilerin Rize'ye Yerleşmeleri
Lazlar:
Türklerin "sarı saçlı, gök gözlü" sarışın ve kumral Kıpçaklılar kolundan gelen Lazların ataları, ikiz-adlı olarak tanınmıştır. ALAZAN = Alazlar, LAZLAR, ÇANARLAR şeklinde anılmışlardır. M.Ö. V. yüzyılda Herodot İskitlerin (Sakalar) ekincilikle uğraşan Alazon (Alazlar) boyundan bahseder. İslam kaynakları ve Ermeni kaynakları bu savaşçı ahaliyi Sanarlar veya Çanarlar olarak kaydederler.
M.S. 23-79 yılları arasında yaşayan Romalı PLINIUS, Karadeniz'in doğu kıyısında Lazlar adlı bir kavim yaşadığını bildirir. M.S.131 yılında Karadeniz kıyılarını gemi ile dolaşan Romalı ARRIANNOS Sokum'a kadar hakim olan Lazlar ve kralları Malasus'tan bahseder.
Böylece, biri Karadeniz'in kuzey batısında Bucak kesiminde, biri doğusunda Abaza-Megrel arasında ve biri de Kuzey Azerbaycan'da Şirvan batısında İki Alazan boyunda olmak üzere üç bölgede Alazon, Çanar ve Laz kollarının dağılarak yaşadığını görüyoruz. Bunlardan Karadeniz'in kuzeyindeki kolun 958 yılında Hazar Kağanı Yusuf'un ünlü mektubunda bir hazar uruğu olarak "Çan" veya "Çanar" adının bir şekli olarak "Zanar" deyimini hem Lazlar hem de göç ederek boşalttıkları bölge adı olarak kullanmaktadırlar.
Öteden beri Türkiye'yi bölüp parçalamayı gözeten Ruslar ve Gürcüler, Lazların Müslüman Gürcü ve Megrel soyundan olduğu yalanını Ansiklopedilere ve okul kitaplarına yazmışlardır. Lazların, 1555'te kayıtlı bilgilerde açıkça görüldüğü gibi eşlerinin ve çocuklarının namusuna sahip olmayan Gürcü-Megrel kültürü ile bir ilgilerinin olmadığı sosyolojik olarak da açıkça ortadadır. Namusu için adam öldüren bir anlayışa sahip olan Lazların bunlarla bir alakasının olmadığı açıktır.
Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...