Hemşin Üzerine Bir WWF Projesi

      Hemşin Üzerine Bir WWF Projesi

      Saygıdeğer Kardeşlerim,
      Aşağıdaki yazı bir Çamlıhemşinli bir Kardeşimiz tarafından bir grup sitesinde asılmıştı. Kendisi Şehir Planlamacısı olup memleketi için yoğun bir çalışma içinde olan bir kardeşimizdir. Memleketimizin geleceği adına da çok büyük kaygılar taşıdığına inanıyorum. Aynı zamanda da yüreğinde kocaman Bir MEMLEKET SEVDASI olan bu kardeşimizin yazısını affına sığınarak buraya asıyorum.
      Konunun gerçekten çok önemli olduğuna inanıyorum. Umarım ki herkes bu konuda üzerine düşen gayreti gösterecektir.
      Selam ile…

      -------------------------
      Herkese merhaba,
      Metin Abinin yazısı beni fazlasıyla tetikledi.
      Bu zamana kadar siyaset, Avrupa Birliği, beni zerre kadar ilgilendirmezdi. Avrupa birliğine girsek ne olur girmesek ne olur diye düşünürdüm. Hatta girsek iyi bile olur diye düşünürdüm. Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu gibi konulara televizyonlarda anlamsız gözlerle bakardım. Ticari kaygılar uğruna insanların kafalarının nasıl yıkandığını göremezdim bile. Üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye'de dönen oyunları Kurtlar Vadisi izleyerek farkına vardım. Saros’u, vakıfların derneklerin siyasi olaylarda ne derece rol aldığını yine kurtlar vadisi ile gördüm.
      Tek bir düşünce vardı kafamda memleket sevdası. Memleket için neler yapabilirimi düşündüm hep. Çamlıhemşin’de yaptım askerliğimi. Vatani görevimi yaptım. Tam 1 yıl sürdü vatani görevim. Üretmek, faydalı olmak istedim. Ama bir şeyleri göz ardı etmişim. Siyasi olaylar, ticari kaygılar uğruna hep kullanılmışız.
      Neyin farkına vardım biliyor musunuz? Metin Abi dedi ya "siyasi bir amaç gütmeden ve eğilimim olmadan tam bir milliyetçi olmuştum. " , ben de öyle bir duruma gelmişim.
      En son WWF (World Wildlife Fund. Türkiye’deki Vakfın adı ise WWF-Türkiye yada Doğal Hayatı Koruma Vakfı) organizasyonuyla Kafkasya bölgesi projesiyle tanıştım. Vakıf adına Trabzon’da bir toplantıya katıldım yine aynı kaygılarla. Faydalı olmak, üretmek adına. Stratejik bir planın içinde buldum kendimi. Bu zamana kadar gördüklerim, duyduklarım bir bir yerine oturdu. Ama bunu kabullenmek çok zor geldi. Kendi kendime olur mu öyle şey. Göz göre göre nasıl sınırlarımıza müdahale edilir dedim.
      Projeyle Kafkasya bölgesi adı altında Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’nin bulunduğu bir bölgede ekolojik bir bölge belirilenmiş. Güya çevresel değerlerin korunması amaç. Tek amaç, BİR BÖLGE BELİRLEMEK, BİR SINIR BELİRLEMEK VE BU SINIRLARIN VAKIFLAR VE DERNEKLER ARACILIĞIYLA KABUL EDİLMESİNİ SAĞLAMAK. Ve bunu vakıf olarak projeye proje sunarak yapacağız. Projelerimize fon verecekler. Proje hazırlama aşamasında nasıl süreçten geçildiğini bilenler bilir. Önce bi amaç belirlenir. Hedefler, stratejiler vs. vs. Projenin gerçekleşebilirliğini sağlamak için olası tepkilere engel olabilmek için proje sürecine ilgili gruplar bir şekilde dâhil edilir. Biz de bu ilgili gruplardan biriyiz.
      Trabzon'a gitmeden önce güzel bir proje hazırladık. Bunun farkına vardıktan sonra üç kuruş için bu adamların planlarına ortak mı olacağız diye düşündük. Ama herhangi bir tepki göstermedik. Ortada tepki koyacak bir şey yok ki, gerçek amaç gizli. Projeyi doğal hayatı koruma vakfına gönderdim bi taslak olarak ama geri almayı düşünüyorum. Belki bir tepki olur. Zaten toplantıda tepki verememenin ezikliği içindeyim.
      Bir şey daha var, artık bir şehir plancısı olarak Rize’ye ve Çamlıhemşin’e yapılacak yatırımlarda daha ılımlı olmam gerektiğini düşünüyorum. Yöre halkının yapacağı yatırımların desteklenmesi gerektiğini, biz sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkacak. Önceden biz yapamıyoruz bari başkaları yapsın derdim. Çamlıhemşin, Rize özellikle Karadeniz bölgesine gözler fena halde dikilmiş durumdaDoğal kaynakların tükendiği günümüzde millet bir arayış içinde. Ve Karadeniz’in doğal kaynakları muazzam.
      Kullandığım kelimelerin, cümlelerin ne kadar önemli olduğunu daha dikkatli olmam gerektiğini öğrendim. Memleketime daha fazla sahip çıkmam gerektiğini düşünüyorum. Geri dönmeye niyetim yok. Daha verimli olabileceğim bir durum olmadıkça. Bir sürü çocuk yapmam gerekiyor :) sahip çıkan sayısı artsın diye.

