Hemşin Türkü Korosu Alt Yapı Çalışmaları

      Hemşin Türkü Korosu Alt Yapı Çalışmaları

      Yiyip, içip, eğlenmek kadar Hemşin kültürünün sahiplenilmesiş, korunması ve yaşatılması adına tarihi kararların alınması temennimizidir. Sesli, yazılı türkü derleme çalışmaları ile türkülerimizin kayıt altına alınması, Hemşin ağzının karakteristik özelli,klerinin köy köy gezilerek tespit edilmesi , söyleyiş ve deyişlerin ortaya çıkarılması. Bu çalışmalarda maddi kaygı gütmeden sadece birlik adına ve kültür adına yapabileceklere ne mutlu...O tarihlerde oralarda olsam ben de katkı da bulunmak işsterdim. kadıköy Hemşin Derneği yeni yerine taşındığında yapacağımız ilk teklif folklor yanında Hemşin ağzının ve türkülerinin derlenmesi kaydedilmesi ve yaşatılması adına bir KORO kurulması olacaktır. Bu koroda yaşlı insanlarımız kadar sesi güzel ve enstürman çalan genç arkadaşlarımız da olmalıdır.. Kültüre onu yaşayanlar ve yaşamasını isteyenler sahip çıkar anlayışıyla basit çıkar ilişkileri ve anlaşmazlıklardan vazgeç,ilerek bu çalışmalara biran önce başlanmalıdır.. Hemşin derneği ve vakfının yağacağı en büyük iş şivemizin ve türkülerimizin sahiğlenilmesidir.. Bunu bizim yapmamız lazım diye düşünüyorumm Ve gördüğüm her Hemşinliye de söylüyorum zaten : )


      Gitar, tulumi darbuka, kemence vs.. enstürman bilen arkdaşların Mustafa Çakır beye veya bana bildirmeleri halinde müzik çalışmlarına başlamayı düşünüyoruz..Her türlü öneriye de açığız...
      " akıl ve gönül ; insan ...
      Bir kırık bağlamam var.O da hemşine feda olsun,hemşinliyi hemşine bağlasun inşallah.

      (Mustafa,söylemeye hacetmi var,halden anlar Arifan. uşağum daha açiği ben burdayim alo de yeter)



      Anadolu

      Dört Bir Yanı Sevda Dolu
      Veysel Dolu Yunus Dolu
      Abdal Dolu Rumi Dolu
      Hak Aşkına Gönül Veren

      Aşık Dolu Anadolu
      Anadolu Anadolu

      Dört Bir Yanı Bilge Dolu
      Tarih Dolu Kültür Dolu
      Şehit Dolu Göçler Yolu
      Hak Aşkına Gönül Veren
      Aşık Dolu Anadolu
      Anadolu Anadolu
      Ben vokalde elimden geldiği kadar yanınızdayım(çok iyi olduğumu düşünmeyin sakın he:D).Ve Anadolu türkülerinde detaylı bilgi sahibiyim diyebilirim.Karadeniz yöresi dışında da eğer bir çalışma yapmak isterseniz yardımcı olabilirim.

      Saygılar

      NEYİMİZ EKSİK ... ? !!

      YOK OLMAYA YÜZ TUTMUŞ HERŞEYE SAHİP ÇIKMALIYIZ

      Yüreği Özgür Bir Halkın Hayatlarına Dair Yakılan Ağıtlar



      Yüreği özgür bir halkın yaşamlarına dair yakılan ağıtlar........Karadeniz’in kaybolmaya yüz tutmuş evrensel mirası, tarihi ve tüm içsel dokularıyla günümüze yansımasının tulum ve kemençenin çığrık ezgisiyle hayat buluşu........Kültürümüzün bilmediğimiz yönleriyle dokuz yıl önce tanıştık. Kendimizi uzaklaştırdığımız yerden duyduk, benliğimiz anımsamıştı türküleri......Biri bizi geçmişimize çağırıyordu, geçmişimizle geleceğe taşınmaya....... ve onu dinliyoruz şimdi..............



      Deniz :İstanbul'dan Ağrı'ya konserler veriyorsunuz, Kanada'da ki yerel radyolarda liste başı oluyorsunuz. Uluslararası ödüller alıyorsunuz. Buna rağmen sizce iletmek istedikleriniz Türkiye'de istediğiniz kadar geniş bir alana ulaşabildi mi? Ulaşamadıysa bunun sebepleri nelerdir?

      Birol Topaloğlu :Ben yaptığım çalışmaların gerek ulusal gerekse uluslararası gerekli yerlere ulaştığına inanıyorum. Popülist bir yaklaşımım olmadığı için, aklı başında herkes gibi ben de, Türkiye’de kendimi anlatmakta biraz zorlandığımı söylemeliyim.

