Okulda Şiddet Ve Çeteler

      Okulda Şiddet Ve Çeteler

      --------------------------------------------------------------------------------

      Okulda şiddet, ailedeki işsizlik ve bozuk iletişim yapısına bağlanıyor. Ailesinde umutsuzluğu ve ilgisizliği deneyimleyen çocuk, bu eksikliği çetelere dahil olarak telafi etmeye çalışıyor.


      İSTANBUL - Çocuk ruh sağlığı konusunda üç uzman isim okullarda şiddetin önlenmesinin, kısa vadede polisiye tedbirler, uzun vadede ise ailelerin çocuk terbiyesinde bilinçlendirilmesiyle mümkün olacağını vurguluyor. Buna ek olarak, okullardaki sınıfların kalabalıklığı ve rehber öğretmen sayısının düşüklüğü, kurtarılabilecek birçok gencin yitirilmesine neden oluyor. Uzmanlar dizilerin çocukların kimlik arayışında etkili olduğunun da altını çiziyor.


      Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği uzmanlarından Doç. Dr. Kültegin Ögel, ortaöğretim gençleri arasındaki çeteleşmenin, okul dışındaki birtakım oluşumların türevi olduğunu ileri sürüyor: “Okul çetelerindeki çocuklar, 20’li yaşlardaki ağabeylerini örnek alıyor. Bu çeteler daha büyük mafyöz grupların taşeronu. Bunlar ancak polisiye tedbirlerle önlenecek oluşumlar.”

      TOPLUMDAKİ İŞSİZLİK OKULDA ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR
      Psikiyatri uzmanı Dr. Tulga Şatır, okullardaki şiddet ile işsizlik arasındaki bağa vurgu yapıyor. Buna göre, toplumsal işsizlik oranındaki artış okullara katlanarak yansıyor. Bu konudaki ilimsel araştırmaların, kendi uygulamaları ile bağdaştığını belirten Dr. Şatır, dış mahallelerde yaşayan gençlerin, ailedeki işsizliği ve yoksulluğu aşılması mümkün olmayan bir yaşam durumu olarak içselleştirdiğini vurguluyor.

      Dr. Tulga Şatır: “Kente uyumsuzluk hali kemikleşince, çocuk ailesinin toplumda edinemediği itibarı, kendi mikro toplumunda telafi arayışına giriyor.”

      PARÇALANMIŞ AİLE VE KİMLİK ARAYIŞI
      Gecekondu mahallelerinde gözlem yapan Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mücella Uluğ, medyadaki dizilerin gençlerin model alma açısından en güçlü ‘özdeşleşme’ kaynağı haline geldiğini vurguluyor. “Bugün araştırma yaptığımız gençler ‘Ne olmak istiyorsun?’ sorusuna ‘Polat Alemdar’ diye yanıt veriyorsa bir sorun var demektir, ancak bunun suçunu direkt olarak dizilere bağlayamayız, sağlıklı bir aile yapısında olsa, bu diziler çocuğu şiddette sevk etmez” diyen Prof. Dr. Uluğ’a göre sorunun kökü köyden kente göç.

      KÖYDEN KENTE GÖÇ VE UYUMSUZLUK
      Prof. Dr. Uluğ, gecekondu mahallelerindeki aile yapısının parçalandığını gözlemlediğini, kente uyumsuzluğun birkaç kuşak sürdüğünün altını çiziyor. Aile içi huzursuzluklar ve yoksulluk geleneksel aile yapısını bozuyor; çocuk anne ve babadan destek ve şevkat göremiyor. “Halbuki ebeveynler çocukları dinlemeli, ilgilenmeli, ancak ortada bunu yapacak aile yok” diyen Prof. Dr. Uluğ’a göre, kentte kırılan geleneksel yapı geride aile dışında kimlik arayışına giren çocuklar bırakıyor.

      Prof. Dr. Mücella Uluğ: “Çocuk aileden destek ve şevkat görmeli, ancak gecekondu mahallelerinde parçalanmış aile yapısında bunu yapacak ebeveyn yok”.

      ÇOCUK AİLEDEKİ UMUTSUZLUĞU AŞMAK İSTİYOR
      Dr. Tulga Şatır’a göre de ailesiyle ilişki kuramayan çocukların çetelerin ağına düşmesi daha kolay. “Anne-babanın ilgilenmediği bir çocuk, şevkati dışarda arar hale geliyor, bu da onları çetelere karşı hassas duruma getiriyor.

      “İşsizliğin sonucu ailedeki umutsuzluğu deneyimleyen çocuk, model almak için dışarıya dönüyor” diyen Dr. Şatır şöyle devam etti; “Aile dışı modellerin başında çeteler geliyor, çünkü girişi kolay bu oluşumlar kendi içinde çocuğa toplumda görmediği statü ve hatta ekonomik getiriyi sağlıyor. Ailesinin toplumdan görmediği itibarı çocuk, çete yoluyla kendi mikro toplumunda ikame ediyor.”

      MEDYA KİMLİK ARAYIŞINA İMAJ TEMİN EDİYOR
      Medya davranış kodları temin etme aşamasında devreye giriyor; dizi karakterleri gençler tarafından kolaylıkla özümseniyor. Dizilerin ‘kabadayılık’ gibi toplumda mevcut davranış kalıplarını suistimal ettiğine dikkati çeken Dr. Şatır şöyle diyor: “TV’deki diziler salt olarak şiddet ve kan içerdikleri için değil, gençlere topluma alternatif tarzları bir hayat felsefesi olarak sunduğu için sakıncalı. Bu furya ilk Kenan İmirzalıoğlu’nun oynadığı ‘Deli Yürek’ dizisiyle başladı, şimdi Kurtlar Vadisi ile sürüyor. Dizilerde mesele adaletin güç yoluyla kazanılmasını meşrulaştıran yaşam felsefesine yer verilmesidir.”

      Doç. Dr. Kültegin Ögel: “Gençler, dizilerden önce aile içinde şiddete maruz kalıyor. Babanın anneyi dövdüğü bir ortamda yetişen çocuğun şiddetten başka alternatifi yok.”

      ÇETE VEYA BASKETBOL TAKIMI
      Doç. Dr. Ögel’e göre şiddet, ergenlikte çocukların gruplaşma ve model alma içgüdülerinin yanlış yönlendirilmesinden kaynaklanıyor. Doç. Dr. Ögel, doğru yönlendirilmeleri halinde sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı çocukların dahi şiddete başvurmayacağını savunuyor: “Gençler mutlaka gruplaşır, bu içgüdü bugünkü gibi çetelere de dönüşebilir, pekala basketbol takımı kurarak, olumlu anlamda da tezahür edebilir.”

      ALINTIDIR.

      ÖZLÜ SÖZLER

      konfüçyus demiş ki:

      "Eğitimli insanların dokuz düşüncesi vardır.

      1.Baktıklarında ,berrak görmeyi düşünürler

      2.Dinlediklerinde,iyi duymayı düşünürler.

      3.Görünüşleri bakımından,sıcak olmayı düşünürler.

      4.Davranışlarında,saygılı olmayı düşünürler.

      5.Konuşmalarında doğru olmayı düşünürler.

      6.İşlerinde , ciddi olmayı düşünürler.

      7.Kuşkuya düştüklerinde,soruları nasıl soracaklarını düşünürler.

      8.Öfkelendiklerinde,sorunları düşünürler.

      9.Kazancı gördüklerinde,adaleti düşünürler."