      Metin Abi de demiş ya sadece yazılı düşündüğümü varsayın. :)
      Sevgiler....
      (Yaptığı görev itibarı ile adı şimdilik gizli tutulmuştur)
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      projeler..

      Bu konu ile ilgili Hemşin Gecesi'nde ayrıntı alamadık. Gerçi Cemal Gülas bir bilim kurgu olarak çevresel ve ekolojik olarak Türkiye nin gittikçe önem kazandığını ve yabancıların bu anlamda mülk satılıyla ülkemize yerleştiklerinden bahsetti. söz konusu projeleri hazılalayanlar içinde ( yurt dışılnda ) bizden kim var bilmiyopruz ama bu konuyla ilintili olup olmadığının acilen açıklanması gerekiyor. Elbette yöremizde bağımısız ve yerel insiyatifi dikkate alan kuruluşlar PROJE UYGULAMASI YAPMALI DA İŞİN AYRINTISINI DA BİLMEMİZ İCAP EDER.. bence. Selamla.

      dünyanın gözü memleketimizin üzerinde..

      yukarda kardeşimiz çok güzel bi konuya değinmiş, kesinlikle katılıyorum. son zamanlarda belki dikkatinizi çekmiştir yabancı turist sayısında bi patlama var bölgemizde, özellikle israilli "turistler".. farklı bi boyutta olaya bakmak istiyorum. israilliler turist kimliği ile bölgemize gelip çeşitli araştırmalar yapmaktadırlar. en başta bitki araştırması, memleketimizde dünyanın hiç bir yerinde olmayan ve henüz türü belirlenmeyen çok sayıda bitki türü bulunmakta. bu bitkiler israilliler için buyuk bir servet.. bizim bir ot veya çiçek olarak gördüğümüz bu canlılar israillilerin kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde büyük bir hammaddesini oluşturmakta. dikkatiniz belki çekmiştir belki, bu insanlar bu değişik bitkilerden örnekler toplamakta ve ülkelerinde götürmekteler. amaçları bu bitkilerin genlerini çözmek ve kendi ülkelerinde yetişmesini sağlamak. aslında gelen bu "turistler" turist değil, birer bilim adamlarıdırlar. gezmeye değil araştırma yapmaya gelmişlerdir. sadece bitkilerle mi ilgileniyolar? hayır, hayvan türleriyle de.. hatta dahada önemlisi.. YERALTI KAYNAKLARIYLA.. bizim dağlarımızın yeraltı kaynakları bakımından ne kadar zengin olduğunu kimse bilmiyor mu? biliyor.. ama bizim insanımız bilmiyor.. dünyanın en büyük uranyum rezervleri kaçkarlarda olduğu biliniyor ve çok gizli tutuluyor..
      işte bu turist kimliği adı altında dağlarımızda gezen adamların çoğu birer bilimadamı ve sürekli veriler toplayıp ülkelerine araştırma yapmaya götürüyolar.. Bir hemşinli olarak halkımızı bu konuda bilinçlendirmemiz en büyük görevimizdir diye düşünüyorum..

      herkese selamlar..
      Karadeniz Çevre Derneği (KAÇED) Başkanı Yaşar Yeğen, gelecek yıllarda eko-turizmin çok gözde olacağını belirterek, bölgenin önemli eko-turizm alanlarından Ayder Yaylası ve civarında yabancı bir kalkınma ajansının da desteğiyle "Ayder Yaylası Eko-turizm ve Çevre Eğitiminde STK-Kamu İşbirliği (EKOÇESKİ)" adıyla bir projenin uygulamaya konulduğunu kaydetti.