      Deniz :Yaptığınız her şey aslında evrenselliğin bir parçası ve yaptıklarıyla bu çizgiyi yakalayabilen yok denebilecek kadar az insan var. Sizce başarıyla insanın hayata olan bakışı niye bu kadar birbirine paralel?

      Birol Topaloğlu :Bu söylediğinizi biraz abartılı buluyorum. Sadece nerden geldiğini bilen, kendini anlamaya çalışan bir insanım. Kendi gerçekliğini anlayan, bu anlamda dünyalı olmaya çalışan biriyim. Yaptığım işin aslında o kadar da abartılacak bir yanı yok. Siz düşüncenizi samimi ifade edebiliyorsanız ve öyle yaşayabiliyorsanız evrensel değerlere ulaşmışsınız demektir. Önemli olan nerde ve nasıl durduğunuzdur. Bana göre yaptığım çok fazla şey yok. Kendimi müziğin emekçisi olarak görüyorum. Aslında benim kadar çalışırlarsa benden daha başarılı olabilecek insanlar var.

      Deniz :Yeni albüm çalışmalarınız var mı ? Yeni albümünüz ne zaman elimizde olacak?

      Birol Topaloğlu :Var. Ne zaman çıkacağı belli değil ama içime sinmeden asla çıkarmayı düşünmüyorum albümü. Koşullara bağlı birazda albümün çıkış tarihi. Yaz aylarında insanların eline geçmesini hedefliyorum.

      Deniz :Artık etnik müziğe ilgi artıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

      Birol Topaloğlu :Tabi…İletişim çağında yaşadığımız için, kıyıda köşede kalmış müzikler; ortaya çıkma şansını yakalamış durumda. Tüketim toplumunda insanlar bu teknolojik imkanlarından yararlanarak, başka birçok alanda olduğu gibi etnik müzik üzerinde serbestçe hak sahibi olabiliyorlar. Bence aynı imkanlarla etnik müziklerin kökünde araştırmalar yapılsa daha iyi sonuçlar alınabilir. Müziğin özüne daha sadık kalınması gerektiğini düşünüyorum. Birtakım yeni düzenlemelerin, anlayışların gelişmesi kaçınılmaz. Bu tür yeni yaklaşımlar geçici popüler yaklaşımlardır. Ben de Laz müziği içinde itinayla bazı müdahalelerde bulunuyorum. O bile beni rahatsız ediyor. Müdahaleler bozulmayı beraberinde getiriyor.

      Deniz :Hiç kendinize Lazca bir isim yakıştırdınız mı veya arkadaşlarınızın size yakıştırdığı Lazca bir isim var mı?

      Birol Topaloğlu :İlk zamanlarda düşünmedim değil. Ama bu benim işime gelmedi açıkcası. Çünkü üniversite yıllarımda beni az da olsa Birol Topaloğlu olarak biliyorlardı. Bağlama ile çeşitli Anadolu halk şarkılarını yorumluyordum. Soyadımdan dolayı zamanla sıkıntılar yaşadım. Ancak bu şimdilerde daha az oluyor. Umarım zamanla tam olarak geçer.

      Deniz :Bir toplumun unutulmaya yüz tutmuş mirasına sahip çıktınız. Sizden daha sonraki nesillere, size kalandan daha iyi bir şekilde bırakacaksınız bu mirası, daha sonraki nesillere ulaştıracak gençlik için ümidiniz var mı? Lazca okuma günlerinin veya konferansların faydalı olduğuna ve yeterli ilgi gördüğüne inanıyor musunuz?

      Birol Topaloğlu :Bana göre Laz kültür çalışmaları emekleme dönemi geçiriyor. Ortak çalışma alışkanlığımız yeterince gelişmediği için, maalesef çalışmalar bölük pörçük gidiyor. Tamamıyla kişisel çabalarla yürüyor. Gençler hakkında çok da ümitsiz değilim. İletişim çağında olduğumuz için ve bir takım bilgilere daha kolay ulaşıldığı için insanlar kendi kültürlerini merak ediyorlar, kendi kültürleriyle ilgileniyorlar, araştırıyorlar.

      Deniz :Bende Rize'liyim ama Laz değilim. Fakat sizinde dediğiniz gibi ülkemizde dünyada yok olmaya yüz tutmuş tüm halkların ve değerlerin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Lazlıkla Karadenizlilik arasındaki fark sizce nedir?

