Türkçeyi iyice unuttuk
Reklamlarda ürün ve hizmetler için kullanılan yabancı kelime sayısındaki artış uzmanları tedirgin ederken, günlük dilde kullanılan İngilizce kelimeler karşısında Türkçe'nin kullanım alanı iyece daraldı. İşte Türkçe'nin yerini alan sözler
Reklamlarda ürün ve hizmetler için kullanılan yabancı kelime sayısındaki artış uzmanları tedirgin ederken, günlük dilde kullanılan İngilizce kelimeler
karşısında Türkçe'nin kullanım alanının daraldığı belirtildi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Türk Dili Eşgüdüm Kurulu Başkanı Yrd.
Doç. Dr. Yusuf Tepeli, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
küreselleşmeyle birlikte günlük kullanımdaki İngilizce kelime
sayısının da arttığını kaydetti.
Yabancı kelimelerin özellikle reklam ve haberler aracılığıyla
kişilere ulaştığını belirten Tepeli, ''Reklam ve haberlerde etkileşim
çok hızlı. Bu araçlarla bir sözcük, gün içinde pek çok kereler tekrar
ediliyor. Kişiler de bu kelimeleri bir süre sonra yadırgamaz hale
geliyorlar'' dedi.
Tepeli, reklamların en çok çocuklar tarafından izlendiğini
kaydederek, özellikle reklam diline dikkat edilmesi gerektiğini
vurguladı.
Türkçe'ye karşı ''sistemli bir saldırı olduğunu'' düşündüğünü
söyleyen Yusuf Tepeli, şöyle konuştu:
''Türkçe'nin kullanım alanı daralmaktadır. Türkçe'ye karşı yapılan
bu sistemli saldırıya sistemli şekilde yanıt vermek lazım. Örgütsel
bir tavır geliştirmek zorundayız. Her alanda ve her ortamda Türkçe'nin
önünü açacak etkinlikler yapmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir.''
-''REKLAMCILIK ANGLO-AMERİKAN İCADI''-
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit
Atabek de, dil birliğinin ulusal bütünlük açısından önemli olduğunu,
dilin, ''yetkin, zengin ve açıklayıcı'' olması gerektiğini vurguladı.
Reklam diline 1990'lı yıllardan itibaren daha fazla yabancı kelime
girmeye başladığına işaret eden Atabek, bunda, yerli reklam
ajanslarının yabancılarla ortaklık kurmasının etkisinin olduğunu
söyledi.
Reklamcılıkta Anglo-Amerikan ağırlıklı dil kullanıldığını belirten
Prof. Dr. Atabek, şöyle konuştu:
''Zaten reklamcılık Anglo-Amerikan icadı. Onu yetkin olarak
kullanan kültür hangisiyse, sektör de onun hegemonyasında gelişiyor.
Reklamcılık da bu durumda... Teknolojide, bilimde ileri olan ülkeler
Anglo- Amerikan ülkeleri... Dolayısıyla teknik kavramların onların
hakimiyetinde bize aktarıldığı düşünülürse, zaten kaçınılmaz olarak bu
kelimelerin yabancı olması doğal.''
-REKLAM SÖZLÜĞÜ-
AA muhabirinin televizyon, radyo ve yazılı basın organlarında
yayınlanan reklamlardan yaptığı derlemede, ürünler için çok sayıda
yabancı kelime kullanıldığı ortaya çıktı.
Özellikle yurtdışından ithal edilen ürünlerde kullanılan isimler
Türkçeleştirilmeden kullanılırken, bazı yerli üreticilerin de
ürünlerine yabancı isimler vermeyi tercih ettiği görüldü.
Türkiye'de üretilmiş ve Türkçe isimlendirilmiş bazı ürünlere,
sonlarına getirilen bazı eklerle, (Renkly, Güvenly gibi), ithal ürün
izlenimi verildiği de dikkati çekti.
