Ne İçindeyim Zamanın

      BU VATAN KİMİN?

      Bu vatan, toprağın kara bağrında
      Sıradağlar gibi duranlarındır;
      Bir tarih boyunca, onun uğrunda
      Kendini tarihe verenlerindir...

      Tutuşup: kül olan ocaklarından,
      Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,
      Hudutlarda gaza bayraklarından,
      Alnına ışıklar vuranlarındır...

      Ardına bakmadan yollara düşen,
      Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
      Huduttan hududa yol bulup koşan,
      Cepheden cepheyi soranlarındır...

      İleri atılıp sellercesine,
      Göğsünden vurulup tam ercesine,
      Bir gül bahçesine girercesine,
      Şu kara toprağa girenlerindir...

      Tarihin dilinden düşmez bu destan:
      Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
      Her taşı bir yakut olan bu vatan,
      Can verme sırrına erenlerindir...

      Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
      Bu sevgi bir kuru ifade değil,
      Sencileyin hasmı rüyada değil,
      Topun namlısında görenlerindir...

      Orhan Şaik GÖKYAY
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Türkçenin en güzel kullanımına ait Ziya Gökalp'ten iki örnek.


      Türkçe

      Uydurma söz yapmayız,
      Yapma yola sapmayız,
      Türkçeleşmiş, Türkçedir;
      Eski köke tapmayız.

      Türklüğün vicdanı bir;
      Dîni bir, vatanı bir;
      Fakat hepsi ayrılır
      Olmazsa lisanı bir.

      Ziya Gökalp


      ALA GEYİK
      Çocuktum,ufacıktım,
      Top oynadım,acıktım.

      Buldum yerde bir erik,
      Kaptı bir Ala Geyik.

      Geyik kaçtı ormana,
      Bindim bir ak doğana.

      Doğan, yolu şaşırdı,
      Kaf Dağından aşırdı.


      Attı beni bir göle;
      Gölden çıktım bir çöle,

      Çölde buldum izini,
      Koştum, tuttum dizini.

      Geyik beni görünce,
      Düştü büyük sevince.

      Verdi bana bir elma,
      Dedi,dinlenme,durma.

      Dağdan yürü, kırdan git,
      Altın Köşke çabuk yet.

      Seni bekler ezeli,
      Orda dünya güzeli.

      Bin yıllık çile doldu!
      Bunu dedi, kayboldu.

      Yedim sırlı elmayı,
      Gördüm gizli dünyayı.

      Gündüz oldu,geceler;
      Ak sakallı cüceler,

      Korkunç devler hortladı,
      Cinler, cirit oynadı.

      Kesik başlar yürürdü,
      Saçlarını sürürdü.

      Bir de baktım, melekler,
      Başlarında çiçekler.

      Devlere el bağlıyor,
      Gizli gizli ağlıyor.

      Kılıcımı çıkardım,
      Perileri kurtardım.

      Kurtardığım periler,
      Adım adım geriler,

      Kanadını açardı,
      Selam verir, kaçardı.

      Az, uz gittim, dolaştım,
      Altın Köşke ulaştım.

      Bir kapısı açıktı,
      Öteki kapanıktı.

      Kapalıyı açarak,
      Açığa vurdum kapak.

      At önünde et vardı,
      İt, ot yemez ağlardı;

      Otu ata yedirdim,
      Eti ite yedirdim.

      Açtım bir elmas oda;
      Dev şahı uykuda

      Gördüm, kestim başını,
      Dedim, Ey dev nerede?

      Nerede Dünya Güzeli?
      Dedi, Elinde eli!

      Döndüm, baktım. Bir Kırgız
      Elbiseli güzel kız.

      Durmuş, bakar yanımda,
      Şimşek çaktı canımda.

      Güldü, dedi, Türk Beyi!
      Tanıdın mı geyiği?

      Kimse, beni bu devden
      Alamazdı. Ancak sen,

      Kaya deldin, dağ yardın,
      Geldin, beni kurtardın.

      Ah o imiş anladım,
      Sevincimden ağladım,

      Dedim, Turan Meleği!
      Türkün yüce dileği!

      Yüz milyon Türk bu anda
      Seni bekler Turanda.

      Haydi, çabuk varalım,
      Karanlığı yaralım;

      Sönük ocak canlansın,
      Yoksul ülke şanlansın

      İndik, iti okşadık,
      At sırtına atladık.

      Geçtik nice dağ, kaya,
      Geldik Demirkapıya.

      Kapanması, çok yıldı,
      Açıl!„ dedim, açıldı.

      Yol verince gizli yurt,
      Aldı bizi Bozkurt,

      Kaf Dağından geçirdi,
      Türk Eline getirdi.
      ZİYA GÖKALP
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Hem Artıyım

      Hem artıyım hem eksiyim
      Ölmeye başlamış diriyim
      Yumak yumak çelişkiyim
      İçim kıvılcım pazarı

      Erkeğin birazı kadın
      Çekirdeği tohum ormanın
      Sabah koynunda akşamın
      Diyalektiğin ayarı

      Ateştir buzu içerir
      Yokluktur varlıkta erir
      Maddeyse ışıkta yürür
      Yeşile dönüşür sarı

      Karşıtlıklardan üremek
      Bir savdan bir savı bilemek
      Bileğime kadar izlemek
      Birikip sıçramaları

      Atilla İlhan
      Sitemizin Referans Sistemini kullanın*

      Işığın gölgesi ile yetinme ışık ol!
      bu dörtlüğün devamının sırrıdır aşk...
      kelebek ömründe de olsa yaşanandır aşk
      anılarda dipdiri yaşayandır aşk,
      şairin kaleminin ilhamı yüreğinin çilesidir aşk,,

      deneme....naçizane
      Aşkta tıpkı ELİF gibidir isminde gizlidir ama okunmaz o olmadan da besmele sese gelmez o herşeyin içindedir hiç birşeyde görünmez...