      Birol Topaloğlu :Karadeniz zaten coğrafi bir tanım. Günümüzde Karadenizlilikle Lazlık tanım olarak iç içe geçmiş durumda. Kültürel olarak pek de ayıramayız zaten. Karadenizlilik; çok yeni bir tanımken Laz kavramı tarihsel olarak çok daha eskiye dayanıyor. Lazlar kendilerini anlatmakta bir hayli güçlük çekmişlerdir. Halan daha bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Ben önüne bakan bir insanım. Bugün; Lazların kendi kültürlerine karşı çok duyarlı oldukları söylenemez. Bundan sonra neler yapılabilir buna bakmak lazım. Bu kültür diğer dünya kültürleri ile birlikte insanoğlunun bir mirasıdır. Eğer farklı kültürler kendilerine sahip çıkar ve birbirlerine saygılı olurlarsa dünya tekdüzelikten kurtulup ve barış içinde olur. Bence tüm farklı kültürlere sahip çıkmalıyız. Dünyadaki herkes aynı dili konuşsun, aynı kıyafeti giysin, aynı yemeği yesin…Bu bence çekilmez olur. İnsanoğlunun bencillikten bir an önce kurtulması gerek.

      Deniz :Annenizin ağabeyinize yazdığı ağıtın sizin için çok önemli olduğunu biliyoruz. Bunun dışında yüreğinizde çok önemli bir yer etmiş başka bir çalışmanız var mıdır?

      Birol Topaloğlu :Bizim köylerin boşalması beni çok etkiliyor, o evleri öyle ıssız görünce çok duygulanıyorum. Köyler insanlarıyla güzeldir. Taş,dağ,orman, yayla güzel ama insanlarla!. İçi boş, kapalı evleri hiç sevmiyorum. Denizlerimiz kirletildi, ekolojik denge bozuldu, ırmaklarımızda artık eskisi gibi balıklar yüzmüyor. Geleneksel ağıt şeklinde bir melodiyle bu olayları anlatmağa çalışıyorum. Bu ağıtı albümüme koyup koymayacağım belli değil ama beni çok etkileyen bir çalışma umarım albümümde yer alır. Bu benim ruh halime de bağlı. Büyük uğraş vermeme rağmen bir şarkı içime sinmezse albüme koymam.

      Deniz :TRT de katıldığınız bir programda Lazca müzik söylemeniz son anda kurallara takıldı. Bunun için herhangi bir dava açtınız mı?

      Birol Topaloğlu :Aslında bir ara niyetlendim ama dava açıp da bir sonuç alacağıma inanmıyorum. Programda Lazca müzik söyleyemeyeceğim bana son anda söylendi. Provaları yaptık, kayda gireceğiz ki Lazca şarkı söyleyemezsiniz dendi. Ben önce programa çıkmaktan vazgeçtim, ancak bu sorunu dile getirmek için programın bir fırsat olacağını umarak sonradan katılmayı kabul ettim. Ancak konuşmaları kestiler. Üç adet Karadeniz yöresinden şarkı seslendirmiştim. Karadeniz’den olsun diğer yörelerden olsun Türkçe şarkı söylemeyi de çok seviyorum. Halkların şarkılarını ayırmıyorum. TRT’de son düzenleme ile Lazca yayın hakkı verilmediği için yönetmeliğe takılmış. Bu düzenleme yapılmasa belki de Lazca şarkı söyleyebilecektim. Traji komik bir durum. Boşnakça, Kırmançi, Çerkesce, Zazaca ve Arapca söylesem izin verilecekti. Çünkü TRT bu dillerde ana dilde yayın yapmaya başlamıştı. Sorsan bizim Lazlara çok rahat konuşuyoruz derler. Peki; ben niye bu kadar rahat olmadığımızı düşünüyorum. Bir sene önce, benim belgeselimi çeken resmi kurum, bugün ana dilimde şarkı söylememi, mevzuat gerekçesi ile engelliyordu. Bu olayın; kendi dili ve geçmişi olan Laz halkının yok sayılması ve bu halka yapılan bir saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Ait olduğum kültürü ve dili ben seçmedim. Dünya üzerindeki herhangi bir kültüre mensup olmak gibi bir şey bu. Bu anlamda bu tarz dayatmaları anlamsız buluyorum. Artık; tek tip insan yaratma modelinden vazgeçme zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.

      Deniz :Kardeşiniz Ali için insan hakları mahkemesine başvurdunuz mu? Bu sizin özeliniz gibi gözüken aslında tüm Karadeniz’de yaygın olarak vuku bulan bir olay..Hepimiz biliyoruz ki hala kan davaları, toprak davaları devam etmekte. Bunlar hakkında ne söylemek istersiniz? Niye bunların önüne geçemiyoruz?

      Birol Topaloğlu :Öldürülen rahmetli ağabeyimin davası zamanaşımı dolayısıyla düştü. Dava görülürken; öldürüldüğü kesin, öldürenler belli ve de şahitler olmasına rağmen, mahkemede şahitlerle öldüren taraf bir araya getirilmiyor. Gevşek işliyor bir şeyler. Her şey belli, ama ortada ceset yok! Tabi bunun peşini bırakmadık. Ama yargı biraz yavaş ilerliyor. Bize böyle acı bir olay yaşattılar diye aynı şekilde cevap vermek bize yakışmaz. Bunun hukuki olarak cezasız kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Bakalım zaman neyi gösterecek?