      The Canadian International Development Agency'nin (CIDA) desteğiyle uygulamaya konulan EKOÇESKİ Projesi'yle ilgili bilgi veren KAÇED Başkanı ve Proje Koordinatörü Yeğen, Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) uzun dönemli tahminlerine göre, gelecek yıllarda eko-turizmin hem turist sayısı, hem de toplamdaki payı itibarıyla yükselmeye devam edeceğini söyledi.

      Doğu Karadeniz yöresinin önemli eko-turizm alanlarından olan ve kaplıcalarıyla ünlü Ayder Yaylası ve civarında Kanada Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (CIDA) desteğiyle EKOÇESKİ Projesi'nin uygulanmaya başlandığını kaydeden Yeğen, "Günümüzde artık doğanın korunmasının sürdürülebilirliği kavramı tek başına yeterli olmamaktadır. Bu nedenle doğaya daha duyarlı kavramlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu kavramlardan birisi de eko-turizmdir. EKOÇESKİ Projesi'nin ana eksenini oluşturan eko-turizm, vahşi doğaya en az etkide bulunan ve yerel topluluklara ekonomik fayda sağlayan turizm türü olarak tanımlanmaktadır. Eko-turizm sayesinde hem doğanın korunmasının sürdürülebilirliği sağlanmakta hem de bu alanların çevresinde yaşayanların hayat standartlarının yükseltilebilmesine imkan tanınmaktadır" diye konuştu.

      EKOÇESKİ Projesi'nin temel amacının, Türkiye florasının yüzde 28'ini oluşturan ve bu özelliğiyle dünya çapında korumada öncelikli kabul edilen 200 bölgeden biri olan Fırtına Vadisi, Ayder ve Çad yaylalarıyla Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan turizm işletmelerinin ve yerel tur rehberlerinin eko-turizm ve çevre konusunda bilinçlendirilmesini sağlamak olduğunu açıklayan Yeğen, bu amaçla sürdürülebilir bir eko-turizmin altyapısını oluşturmak ve sivil toplumun eko-turizm alanında karar mekanizmasına aktif katılımını teşvik eden kalıcı bir sivil toplum kuruluşları-kamu işbirliğinin sağlanmasının hedeflendiğini ifade etti. (iha)



      turizmgazetesi.com/news/news.aspx?id=30424
      " akıl ve gönül ; insan ...

      CVP: HEMŞİN ÜZERİNE BİR WWF PROJESİ

      Yazar: saksu Tarih: 04.02.2006 Saat: 23:29

      Saygıdeğer Kardeşlerim,
      Aşağıdaki yazı bir Çamlıhemşinli bir Kardeşimiz tarafından bir grup sitesinde asılmıştı. Kendisi Şehir Planlamacısı olup memleketi için yoğun bir çalışma içinde olan bir kardeşimizdir. Memleketimizin geleceği adına da çok büyük kaygılar taşıdığına inanıyorum. Aynı zamanda da yüreğinde kocaman Bir MEMLEKET SEVDASI olan bu kardeşimizin yazısını affına sığınarak buraya asıyorum.
      Konunun gerçekten çok önemli olduğuna inanıyorum. Umarım ki herkes bu konuda üzerine düşen gayreti gösterecektir.
      Selam ile…