      TÜRK ŞEREFLİ TÜRK ULU

      KESTİLER BAŞTAN SUYU
      KAZDILAR DERİN KUYU
      DEDİLER EY TÜRK UYU
      TÜRKÜN BU ESKİ HUYU

      YELKENLER İNDİ SUYA
      HAİN YATTI PUSUYA
      FIRSATINI BULDU YA
      SALDIRIYOR ORDUYA.

      VARSA DA BİR ÇOK AKIN
      MUŞTULU GÜNLER YAKIN
      NELER OLACAK BAKIN
      TÜRKÜ TÜRKE BIRAKIN.

      TÜRK ŞEREFLİ TÜRK ULU
      ALLAH'IN MÜMTAZ KULU
      BEKLER YETİMİ DULU
      HELE KERKÜK MUSUL'U

      MADEM DÜNYA KUDURDU
      ALÇAK BİR DÜZEN KURDU.
      ÜÇ KITANIN BOZKURDU
      YİNE YAPMAZ MI YURDU.

      Hakverdi MURAT
      13.03.2006

      Hakikat nerede?

      HAKİKAT NEREDE?

      Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
      Tuna ezelden Türk diyarıdır.
      Bilinen tarihler söylememiş bunu
      Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
      Dinleyin sesini doğan tarihin,
      Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak
      Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.

      Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
      Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
      Doğudan çıkan biz
      Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
      Türk sadece bir milletin adı değil,
      Türk bütün adamların birliğidir.
      Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
      Ey yığın yığın insan gafletleri
      Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
      Hakikat nerede?

      MUSTAFA KEMAL
      Sitemizin Referans Sistemini kullanın*

      Işığın gölgesi ile yetinme ışık ol!

      Düşlerim Yıldızlarda Kayar

      Bir ümidim var yaşam yolunda.
      Yinede zaman zaman korkuyorum,
      Yinede yürüyorum.
      Susarım düşüme
      Yazık nefret çökmüş yüreklere.
      Ölüm soğuk,
      Nefret kör bıçak gibi sinsice düğümlerde yağlanmış.
      Bir nefesti yaşamak temas eden
      Delice girdaplarda.
      Kaybolup giden dipsiz kuyularında
      Sessiz çığlıklar içinde biçare doğumlarda.
      Ömrümün mevsimlerinde günler, güller solmakta
      Ayrılığın yıldızlarında bir kavuşma telaşı içinde
      Noktalar birleşmekte.
      Anladımki özlemden hiç kimse ölmez.
      Bir nehir gibi taşar gider.
      Korkum bu gidişler değil
      Eksik bir şeyler var zamanın pençelerinde bırakılan.
      Gökyüzü nefes gibi ciğerlerimde
      Gün batmakta.
      Düşlerim yıldızlarda kayar
      Ardımda bir kaç yaprakla karışacak
      Artalakanla yeşerecek tohumlar.


      G.D
      Sitemizin Referans Sistemini kullanın*

      Işığın gölgesi ile yetinme ışık ol!
      (Yüreğimden)
      Çorağına sevgi ekipte yüreğimin
      Ümitlerini yeşerttiğim topraklarında
      İşte ben özgürce gezinmekteyim....

      (Yaralarıma)
      İzi kalacağını bile bile sarmazmıyız yaralarımızı
      ve baktıkça izlerine anı diye saklamazmıyız zihnimizde
      Anlar gelir sorulmadıkça gelmezler ya hani aklımıza
      sorulduğunda dün gibi acısını hissettiklerimiz

      (Bir el değer umut ışığıma)
      Düşler kayar yıldızlarda
      Çare arayan yüreklere dilektir belki de bilinmez
      İhtimaller var ya yaşamak hengamesinin içinde
      Umut ışığı hep parlaktır ve hiç sönmez...

      Renginizden mahrum etmeyin dizeleri Gülay Abla :)
      Aşkta tıpkı ELİF gibidir isminde gizlidir ama okunmaz o olmadan da besmele sese gelmez o herşeyin içindedir hiç birşeyde görünmez...
      Su olup aksam, yol alsam dereler boyu
      Dağları aşsam..
      Buhar olup bir bulut olsam
      Bir yağmur damlasında doğup
      Bir çiçekte yaşam bulsam.

      Rüzgar olsam, yalçın kayalara savrulsam.
      Aşındırsam dağları taşları
      Denizde yelkenlerle dans etsem
      Bir ağacın tohumuyla uçup
      Bir tohuma can olsam..
      Yağmur yağar aheste aheste
      Bilirki gökkuşağı beklemekte..
      G.D
      Sitemizin Referans Sistemini kullanın*

      Işığın gölgesi ile yetinme ışık ol!