      Deniz :Sizin bir tek Lazlarla veya Laz kültürüyle değil de tüm insanlıkla ilgilendiğinizi biliyoruz. Çalışmalarınızda size güç veren insanlara olan bu sevginiz midir?

      Birol Topaloğlu : Nerden geldiğini bilen, kendi gerçeğinin farkında olan biri olarak farklı kültürlere karşı daha duyarlı olduğumu düşünüyorum. Kendi kültürümü araştırdıkça diğer kültürlere olan ilgim daha da arttı, farklı kültürleri tanıdıkça aslında ne kadar birbirimize benzediğimizi görürüz. Yani insan nerde olursa olsun insandır. Farklı kültürlere karşı olan sevgim bana güç veriyor sanırım.

      Deniz :Hangi yazarların kitaplarını takip ediyorsunuz? Mutlaka herkesin okuması gerektiğini düşündüğünüz kitaplar hangileridir?

      Birol Topaloğlu :Son dönemde başlayıp da bitirebildiğim bir kitap yok açıkcası. Bu aralar eski Sovyetler zamanında sürgün edilen halklarla ilgili bir kitap okuyorum. Bir de Jan Yoors’un yazmış olduğu Çingeneler adlı kitaba başladım, umarım bunları bitirebilirim.

      Deniz :Dünyada genel olarak bir yozlaşma söz konusu. Karadeniz müziği ve kültürü de bundan nasibini aldı. Sizce kültürümüzdeki bu yozlaşmanın Karadeniz müziğine olan etkileri nelerdir?

      Birol Topaloğlu :İnsanlar farklı kültürleri, müzikleri tanısınlar, dünya genelinde egemen olan güçler ötekilere karşı daha hoşgörülü olsunlar istiyorum. Farklılıklardan korkmamak gerekiyor. Diğerini dışlamak yozlaşmayı ve yok olmayı beraberinde getiriyor.

      Müzikal olarak değişik tarzlarda denenmeli. Bunun yanında müziğin geleneksel yönünü de irdeleyen çalışmalar yapılmalı. Bunlar birbirleriyle paralel gidebilir. Ancak; özellikle geleneksel müziğin arşivlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

      Deniz :Siz dünyada etnik müzik yapan sayılı insanlardansınız ve birçok ülkede bunun bilincinde sizi severek dinliyor. Sizin severek dinlediğiniz isimler kimlerdir?

      Birol Topaloğlu :Son zamanlarda, hiç değişime uğramamış müzikleri dinlemeyi tercih ediyorum. Derlemelerim arasında hoşuma giden şarkıları dinliyorum. Kafam bir sürü projelerle dolu olduğu için, bir albümü keyifle dinleme fırsatım pek olmuyor. Bu işi profesyonel olarak yaptığım için sanırım , dinlediğim müziği eleştirel anlamda dinlemekten kendimi alamıyorum. Başta Laz Halk ozanı Helimişi Xasani olmak üzere; Aşık Veysel, Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş gibi sanatçıları dinlemekten zevk alıyorum.

      Deniz :Bundan sonraki dönemde yapmak istedikleriniz nelerdir? Yapmak isteyip de çeşitli nedenlerden dolayı yapamadığınız şeyler var mı varsa nelerdir?

      Birol Topaloğlu :Yörede yapmak istediğim çeşitli projeler var. Memleketimizde bu yaz bir kültür sanat festival çalışması içindeyiz. Ayrıca dernek çalışması da yürütüyoruz. Horon çalışmalarından, masallara, destanlara kadar her şeyin, yüzüne bakılmayan yönüyle ilgilenmek istiyoruz. Destanlarımız, ninnilerimiz, masallarımız ve horonlarımız yok oluyor. Bunların hepsi birer tarihi miras. Eski el sanatlarıyla ilgili kurslar, çevre ve ekoloji ile ilgili seminerler, sergiler vb. .etkinlikler düzenleyerek toplumun sürekli tüketen değil de üreten kısmıyla da ilgilenmek istiyoruz. Bu çalışmalarda; o coğrafyada yaşayan tüm canlılara, çevreye, ekolojik ve kültürel değerlere sahip çıkılması yönünde bir hedef konmuştur.

      Deniz :Size göre sitemizde hangi konulara değinmeliyiz?

      Birol Topaloğlu :Çevreyle ve Karadeniz ile ilgili gündemi takip etmelisiniz

      kaynak :karadenizincocuklari.com/birol.htm

      EY HEMŞİNLİ GELECEK ÇAĞLARIN ÇOCUKLARI
      MERHABALAR SEVDALI DAĞLAR IN ÇOCUKLARI

      S.ÇOMOĞLU ...



      ... ve birgün Hemşin Türkü Korosu'nu dinleme umuduyla
      " akıl ve gönül ; insan ...

      fikrini beğenme ama saygı duy ; ne yaptığına bak...