      -------------------------
      Herkese merhaba,
      Metin Abinin yazısı beni fazlasıyla tetikledi.
      Bu zamana kadar siyaset, Avrupa Birliği, beni zerre kadar ilgilendirmezdi. Avrupa birliğine girsek ne olur girmesek ne olur diye düşünürdüm. Hatta girsek iyi bile olur diye düşünürdüm. Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu gibi konulara televizyonlarda anlamsız gözlerle bakardım. Ticari kaygılar uğruna insanların kafalarının nasıl yıkandığını göremezdim bile. Üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye'de dönen oyunları Kurtlar Vadisi izleyerek farkına vardım. Saros’u, vakıfların derneklerin siyasi olaylarda ne derece rol aldığını yine kurtlar vadisi ile gördüm.
      Tek bir düşünce vardı kafamda memleket sevdası. Memleket için neler yapabilirimi düşündüm hep. Çamlıhemşin’de yaptım askerliğimi. Vatani görevimi yaptım. Tam 1 yıl sürdü vatani görevim. Üretmek, faydalı olmak istedim. Ama bir şeyleri göz ardı etmişim. Siyasi olaylar, ticari kaygılar uğruna hep kullanılmışız.
      Neyin farkına vardım biliyor musunuz? Metin Abi dedi ya "siyasi bir amaç gütmeden ve eğilimim olmadan tam bir milliyetçi olmuştum. " , ben de öyle bir duruma gelmişim.
      En son WWF (World Wildlife Fund. Türkiye’deki Vakfın adı ise WWF-Türkiye yada Doğal Hayatı Koruma Vakfı) organizasyonuyla Kafkasya bölgesi projesiyle tanıştım. Vakıf adına Trabzon’da bir toplantıya katıldım yine aynı kaygılarla. Faydalı olmak, üretmek adına. Stratejik bir planın içinde buldum kendimi. Bu zamana kadar gördüklerim, duyduklarım bir bir yerine oturdu. Ama bunu kabullenmek çok zor geldi. Kendi kendime olur mu öyle şey. Göz göre göre nasıl sınırlarımıza müdahale edilir dedim.
      Projeyle Kafkasya bölgesi adı altında Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’nin bulunduğu bir bölgede ekolojik bir bölge belirilenmiş. Güya çevresel değerlerin korunması amaç. Tek amaç, BİR BÖLGE BELİRLEMEK, BİR SINIR BELİRLEMEK VE BU SINIRLARIN VAKIFLAR VE DERNEKLER ARACILIĞIYLA KABUL EDİLMESİNİ SAĞLAMAK. Ve bunu vakıf olarak projeye proje sunarak yapacağız. Projelerimize fon verecekler. Proje hazırlama aşamasında nasıl süreçten geçildiğini bilenler bilir. Önce bi amaç belirlenir. Hedefler, stratejiler vs. vs. Projenin gerçekleşebilirliğini sağlamak için olası tepkilere engel olabilmek için proje sürecine ilgili gruplar bir şekilde dâhil edilir. Biz de bu ilgili gruplardan biriyiz.
      Trabzon'a gitmeden önce güzel bir proje hazırladık. Bunun farkına vardıktan sonra üç kuruş için bu adamların planlarına ortak mı olacağız diye düşündük. Ama herhangi bir tepki göstermedik. Ortada tepki koyacak bir şey yok ki, gerçek amaç gizli. Projeyi doğal hayatı koruma vakfına gönderdim bi taslak olarak ama geri almayı düşünüyorum. Belki bir tepki olur. Zaten toplantıda tepki verememenin ezikliği içindeyim.
      Bir şey daha var, artık bir şehir plancısı olarak Rize’ye ve Çamlıhemşin’e yapılacak yatırımlarda daha ılımlı olmam gerektiğini düşünüyorum. Yöre halkının yapacağı yatırımların desteklenmesi gerektiğini, biz sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkacak. Önceden biz yapamıyoruz bari başkaları yapsın derdim. Çamlıhemşin, Rize özellikle Karadeniz bölgesine gözler fena halde dikilmiş durumdaDoğal kaynakların tükendiği günümüzde millet bir arayış içinde. Ve Karadeniz’in doğal kaynakları muazzam.
      Kullandığım kelimelerin, cümlelerin ne kadar önemli olduğunu daha dikkatli olmam gerektiğini öğrendim. Memleketime daha fazla sahip çıkmam gerektiğini düşünüyorum. Geri dönmeye niyetim yok. Daha verimli olabileceğim bir durum olmadıkça. Bir sürü çocuk yapmam gerekiyor :) sahip çıkan sayısı artsın diye.

