Hoşgörünün arzu edildiği gibi yaygınlaşması ve alışkanlık haline gelmesi için, eğitim ve düşünce dü

      Hoşgörünün arzu edildiği gibi yaygınlaşması ve alışkanlık haline gelmesi için, eğitim ve düşünce dü

      Fikirlerin ve inanışların başka başka olmasından şikayet etmemek gerekir. Çünkü bütün fikirler ve inanışlar bir noktada birleşirse bu hareketsizlik ve ölüm belirtisidir. Böyle bir bir durum elbette istenmez.
      Bunun içindir ki, gerçek özgürlükçüler hoşgörünün genel bir nitelik olmasını isterler. İyi niyetle bile olsa hoşgörüye karşı olunmasını istemezler. Çünkü iyi niyetler hiçbir zaman hiçbir felaketi önleyememiştir. Ruhun selameti için insanların yakıldığını biliyoruz. Bunu yapan Engizisyon Papazları da herhalde iyi bir şey yaptıklarından ve iyi niyetlerinden bahsederlerdi. Belki bu sözlerinde de samimi idiler. Böyle bir ahmaklığa ya da herhangi bir hainliğe de hoşgörü kılıfı uydurmak hiç de zor değildir. İşte bu nedenledir ki, hoşgörüyü teslimiyetçilik derecesine kadar götürmek doğru değildir.
      Gerçi özgür olmak herkesin hakkıdır, ve bunun için gerçek özgürlükçüler, demokrasiye karşı olanlara da hak ve özgürlükler verilmesini isterler. Fakat demokrasiyi savunanların demokrasiye karşı olanların karşısında elleri ayakları bağlı kurbanlık koyun durumuna razı olacaklarını düşünmek asla doğru değildir.

      Unutulmamalıdır ki, bazı insanlar geleceği geçmişin arasında görmek isterler. Bunlar bizi geri bıraktığı için terkettiğimiz anlayışın geri gelmesini isterler. Bu gibi insanlar kendi inandıkları gibi olmayan kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse kendilerini rahatsız hissederler. Hoşgörüyü asla kabul etmezler.

      Hoşgörünün arzu edildiği gibi yaygınlaşması ve alışkanlık haline gelmesi için, eğitim ve düşünce düzeyinin yüksek olması lazımdır.


      Atatürkçülük (Birinci Kitap) S.385
      Sitemizin Referans Sistemini kullanın*

      Işığın gölgesi ile yetinme ışık ol!
      "...Demokrasi fikirseldir. Bir kafa meselesidir. Herhalde mide meselesi değildir."

      "..ekonomik esaslara dayanan kominist partisi adı altında birleşerek diktatörlük kurmuşladır. Amaçlarında milli değildirler. Kişisel hürriyet ve eşitlik tanımazlar.
      halk egfmenliğine saygıları yoktur. İçte halkın çogunluğunu kaba kuvvet kulalnarak, görüşlerini kullanmaya zorlarlar, yurt dışında, propaganda ve ihtilal teşkilatı ile bütün dünya milletlerine, kendi prensiplerini yaymaya çalışırlar. Halbuki hükümet kurmaktan amaç kişisel hürriyetin sağlanmasıdır. Bolşevik tarzı hükümetinde keyfi idare özelliği görülmektedir. Bir toplumun, zorla bir kısım insanların görüşlerinin esiri yapılarak aciz bir şekilde yaşatılmasına, doğal ve akla uygun bir hükümet sistemi görüşü ile bakılamaz.

      Mustafa Kemal Atatürk 1924
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000