      Yorumlar için teşekkür ederim. Tabi ki bu işleri basından değil de akademik incelemelerden, son dönem müzik etkinliklerinden ve bizzat müzisyenlerle tanışarak takip etmek gerekiyor.

      Etnik ( * ) kelimesi dilimize giren birçok gibi yabancı kaynaklı tabi ki kişiler bunu kendi bildiği veya küresel karşılığını düşünerek kallanıyorlar. Etnik haklar veya etnik hareketler dünyanın gündeminde olduğundan ülkemizde de son dönemde bu tür kelime ve ifadeler kullanılıyor. Yani ülke içindeki kültür çeşitliliğinin ırksal karşılığı olarak etnik kelimesi tercih ediliyor. Veya modern sosyoloji veya modern siyaset kavramlarını tam inceleyip, kendimizce bunların karşılığını düşünebiliriz.

      Bildiğim bir örnek vereyim Prof. Orhan Türkdoğan ın bir kitabının adı Etnik Sosyolojidir ( alfa yay. ) geçen Sosyal Kitapçıda gördüğüm bir kitabın ismi : Ali Tayyar Önder- Türkiyenin Etnik Yapısı- fark yay. ismini taşıyor... Bir Alman yazarın kitabının ismi ise Türkiyede Etnik Gruplardı. Şüphesiz insaları tek bir soya veya ırka indirgeyemeyeceğimiz gbi etniklik anlamında neyi ifade ttiğimizi konuşmalarımız ve eylemlerimiz belli edecek.

      B.Toplaoğlu gibi kendi diline ve kültürüne sahip çıktığını düşünen sanatçılar son dönem küreselleşmenin faydaları ile sorgulanan ulus devlet kavramı karşısında çok kültürcülük yaklaşımı sergilemektedir. İnsanların politik duruşu ve siyasal kimlikleri kendilerini bağlarsa da bu ülkenin geleceği hepimiz adına neler doğuracağını bilmek, tanımak, anlamak önemli..

      Bu durumda kavramların gelişimi, ülkemizin genel gidişatı ve küresel dönüşümün bağımısız ve tarafsız olarak ele alınması gerekiyor. Etnik faşizme kaymadan yapılan her eylemin ben kültür be değişime direnme olarak anlıyorum. Hepimizin taşıdığı kaygı veya ön yargı " biz biliriz bazıları ise yanlış yapıyor " ise o zaman insanların ne yaptıklarını anlamakla işe başlamalıyız derim.

      Zira herkes sizin gbi düşünmeyebiliyor veya farklı, muhalif , entel veya kendince romantik devrimci olduğunu düşünüyor. Bütün bunlar düşünülmeli ve sonuç yapılanların olarak nelere mal olacağı sağduyulu olarak ele alınmalıdır.

      Bu yöndeki tepkilerinizi ise ilgililere bir an önce iletiseniz sizin düşüncelerinizi de dikkate alacaklardır veya siz de müzik ve etkinlikler yapıp farklı veya gerek uzlaşı yönünde örnek olabilirsiniz. Ne duruyoruz o zaman . Selamla.


      ( * ) Etnik : Halkla ilgili; halksal ; ırka ilişkin. ( Hukuk sözlüğü Ejder Yılmaz- yetkin yay. )


      ey hemşenli gelecek çağların çocukları ... !!
      " akıl ve gönül ; insan ...
      ARKADAŞLAR BENCE KORO DEĞILDE HEMŞINI GURUBU OLSA DAHA IY OLMAZMI ACABA KORO BIRAZ YAŞLI GIBI GELIYORDA HEM DAHA AĞIR BİR TARZ YARATIYOR MESELA KAÇKARIN SESI OLA BILIR KAÇKARDAN ESINTILER OLA BILIR DAHA BIR SURU ISIM OLA BILIR YANLIZ BU ISIM HEMŞINIÇAĞRŞTIRMASI GEREKIR BENCE SICAK VE HEREKETLI OLMALI BEN DE BU GURUBA ELIMDEN GELDIĞINCE TURKU YAZARIM VE HARIKA OLUR HATA BİR DE CDI YAPARIZ VE YAYINLARIZ HARIKA OLUR HADI KOLAY GELSIN BAŞARILARINIZIN DEVAMINI BEKLIYORUZ HAYDEN HEMŞINE EL ELE

      HEMŞİNUN GURBUNU
      HEP BERABER KURALUM
      HEMŞINUN ORTASINDE
      BİRDE HORON VURALIM

      HEMŞIN HER ŞEYE LAIK
      ÇOK ŞEYLER YAPMALIYIZ
      HABU HEMŞİNIM IÇIN
      EL LE VERMELIYIZ

      BAŞAR BAŞKAN SOYLEMIŞ
      BENDE DESTEK OLURUM
      YETERKI GURUP KURUN
      HEP SIZINLE OLURUM

      BAŞAR BAŞKAN SAĞ OLSUN
      HEMŞINE HAYAT VERDI
      HEMŞINUN DERTLERIN
      BİRER BIRER GIDERDI

      tobeeeeeeeeee

      reis53'dan Alinti
      Mustafa seveholu kemençem var yazmış.İstanbula transfer ederuz