      Metin Abi de demiş ya sadece yazılı düşündüğümü varsayın. :)
      Sevgiler....
      (Yaptığı görev itibarı ile adı şimdilik gizli tutulmuştur)



      Bu yazıyı siteye asmamın üzerinden yaklaşık 2,5 sene geçti. Kimler kaç sefer okudu bilmiyorum ama acaba bu yazıdaki RENKLİ yazıları bir daha ayrıntılı olarak düşünmemiz gerekmiyor mu?

      Neydi o renkli yazılar!

      BİR BÖLGE BELİRLEMEK, BİR SINIR BELİRLEMEK VE BU SINIRLARIN VAKIFLAR VE DERNEKLER ARACILIĞIYLA KABUL EDİLMESİNİ SAĞLAMAK.

      biz sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkacak.

      Çamlıhemşin, Rize özellikle Karadeniz bölgesine gözler fena halde dikilmiş durumda

      Bu günlerde bu konunun daha ayrıntılı tartışılması gerekmiyor mu?

      Selam ile...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Yukarıdas aktardığım ve sitenin ana sayfasında 2,5 senedir durmakta olan Rize Belediyesinde görevli Çamlıhemşinli Şehir Planlamacısı Sema Akçam'ın yazısını kaç kişi okudu bilmem ama satır satır okunduğunda insanı dehşete düşürecek cümleler var. Yani zaman zaman "Acaba biz bir paranoya mı yaşıyoruz?" sorusunun boş bir kuruntu olmadığını görüyoruz.

      Bu yazıdaki en önemli cümle "OLASI TEPKİLERE ENGEL OLABİLMEK İÇİN" kelimelerinin ifade etmeye çalışlıtığı durumdur.

      Yani birileri oturup bir proje yapıyor. Projenin görünen adı ve amacı çok güzel ama perde arkasında başka düşünceleri var. Bu gerçek amacı saklıyorlar ama birileri bu projeye tepki verebilir düşüncesi ile o birilerini de projeye dahil ediyorlar. (Bir nevi rüşvet. Rüşvetin ile de para ile olması gerekmiyor). Bu dahil edilenler Sivil Toplum Örgütü, Belediye, Köye Dernekleri, bölgenin güçlü insanları vb... olabilir.
      Şimdi bu tespitten yola çıkarak bölgemizde çok güzel düşünceler ile yola çıktığını söyleyen ama olayın perde arkasındaki gerçek niyetlerini saklayan faaliyetler olup olmadığının bir kere daha düşünün. Hatta böylesi projelere kimin dahil edildiğini ve nasıl neseplendirildiğini bir daha düşünün. Eğer işin içinde böylesi DAHİL EDİLMELER ve NESEPLENDİRMELER varsa emin olun ki o işin perda arkasında yöre halkından saklanan başka menfaatler, başka amaçlar vardır.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      FIRTINA VADİSİ İÇİN YÖNETİM PLANI

      Dünyanın korunması gereken 100 yerden biri olan Fırtına Vadisi, oluşturulan "Fırtına Havzası Yönetim Planı" ile korunacak.
      Fırtına Vadisi Yönetim Planı Oluşturma, Yönetme ve Denetleme Kurulu Toplantısı Rize Valisi Kasım Esen Başkanlığı'nda Rize Valiliği Salonu'nda yapıldı. Toplantıya, bölge kaymakamları, belediye başkanları, öğretim görevlileri, Milli Parklar temsilcisi, muhtarlar ve çevre kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

      Toplantıda; biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak değerleri açısından Avrupa'da acilen korunması gereken 100, Türkiye'de ise 9 . yerlerden bir tanesi olan Fırtına Havzası'nın nasıl korunacağı ve neler yapılması gerektiği tartışıldı.

      Toplantıda Fırtına Havzası'nda, 122 önemli bitki, 184 önemli kuş ve çok sayıda hayvan türünün yaşadığına dikkat çekilerek uluslararası düzeyde önem taşıyan bu bölgenin önemli sorunlar ve tehlikeler ile karşı karşıya olduğuna olduğu kaydedildi. Yanlış arazi kullanımı ve plansız uygulamalar sonucunda bölgedeki doğal alanların zarar gördüğü ve doğal kaynakların bilinçsizce yok edildiği vurgulanarak bölgede halkla birlikte bir koruma sağlanması gerektiği vurgulandı.