Çoğunluğu teknoloji ve kozmetik sektörlerinde olmak üzere,
reklamlarda kullanılan bazı yabancı kelimeler ve bu kelimelerin
anlamları şöyle:
-GIDA SEKTÖRÜ
Ice tea (buzlu çay), Green tea (yeşil çay), probiyotik (hastalık
yapan bakterilere karşı vücudu koruyan, bağırsakta bazı vitaminlerin
sentezini, sindirimini, normal işleyişini, gıdaların emilmesini
sağlayan dost bakteri), fresh (taze, körpe), honey (bal), nut
(fındık), bon bon (şekerleme), mate (eş, arkadaş, iş ortağı).
-KOZMETİK-
Sense (beş duyudan her biri, his, duygu), care (dikkat, özen),
intensive (şiddet, koyuluk, yoğun), sensitive (hassas, duyarlı), soft
(yumuşak), light (hafif, ince, açık renk), antiperspirant (Terleme
önleyici kozmetik ürünlere verilen genel isim), Ph değeri (asitlerle
bazları ayırdetmek ve kuvvetlerini ölçmek için kullanılan bir ölçü),
live (canlı, hayatta), active (etkin, canlı, aktif), keratin (tırnak
ve boynuzun ana maddesi), oil (yağ), protect (korumak), confidence
(inanç, güven), dream (rüya), lady (kadın, hanımefendi), roll on
(yuvarlanmaya devam etmek), milk (süt), body (gövde, beden), visage
(çehre, yüz).
-TEKNOLOJİ-
Mobile (gezici, seyyar), mouse (fare), scanner (tarayıcı), printer
(yazıcı), short message service (SMS) (kısa mesaj servisi), mail
(posta), mail box (posta kutusu), shop (dükkan, mağaza).
-FİNANS-BANKACILIK-
Bonus (ikramiye, kar payı, prim), maximum (en yüksek), advantage
(fayda, kar, kazanç), world (dünya), business (iş, ticaret, görev),
leasing (finansal kiralama), factoring (Büyük miktarda kredili
satışlar yapan firmaların, bu satışlardan doğan alacak haklarının
''Factor'' veya ''Factoring şirketi'' olarak adlandırılan finansal
kuruluşlar tarafından satın alınması esasına dayanan bir finansal
faaliyet).
aa
Reklamlarda ürün ve hizmetler için kullanılan yabancı kelime sayısındaki artış uzmanları tedirgin ederken, günlük dilde kullanılan İngilizce kelimeler karşısında Türkçe'nin kullanım alanı iyece daraldı. İşte Türkçe'nin yerini alan sözler
Reklamlarda ürün ve hizmetler için kullanılan yabancı kelime sayısındaki artış uzmanları tedirgin ederken, günlük dilde kullanılan İngilizce kelimeler
karşısında Türkçe'nin kullanım alanının daraldığı belirtildi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Türk Dili Eşgüdüm Kurulu Başkanı Yrd.
Doç. Dr. Yusuf Tepeli, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
küreselleşmeyle birlikte günlük kullanımdaki İngilizce kelime
sayısının da arttığını kaydetti.
Yabancı kelimelerin özellikle reklam ve haberler aracılığıyla
kişilere ulaştığını belirten Tepeli, ''Reklam ve haberlerde etkileşim
çok hızlı. Bu araçlarla bir sözcük, gün içinde pek çok kereler tekrar
ediliyor. Kişiler de bu kelimeleri bir süre sonra yadırgamaz hale
geliyorlar'' dedi.
Tepeli, reklamların en çok çocuklar tarafından izlendiğini
kaydederek, özellikle reklam diline dikkat edilmesi gerektiğini
vurguladı.
Türkçe'ye karşı ''sistemli bir saldırı olduğunu'' düşündüğünü
söyleyen Yusuf Tepeli, şöyle konuştu:
''Türkçe'nin kullanım alanı daralmaktadır. Türkçe'ye karşı yapılan
bu sistemli saldırıya sistemli şekilde yanıt vermek lazım. Örgütsel
bir tavır geliştirmek zorundayız. Her alanda ve her ortamda Türkçe'nin
önünü açacak etkinlikler yapmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir.''
-''REKLAMCILIK ANGLO-AMERİKAN İCADI''-
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit
Atabek de, dil birliğinin ulusal bütünlük açısından önemli olduğunu,
dilin, ''yetkin, zengin ve açıklayıcı'' olması gerektiğini vurguladı.