      İSTANBULA GİTSEM HAZIR KORO VAR AMA ;) NEYSE EĞER İSTANBULDA İŞE GİRERSEM BİLKİ KORODAYIM KEMENÇEMLE AYIP ETTUNUZ LAZ UŞAĞI HER ZAMAN YANINIZDA ;)
      Hak(cc) kuluna eyler nazar
      Dört kalıptan Adem dizer
      Kalleş gelmiş CUMHURİYETİ bozar
      ATAM sana haber olsun

      ENELHAK

      ÇAYELİ- HEMŞİN TÜRKÜ KOROSU ...

      Çayeli Dernekler Birliği ve Hemşin Derneği Yönetimi &
      Çayeli Vakfı ve Çamlıhemşin-Hemşin Vakfı Yönetim Kurulu'na :


      Düzenlemiş olduğumuz şenliklerde yiyip, içip, eğlenmek kadar Çayeli - Hemşin kültürünün sahiplenilmesi, korunması ve yaşatılması adına tarihi kararların alınması temennimizdir.

      Sesli, yazılı türkü derleme çalışmaları ile türkülerimizin kayıt altına alınması, Çayeli ve Hemşin ağzının karakteristik özelliklerinin köy köy gezilerek tespit edilmesi , söyleyiş ve deyişlerin ( kaideler, türküler, yol havaları, ağıtlar, selim saydalar, kadıbağları vs. ) ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu çalışmalarda maddi kaygı gütmeden sadece birlik ve kültür adına yapabileceklere ne mutlu...

      Çayeli Dernekler Birliği ve Kadıköy Hemşin Derneği Yönetim Kurulu'na folklor çalışmaları yanında, Çayeli - Hemşin ağzının yaşatılması ve türkülerinin derlenmesi - kaydedilmesine katkıda bulunması adına bir KORO kurulması teklifinde bulunmayı düşünüyoruz. Bu koroda sesi güzel ( veya enstürman kullanan ) genç arkadaşlarımız gibi , kadın - erkek ses grupları oluşturacak yönde yaşlı insanlarımız da yer almalıdır.

      Kültüre , onu yaşayanlar ve yaşamasını isteyenler sahip çıkar anlayışıyla , basit çıkar ilişkileri ve anlaşmazlıklardan vazgeçilerek bu çalışmalara biran önce başlanmalıdır.. Çayeli ve Hemşin Derneği - Vakfı'nın yapacağı en önemli ve manidar etkinlik şive-ağzımızın ve türkülerimizin sahiplenilmesidir.. Bunu bizim yapmamız lazım diye düşünüyorum.

      Gitar, tulum, darbuka, kemençe vs.. gibi enstürman çalabilen ve müzikle uğraşan arkadaşlarımızın bu hususları dernek yönetim kurullarına özellikle İlknur Çolak hanıma bildirmelerinde fayda var. Bu konuda her öneriye de açık olmalıyız.

      Selamla.

      Av. Hasan ŞİŞMAN

      2006 - İST.
      " akıl ve gönül ; insan ...

      YAPILABİLECEKLER ...

      1. Yöremizle ilgili Vakıf ve Derneklerin iletişime geçmesi ve ağız-türküler konusunda ortak bir komite oluşturulması.

      2.Bu komitenin yöremizle ilgili sanatçılar, araştırmacılara
      ( sosyolog, etnolog, filolog veya kültür araştırmacıları ) bu konuda bilgi vermesi için genel toplantı yapılması.
      Bu konuda Üniv. araştırma kürsüleri ile Halk Araş. Dernek ve Vakıflarından da destek alınmalıdır.

      3. Yapılacak toplantıda derleme, araştırma ve kayıtlar için görev paylaşımı yapılması ( Köy köy ağızların ve kaide- türkülerin tespitine yönelik çalışma ve keşif gruplarının oluşturulması ) Bu grupların mahalli sanatçılar başta olmak üzere ağız ve türküleri bilen insanlarla iletişime geçmesi.

      4. Yapılacak ağız araştırması sonuçlarının arşivlenmesi ve türkü ve deyişlerin sesli ve yazılı olarak kayıt altına alınması. Resmiyet kazandırılması için Mesam - TRT gibi kurumlara bilgi verilerek başvuru yapılması.

      5. Tespitler esnasında, koromuzda yer almak istenelerinde belirlenmesi ve oluşturulacak koronun yeni üyelere açık tutularak devamlılığının sağlanması.

      Bu koronun veya ses gruplarının tespit edilmiş otantik deyiş ve söyleyiş tarzlarına dikkat ederek, müzikal anlamda türkülerimizin yaşatılmaya devam edilmesi gerekiyor ...