      Rize Valisi Kasım Esen, "Rize Valiliği, Rize İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın işbirliğinde Fırtına'da Entegre Havza Yönetimi çerçevesinde sürdürülebilir doğal kaynak kullanımı ve biyolojik çeşitlilik koruma modeli oluşturmayı amaçlamıştır. Buna yönelik olarak Rize Valiliği'nin, sekreteryasını Rize İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ve WWF-Türkiye'nin üstlendiği 'Fırtına Vadisi Yönetim Planı Oluşturma, Yönetme ve Denetleme Kurulu' oluşturulmuştur. Fırtına Havzası'nda bulunan tüm ilgi grubu temsilcileri olan muhtarlıklar, yerel yönetimler, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek sorun ve tehditlere yönelik ortak çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla bir diyalog ortamı oluşturmuştur. Bu toplantılara ek olarak, bilimsel açıdan çalışmaların desteklenmesi amacıyla, WWF-Türkiye koordinasyonunda Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Artvin Çoruh Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından oluşturulan akademik çalışma grubu; havzadaki su kaynakları ile çayır ve meraların sürdürülebilir ve akılcı kullanımı, ayrıca turizm ile altyapı yapılaşmalarının mevcut doğal yapıya zarar vermeyecek şekilde planlanmasına yönelik öneriler geliştirilerek ortaya Fırtına Havzası Yönetim Planı çıkmıştır" şeklinde konuştu.
      **********


      BU HABERDEN SONRA KONU BAŞLIĞINDAKİ İLK YAZIYI BİZ KEZ DAHA VE DİKKATLİCE OKUMAK GEREKİYOR.
      Bakalım ki projeye başka kimler dahil edilecek.
      Resimler
      • 16722.jpg

        30.82 kB, 0×0, 499 defa görüntülendi
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      İlk yazıyı 04.02.2006'da yazmışım. Yani aradan tam 4 sene geçmiş. İşte o projenin geldiği aşama. Emin olun ki bu planları bozamazsak bugün yöre halkını ağaç katliamı yapanlar olarak gösterenler yarın bizleri bu bölgeye de sokmayacaktır.
      Haber bu...
      ******

      Kaçkarlar nihayet koruma altında
      18 Ocak 2010

      Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli ekolojik bölgelerinden biri olan Kaçkarlar, TEMA’nın Avrupa Birliği tarafından desteklenen projesiyle koruma altına alınıyor.
      İlk hedef, ısınma amacıyla ağaçların kesilmesini engellemek.

      Türkiye’deki 357 kelebek türünden 230’u bulunan ve tek başına 14 Avrupa ülkesinden daha fazla çeşitliliğe sahip olan Kaçkarlar, TEMA’nın AB destekli projesiyle koruma altına alınıyor. Proje kapsamında, yılda 50 bin ağacı ısınmak için kesen bölge sakinlerinin evleri yalıtılacak ve böylece ağaçların kesilmesi önlenecek. TEMA Vakfı Turizm ve Kırsal Kalkınma Koordinatörü Tamer Soylu, proje alanında, hane başına yılda ortalama 15 ağacın ısınmak için kesildiğini söyledi. Bölgede, 3 bin 346 hane bulunduğunu hatırlatan Soylu, bunun yılda 50 bin 190 ağaç anlamına geldiğini vurguladı. Projeye 150 bin lira bütçeyle katılan İZODER (Isı Su ve Yangın Yalıtıcıları Derneği) ise ilk aşamada altı okul, üç köy evi ile bir pansiyonu yalıtacak. Dernek üyeleri, bölgede ağaç kesiminin ekolojik dengeye zarar verdiğini ve yalıtımla ısınmanın daha kolay olduğunu anlatacak.

      Yeni bir tür
      Proje kapsamında soyu tükenmekte olan boz ayılara da küpe takıldı ve uydu aracılığıyla izlenmeye başlandı. Binlerce bitki türünun bulunduğu ve 101’inin tehdit altında olduğu Kaçkarlar’da sadece Gürcistan’da yetişen otsu bir bitki olan Centaurea leptophylla da ilk kez rastlandı. WWF (Doğal Hayatı Koruma Derneği) Kaçkarlar’ı öncelikli 200 ekolojik bölgeden biri, Birdlife International (Kuşları Koruma Örgütü) da öncelikli 217 kuş koruma bölgesinden biri olarak sınıfladılar.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Yazar: saksu Tarih: 18.01.2010 Saat: 22:26
      Yeni bir tür
      Binlerce bitki türünun bulunduğu ve 101’inin tehdit altında olduğu Kaçkarlar’da sadece Gürcistan’da yetişen otsu bir bitki olan Centaurea leptophylla da ilk kez rastlandı.


