Çanakkale Şehitleri Anısına

      Çanakkale Şehitleri Anısına

      Tüm Çanakkale şehitleri anısına
      Ruhunuz Şad olsun



      Çanakkale açıklarında düşman gemileri
      Bekliyorlar Boğazlar’ı geçmeyi
      Varacaklar İstanbul'a
      İşgal edecekler güzel ülkemi

      Her gemi sanki birer yüzer kale
      Mart'ın On sekiz’i, günlerden Perşembe
      Hepsine yetti Nusret Mayın Gemisi
      Ne Queen Elizabeth kaldı, ne Inflexible

      Denizden geçemediler hedefleri oldu Alçıtepe
      Çıkmak istediler bu defa Seddül Bahir’e
      82 bin kişiyle geldiler Çanakkale’ye
      Mustafa Kemal vardı on binlerce Mehmet’le

      Seyit onbaşı kaldırdı 276 kiloluk top mermisini
      Şaşırttı bu mermi onlarca düşman gemisini
      Churchill, Fisher,General Hamilton ve Lloyd George
      Hepsi şapka çıkardı böyle kahraman millete

      Geçit yok Çanakkale’den öteye gidilemez
      On binlerce Mehmetçik kanıyla boğar sizi
      Mustafa Kemal taarruz değil ölmeyi emretmişti
      Buradan değil gemiler, bir kuş bile geçemez

      Bu günler bize o kahramanların hediyesidir
      Hepimiz yazılan bu destanı çok iyi bilelim
      Bir ulusun yoktan varoluş hikayesidir
      O şehitlere tüm ülke hürmet edelim...
      Resimler
      • Goruntu(018).jpg

        202.81 kB, 0×0, 225 defa görüntülendi
      Resimdeki sancak, Çanakkale Savaşı’nda son erine kadar şehit olan Kahraman 57nci Alay'ın Sancağıdır. Hâlen Melbourne-Avusturalya müzesinde sergilenmekte olan sancağın tanıtım plâketinde şöyle yazmaktadır:



      "Bu Alay Sancağı Gelibolu savaş alanından getirtilmiştir, ama esir edilmemiştir. Türk Ordusu'nun geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı Sancağını selâmlamadan geçmeyin"
      Çanakkale

      "Söyle Arkadaşım" dedi Anadolulu Mehmet
      yanıbaşındaki Anzak erine
      "nereden kopup gelmişsin,
      neden çökmüş bu mahsunluk üzerine?"

      "DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN" dedi gencecik Anzak
      "Öyle yazmışlar mezar taşıma.
      doğduğum yerler öylesine uzak,
      örtündüğüm topraksa gurbet bana."
      "Dert edinme arkadaşım"dedi Mehmet
      "değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
      değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
      sende artık bizdensin,
      sende bencileyin bir Mehmet"

      Çanakkale'de toprağının
      üstü cennet altı mezar
      kavga bitmiş mezarlarda
      kaynaş olmuş yiten canlar.

      "ya sen dedi Mehmet
      oyun çağındaki İngiliz erine,
      "yaşın ne senin kardeş
      böylesine erken buralarda işin ne?"
      "yaşım sonsuza dek onbeş"
      dedi ufak tefek İngiliz eri.
      "köyümde askercilik oynar
      coştururdum trampetimle bizimkileri
      derken kendimi cephede buldum
      oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
      bir sahici kurşunla vuruldum.
      Sustu boynumdaki trampet,
      son verildi böylece oyundan bozma işime
      Gelibolu'da bana da bir mezar kazıldı
      mezar taşıma "ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ" yazıldı.
      Öyküm de künyem de bundan ibaret.

      Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
      gözyaşları düşerek üstüne sanki
      damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
      sahibini yitiren bir trampet.

      "ya sizler" dedi Mehmet
      dünyanın dört kıtasından
      mezarlar dolusu erlere,
      "hangi rüzgar savurdu sizleri
      bu bilmediğiniz yerlere"

      kimi İngilizdi, kimi İskoç
      kimi Fransızdı, kimi Senegalli
      kimi Hintli kimi Nepalli
      kimi Avustralya'dan kimi yeni Zelanda'dan Anzak
      gemiler dolusu asker
      her biri niye geldiğinden habersiz
      Gelibolu'nun oya gibi koylarından şizarak
      tırmanmışlardı dağa bayıra
      siper siper yara gibi yarılan toprak
      mezar olmuştu savaş ardından onlara.
      Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
      Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
      kiminin de mezar taşında
      on altı on yedi on sekiz yaşında
      EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.
      Çanakkale topraklarında,
      her birinin erken biten yaşam öyküsü
      eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.
      "Anlamaz mıyım" dedi "halinizden kardeşler"
      adına yazılı taşı bile olmayan asker
      Anadolulu Mehmet
      "ben de yüzyıllarca yaban ellerde
      neyin uğruna bilmeden can vermişim
      kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
      ilk kez Çanakkale'de ermişim.
      Uğrunda can verdikçe vatandı ancak
      ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
      değil mi ki sizler alamasanız bile
      bu topraklar almış sizi sizleri basmış bağrına
      sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.

      Çanakkale'de toprağının
      üstü cennet altı mezar
      kavga bitmiş mezarlarda
      kaynaş olmuş yiten canlar.

      Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
      kızıştıkça kızgınlığı dindiren
      ara verildikçe ateşe
      düşmanı kardeşe
      döndüren bir savaştı.
      Kıyasıya bir savaştı
      ama saygı üreten bir savaş
      yaklaştıkça birbirine
      karşılıklı siperler
      gönüller de yakınlaştı
      düştükçe vuruşanlar toprağa
      dostlar gibi kaynaştı.

      Savaş bitti.
      Ölenler kaldı sağlar gitti
      köylü köyune döndü evli evine
      kır çiçekleri geldiler akın akın
      çekilen askerlerin yerine
      yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
      kilim kilim yayıldılar toprağa.
      Siper siper
      toprağın savaş yaralarını örttüler
      koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
      kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
      Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
      silah yerine saban tutan elleriyle
      geri aldı savaş alanlarını doğa
      can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
      Yeryüzünde cennet oldu öylece
      o cehennem savaş yeri
      şimdi Çanakkale Gelibolu
      bahçe bahçe, ülke ülke
      mezar dolu.

      Üstü cennet altı mezar
      Çanakkale toprağının
      kavga bitmiş mezarlarda
      kaynaş olmuş yiten canlar.

      Huzur içinde uyusun
      vuruştukları toprakta
      kavgadan kinden uzakta
      yanyan dostça yatanlar.