      şimdilik bu kadar ...
      " akıl ve gönül ; insan ...

      biz ne yapıyoruz ...???

      Pontus Diyarı'ndan hüzün yüklü bir ezgi
      SALİH KEVİRBIRİ

      'Sözü artık kendi hikayelerini, anılarını, hayatlarını anlatmak üzere türkülere bırakma zamanı....Bu müzikal yolculuğu, anaları Trabzon olan, 'Horon ke Tragodıa' ile büyümüş fakat dünyanın dört bir yanına dağılmış insanlara adıyorum..."

      Koçer Production tarafından çıkarılan Horon ke Trağodia (Horon ve Türkü) adlı albümü için böyle diyor Nikos Mihailidis. Pontus Rumları tarafından çıkarılan ilk albüm olma özelliğini de taşıyan sözkonusu kasetteki parçalar dinleyiciyi Pontus Diyarı'na götürecek cinsten etkileyici. Sözkonusu kaset toplam 13 ezgiden oluşuyor. Tamamına yakını Rumca seslendirilen parçalardan 'Çayeli' adlı Rize dolaylarındaki anonim ezgi ise Türkçe ve Rumca olarak seslendirilmiş. Ayrıca eserlerin tamamı Giresun, Trabzon ve Rize dolaylarından derlenen ezgilerden oluşuyor. Doğu Karadeniz Pontus Müziği'nin bir siluetinin oluştuğu albümde, bir çok müzik aletinin dışında, ağırlıklı olarak kemençe kullanılmış.

      Nikos Mihailidis'in hayatında dedesi Nikos Mihailidis'in çok belirleyici bir yeri olduğu kuşku götürmez cinsten. Dedesini 'müzikal yolculuğunun ilk rehberi' olarak addeden Mihailidis bu konudaki sözlerini şöyle sürdürüyor: "...Doğduğu yeri bir daha göremeden kuzey Yunanistan'ın ücra bir köyünde ölen dedem Nikos Mihailidis son durağı Trabzon olan zor ve engebeli müzikal yolculuğumun ilk rehberiydi. Hala gözleri yaş dolu anayurdunu, dağlarda yeniden kurulmaya çalışılan yaşamın zorluğunu ve geride bıraktığı ağabeyini anlatışını unutamam. Kendisine bana öğrettikleri için minnettarım..."

      Son iki yıldır İstanbul'da yaşayan Mihailidis, bunun kendisine aynı kültürden insanlarla tanışma, onların gelenek ve göreneklerini tanıyarak müzik dağarcığını zenginleştirme olanağını verdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Kökleri tarihin derinliklerine uzanan Trabzon'u coğrafi bir bölgeden çok, bir yaşam biçimi, yaşama ve ölüme karşı bir tavır, akan zamana karşı devamlı bir direniş olarak gören ve bu coğrafyanın melodik ve ritmik yapısından etkilenen, kokularıyla renklerini tenlerinde taşıyan bu insanlara çok şey borçluyum. Onlar sayesinde Trabzon hala aşkın ölümle mücadelesinin şarkı, türkü ve dansta bulduğu ifadedir...."

      Elenitsam, Sümela, Mirolayia (ağıt), Parhari Anemo (Yayla Rüzgarı), Niko'nun Kemençesi, Sera Horon, Ela Legose Pulim (Bana Gel Kuşum), Kerasunda Trağodia (Giresun Türküsü), Zygana (Zigana), Asin Tonya Erhume (Tonya'dan Geliyorum), Gemiler Giresun'a) ve Hereftiko (Enstrumental) albümde yer alan ve buram buran kayıp bir kültür kokan eserler.

      İyi derecede kemençe çalan Nikos Mihailidis, halen Boğaziçi Üniversitesi'nde mastır yapan genç kuşak pontuslulardan biri. Ağır ve bağnaz diretmelere rağmen, kayıp kültürlerin yeniden günyüzüne çıkarıldığı bir dönemde mutlaka kulak verilmesi gereken bir güzel albüm Horon ke Trağodia.

      Nikos Mihailidis Horon ke Tragodia Koçer Production-2001

      kaynak : ö.gündem


      Not : Elbette Osmalı zamanında belki daha da önce yöremizde değişik veya yerel kültürlerin yaşandığı olası ... Toplumlar ve kültürler arası iletişim ve gerçek bilimsel araştırmalar adına ( tarihi ve sosyololjik anlmada ) yapılan güzel işler de var. Eskilerinin veya dedelerinin yaşadığı diyarlar merak edip ülkemize gelen bazı insanlar burda müzikal çalışmalarını özgürce ve paylaşıma açık olarak yapıyolar. Nikos beyin çalışmalarını henüz dinleyemedik ama geçen bir konserde bazı türkülerini bir gruptan dinlemiştik..