      Yukarıdaki yalanlardan bir tanesini ben vereceğim. Diğerini siz araştırın.

      "sadece Gürcistan’da yetişen otsu bir bitki olan Centaurea leptophylla" denilen ve bölgemizde İLK KEZ rastlanan otsu bitki bakın ki neymiş. Allah bilir ya siz bile bu otsu bitkiyi İLK KEZ görüyorsunuz ! ! !

      İşte İçimizdeki Mankurtların ilk kez bulduğu o çiçek...

      Oysa bu çiçek için verilen bir haritada bakın ki ülkemizde nerelerde bulunuyormuş. Harita üzerinde tek tek işaretlenmiş.
      Resimler
      • Centaurea_triumfettii.jpg

        30.81 kB, 0×0, 359 defa görüntülendi
      • Bombus_laesus (210 x 141).jpg

        10.54 kB, 0×0, 321 defa görüntülendi
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      SAKSU ...KULAĞI KUPELI ILE ARKADAŞ OLDUM USKUTTE.TEPEYE VARMAYA 50 METREDE HERGUN SELEMLAŞIRDIK KAHVENIN YERINI GEÇTIK DAHA GOREMEDIM ARKADAŞI .O CIVARDA ARICILIK YAPANLAR ŞİKAYETÇIYDI VURDILERMI ACABA. UYDUDAN TAKIP EDIYORLARSE TAKIP ARACI ALETI YOKMI ETTILER ACABA .NASIL OĞRENEBILIRIZ ..ÇAĞIRDIM SESLENIYORDU GEÇENSENE DEFALARCA GITTIM ARADIM SESLENDIM YOK.IZ ARADIM YOK ZANNEDIYORUM IZINLI KATILLER.YADA ARICILER YEDI ARKADAŞI.KAFAYA TAKTIK NEYSE ARAŞTIRIP BULURUZ YAZIN ARAŞTIRECEĞIM.NEYSE EV BAŞİNA 15 AĞAÇ YANLIŞ HESAP UYDURUK .YAYLADA TEZEKTE YOK NE YAPACAĞIZ.ODUN YASAK ÇIMENE BASMAK YASAK .BOLGEYI TERK ETTIRECEKLER ANLAŞILAN.SELAMM..
      HERŞEYIMIZIN REKLAMINI YAPALIM.ADAMLAR GELSIN ONLARIDA GOTURSUN....BIR TARIHTE YAYLADAYIM.KAMYON GELDI UZAKTA DURDU 15 KIŞI TORBALARLA KIRMIZI ÇAKIL DEDIĞIMIZ YERE ÇIKTILAR.MERAKLI YANLARINA GITTM.DAĞDAN OT TORBALIYORLAR YUVARLATIYORLAR KAMYONCU TOPLUYOR.DAĞLARI YOLDULAR.YAKIŞIKLI OLANA SORDUM ..HAY HUY.TURKÇE YOK İŞÇİLERDEN BIRI ..ABI İLAÇ YAPMAK IÇIN TOPLUYORLAR.BIZI UÇ KURUŞA BU DAĞA ÇIKARDILAR.YUZ TORBA TOPLADIK ELLERE BAK..ACIDIM .ŞOFORE. KIM BU ADAM.BEN PARAYI TANIRIM ABI ADAM TANIMAM .TARTIŞMA BAŞLADI .ADAM RAHATSIZ OLDU EKIBI TOPLADI KAÇARCASINA GITTI..OTLARDA TABII....BEN ONLARLA TARTIŞIRKEN BIZIMKILER GULEREK .YA. BIZE NE BOŞ VER...EVETTT BUNDAN BOYLE BOŞ VERELIM BOŞ İŞLER YAPTIK HEP ..SIKINTI IZDIRAP ÇEKTIĞIMIZ İŞLERI ŞIMDI GORDUKÇE MORALIM BOZULUYOR APTALMIŞIZ..