Reklam diline 1990'lı yıllardan itibaren daha fazla yabancı kelime
girmeye başladığına işaret eden Atabek, bunda, yerli reklam
ajanslarının yabancılarla ortaklık kurmasının etkisinin olduğunu
söyledi.
Reklamcılıkta Anglo-Amerikan ağırlıklı dil kullanıldığını belirten
Prof. Dr. Atabek, şöyle konuştu:
''Zaten reklamcılık Anglo-Amerikan icadı. Onu yetkin olarak
kullanan kültür hangisiyse, sektör de onun hegemonyasında gelişiyor.
Reklamcılık da bu durumda... Teknolojide, bilimde ileri olan ülkeler
Anglo- Amerikan ülkeleri... Dolayısıyla teknik kavramların onların
hakimiyetinde bize aktarıldığı düşünülürse, zaten kaçınılmaz olarak bu
kelimelerin yabancı olması doğal.''
-REKLAM SÖZLÜĞÜ-
AA muhabirinin televizyon, radyo ve yazılı basın organlarında
yayınlanan reklamlardan yaptığı derlemede, ürünler için çok sayıda
yabancı kelime kullanıldığı ortaya çıktı.
Özellikle yurtdışından ithal edilen ürünlerde kullanılan isimler
Türkçeleştirilmeden kullanılırken, bazı yerli üreticilerin de
ürünlerine yabancı isimler vermeyi tercih ettiği görüldü.
Türkiye'de üretilmiş ve Türkçe isimlendirilmiş bazı ürünlere,
sonlarına getirilen bazı eklerle, (Renkly, Güvenly gibi), ithal ürün
izlenimi verildiği de dikkati çekti.
Çoğunluğu teknoloji ve kozmetik sektörlerinde olmak üzere,
reklamlarda kullanılan bazı yabancı kelimeler ve bu kelimelerin
anlamları şöyle:
-GIDA SEKTÖRÜ
Ice tea (buzlu çay), Green tea (yeşil çay), probiyotik (hastalık
yapan bakterilere karşı vücudu koruyan, bağırsakta bazı vitaminlerin
sentezini, sindirimini, normal işleyişini, gıdaların emilmesini
sağlayan dost bakteri), fresh (taze, körpe), honey (bal), nut
(fındık), bon bon (şekerleme), mate (eş, arkadaş, iş ortağı).
-KOZMETİK-
Sense (beş duyudan her biri, his, duygu), care (dikkat, özen),
intensive (şiddet, koyuluk, yoğun), sensitive (hassas, duyarlı), soft
(yumuşak), light (hafif, ince, açık renk), antiperspirant (Terleme
önleyici kozmetik ürünlere verilen genel isim), Ph değeri (asitlerle
bazları ayırdetmek ve kuvvetlerini ölçmek için kullanılan bir ölçü),
live (canlı, hayatta), active (etkin, canlı, aktif), keratin (tırnak
ve boynuzun ana maddesi), oil (yağ), protect (korumak), confidence
(inanç, güven), dream (rüya), lady (kadın, hanımefendi), roll on
(yuvarlanmaya devam etmek), milk (süt), body (gövde, beden), visage
(çehre, yüz).
-TEKNOLOJİ-
Mobile (gezici, seyyar), mouse (fare), scanner (tarayıcı), printer
(yazıcı), short message service (SMS) (kısa mesaj servisi), mail
(posta), mail box (posta kutusu), shop (dükkan, mağaza).
-FİNANS-BANKACILIK-
Bonus (ikramiye, kar payı, prim), maximum (en yüksek), advantage
(fayda, kar, kazanç), world (dünya), business (iş, ticaret, görev),
leasing (finansal kiralama), factoring (Büyük miktarda kredili
satışlar yapan firmaların, bu satışlardan doğan alacak haklarının
''Factor'' veya ''Factoring şirketi'' olarak adlandırılan finansal
kuruluşlar tarafından satın alınması esasına dayanan bir finansal
faaliyet).
aa