      Bu durumda bizim de kendimize has yol havaları, ağıt ve deyiş- türkülerimizin derlenmesini ; müzik grupları ve koroları ile sahiplenilmesi akla geliyor. Nikos bey bize güzel bir örnek teşkli ediyor. Biz ise onun kadar uzaktan gelmedik ve her yaz memleketimize de gidiyoruz madem kaybolmaya mahkum türkülerimize sahip çıkalım derim... Selamla...


      * ) Pontus hakkında literatürdeki tarafsız kaynaklar yanında Azra Erhat'ın Mavi Anadolu ve Yunan Mitolojisi ; Mahmut GOLOĞLU'nun Anadolu’nun Milli Devlet Pontus, 1973 ve S.Arıcının Pontus Mektubu kitaplarına bakılabilir.
      " akıl ve gönül ; insan ...
      Grubun adı öyle çok farklı olması gerekmiyor ben NARA gibi yöreyle ilişkili bir ismi öneririm de önemli olan bu grubun- koronun kurulması ; Almanya, Ankara, İzmir, İstanbul veya Rizede de olabilir...

      Ama ne yapacağı belli olacak ; yol havaları, deyişler, atışmalar, ağıtlar ve destanlar otantik bir şekilde icra edilecek bu grupla... Bu bir haya değil..
      17 sinde katılacağımız İst. L.bura konserinden de faydalanacağız tabi ; D.Nena ve başka bir gruba da düşüncelerimizi açıp gerçekten türküler adına yoıla çıkıldığının belirlenmesi gerekiyor : )


      Ayrıca bizim Çayeli Dernekler Birliği - Y.Hüsrev de Halk Müziği Korosu kurmayı planlıyor gerekirse İst.de Hemşin Derneği ve Çayeli Derneği bu konuda beraberce hareket etmelidir.

      Selamla ...
      " akıl ve gönül ; insan ...

      SOSYETE_KALELİ

      HASANUM BİLUR BENİ
      NASİ TURKÜ ATARUM
      YA MİLLETİ GÜLDURUR
      YA DERDE DERT KATARUM

      TÜRKÜ ATTUM ÇOK DERTLİ
      OKİYİKEN AĞLARUM
      DERTLİ TURKİ OKUYUP
      YUREĞUMİ DAĞLARUM

      NASİLDA YAKİŞUYİ
      SEVDAMA YEŞİL PUŞİ
      SEVDUĞUMDEN UZAKTA
      OLMİŞİM GURBET KUŞİ

      MİLLET GÖREMEZ BİLSUN
      YUREĞUMUN İÇİNİ
      ŞİMDİ KİMİLE GEZER
      GÖNLUMUN GÜVERCİNİ

      MADE IN SOSYETE_KALELİ

      başarılar hasan kardeş

      RAKANİ - YAŞAR KABAOSMANOĞLU ...

      Hopa Hemşinli'lerinin ( kendi aralarında Homşetsi ) türkülerinin seslendirildiği ikinci albüm niteliğinde olan çalışmada Türkçe-Hemşince yanında Gürcüce ve Lazca da türkü var. Hemşince türkülerin altında yazan " Hemşin Halk Türküsü " veya " Hemşince " ifadeleri ile türkülerde geçen yer isimlerinden bu türkülerin Hopa Yöresi derlemesi olduğu anlaşılıyor.

      Yaşar beyin " dilinizi unuttunuz " ifadesi ise son dönemde uzmanlık gerektiren konularda herkesin yorum yapması bakımından artık komik gelmeye başladı. Kendisiyle Kadıköy Şenlik alanında Artvinli'ler standında tanıştık ve geçmişi önemsediğinden kuşkumuz yok : )

      Yaşar bey albümdeki sunumunda çalışmasının 3 yıllık emeğinin ürünü olduğunu söylüyor . Ayrıca çalışmada Çayelili bir grubumuzun üyelerinin de vokal yaptığını görüyoruz. Sunumdaki " Dört nala gelip Uzak Asya'dan , bir at başı uzandığımız bu memleket bizim ... " mısrası ise çalışmanın özünü anlatır gibi : )

      Girişteki yaşlı teyzenin Türkçe konuşması biraz Rize Hemşin ağzını andırıyor ; Hemşince türkülerden ağıt olan ise değişik bir yorum getiriyor. Türkülerin derlemesi ve vokallarle söylenişi güzel olmuş. Rakani ve ( K.Koyuncu'nun düzenlediği ) Sorpez Gulur türküsü ise beğeni kazanacağa benziyor.

      Farklılıkların tanınması ve anlaşılmasında dinlenilmesi gereken bu çalışmalar Çayeli Hemşin Türkü Korosu'nun da ne kadar kaçınılmaz olduğu hakkında da fikir veriyor bize. Umarım türküleri ve geçmişini umursayanlar işin bu yönünü de düşünüyorlardır.

      Selamla.

      H.Ş.
      " akıl ve gönül ; insan ...