      .

      Vurdum duymazlık

      Yunus bey maaalesef biz toplum olarak olaylar ilgisz kalan bir toplumuz, bu sutunlarlarda defalarca dile getirdim, Yahudiler 10- 15 araba
      işle tek tek gelip floramizi kaçırıyorlar diye tik yok. Adamların amacı belli tristik gezi yapmıyorlar. Karakaşımıza hayran deyiller.Bu insanların büyk hedefleri var. Çok deyil eyer bir savai çıkarsa bu her halde su kaynakları yüzünden çikar.Türkiye her geçen gün çölleşiyor. Orta doğunun enbüyük srunu ise su.
      Hemşine Turist gelsin. Değerlerimize göz diken hırsızlara dikkat etmek lazım. İsraillilerin Büyük Orta Döğü projesini iyi takip etmek lazım.

      Hemşinli malına sahip cıksın, yarın buralarıda gap gibi gizli gizli sxatın alabilirlr.


      HAYALLERİ OLANLAR ASLA UYUMAZ,
      HEMŞİNLİLER SİZDE ASLA UYUMAYIN



      HALİL YAZICI

      Rize'de 2 Yeni Balık Türü Keşfedildi!

      HES ve Taşocakları ile Doğal Yaşam Alanları Katlediliyor Ama…

      (Haber Merkezi)- Bir yandan bölgede yapımı planlanan Hidroelektrik Santrali (HES) projeleri ile bölgedeki taşocaklarının doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiği kaydedilirken; diğer yandan Rize Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından yapılan çalışmalar sonucunda bölgede iki yeni alabalık türünün keşfedildiği bildirildi.

      Rize Üniversitesinden yapılan yazılı açıklamada, Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Davut Turan, Yrd. Doç. Dr. Semih Engin ile İsviçreli bilim adamı Maurice Kottelat'ın Karadeniz bölgesinde uzun bir çalışma programı yaptıkları belirtildi.

      Yapılan çalışmalar sonucunda Doğu Karadeniz'de iki yeni alabalık türünün keşfedildiği ifade edilen açıklamada, şunlar ifade edildi: ''Salmo rizeensis (Rize) türü Güney ve Güney Doğu Karadeniz kıyılarındaki akarsuların yukarı kısımlarında, Salmo coruhensis (Çoruh) türü ise aynı bölgedeki akarsuların aşağı ve orta kısımlarından dünya faunası için yeni tür olarak tanımlanmıştır. Salmo rizeensis türü küçük boylu kuyruk harici boyu 250 milimetredir. Gözün gerisinde belirgin ve büyük bir leke bulunmaktadır. Siyah benekler sırtta ve sırta yakın bölgede dağılım göstermekte ve 200 milimetreden büyük örneklerde vücudun yanlarının orta kısmında siyah benekler bulunmamaktadır.''

      Salmo coruhensis türünün diğer türlerden büyük boylu olduğu vurgulanan açıklama, şunlar kaydedildi: ''Maksimum boyu en az kuyruk hariç 800 milimetredir. Gözün gerisinde 200 milimetreden büyük örneklerde 4-17 siyah benek bulunmakta, siyah benekler vücudun yanlarında ve sırtta dağılım göstermektedir. Siyah beneklerin sayısı boy ile artış göstermekte, kırmızı lekeler vücudun orta bölgesinde dağılım göstermekte ve bu lekelerin etrafında büyük düzensiz şekilli halkalar bulunmaktadır. İki tür, birçok nehir sisteminde farklı farklı bölgelerde, çok nadir olarak da aynı bölgede dağılım göstermektedir. Moleküler ve morfolojik analizler iki türün farklı soya ait olduğunu gösteriyor.''

      Açıklamada, çalışmanın su ürünleri açısından çok önemli bir gelişme niteliğinde olduğu da vurgulandı.

      gazetevice.net/news/4689.html
      Resimler
      • Rizede 2 Yeni Balik Turu.jpg

        9.99 kB, 0×0, 226 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      İsimleri nıt ettim Naci. Yarın kendilerini arayıp konu hakkında daha ayrıntılı bilgi almaya çalışacağım. Bu bilimsel araştırma belki de Hemşin'de yapılması planlanan HES'lere karşı mahkemelerde kullanılabilir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...