Türkçe üzerine bir matematik modelleme ve bunun olası sosyal
yansımaları üzerine bir zihin jimnastiği
"Victor Hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı. Türkçe'yi en zengin
kullananlardan yaşar kemal'in romanları 3.500 kelimeyi geçmez"
görüşü çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe'nin Fransızca'ya
oranla daha az sözcük içerdiği doğrudur. İngilizce'ye, Almanca'ya,
İspanyolca'ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne
var ki bu Türkçe'nin daha yetersiz bir dil olduğu anlamına gelmez!
çünkü Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir! daha
fazla sözcük içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği
yoktur.
Başka bir dilden Türkçe'ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında,
aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe
karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. bu, ilk bakışta bir
eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı
geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe
ise bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya
dayalıdır. Türkçe'de anlamları sözlükteki tanımlar değil,
kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada,
Türkçe'nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere
alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.
İngilizce-Türkçe sözlükte "sick", "ill" ve "patient"ın karşısında
hep "hasta" yazar. bu bağlamda ingilizce'nin üç kat daha fazla
sözcük içerdiği söylenirse bu doğrudur. ancak, aradaki farkların
Türkçe'de vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış
olur: "doktor falanca beyin hastası olmak", "böbrek hastası
olmak", "internet hastası olmak", "filanca şarkının hastası olmak"
arasındaki farkı Türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar. Bunun
nasıl olabildiğini görmek zor değildir. Bir kalem alıp, alt alta:
3+5==
12+5==
38+5==
yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. hepsinde aynı "+5"
yazdığı halde sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe'de de hepsinde
aynı "hastası olmak" ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı
olacaktır. Türkçe'nin az araç ile çok iş yapmasının sırrı
matematikte yatar. 0'dan 9'a kadar 10 tane rakam, artı, eksi, çarpı,
bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu
15 simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir. Türkçe de benzer
özellikler gösterir. Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte,
neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir.
Türkçe'deki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul
yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5
yıl sonra Türkçe'ye girecek fiillerin nasıl çekileceğinin ve 300 yıl
önce unutulmuş kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması
demektir. Bu tıpkı birinci dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin
nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece "x==6", "y=#" olan
denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl
çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.
Oysa sözgelimi ingilizce'de "go", "went" olurken "do", "did" olur.
çoğul ekleri için de durum aynıdır: "foot", "feet"
olurken "boot", "beet" değil "boots" olur. bunun tutarlı bir iç
mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının bellenmesidir.
Türkçe'de ise, statik kelimeleri ezberlemek yerine dinamik kuralları
öğrenmek gerekir. Türkçe'de neredeyse istisna bile yoktur. Olanlar
da ses uyumu gereği "alma" olması gereken meyve isminin "elma"
biçimine dönmesi gibi birkaç minör istisnadır. kurallar ise
neredeyse, bu dili icat edenlerin Türk olduğuna inanmayı
zorlaştıracak kadar güçlü ve kesindir. Bu noktadan sonra,
anlatılanları matematik olarak formüle etmek, aradaki ilişkiyi
somutlaştırabilmek açısından yararlı olacaktır. Bunu yapmanın en
kolay yolu ikili sayı sistemini kullanmak olduğu için de yalnızca 0
ve 1'leri kullanmak yeterlidir. izleyen örneklerde [1==var] ve
[0==yok] anlamında kullanılmışlardır.
kelime kökü çoğul eki matematik ifade
ev ler ev ler
1.0 0.1 1.1
Türkçe'deki bütün kelimelerin 2 bit olduğu varsayılabilir (ileride
bit sayısı artacak). tekil olan bütün kelimeler 1.0 (kelime kökü
var; çoğul eki yok), çoğul olanlar ise 1.1'dir (kelime kökü var;
çoğul eki var). bu kural hiç değişmemek bir yana, öylesine güçlüdür
ki Türkçe'de başka hiç bir dilde yapılamayacak bir şey yapılıp,
olmayan bir kelimenin çoğulu dahi söylenebilir (0.1). birisi
karşısındakine sadece "ler" dediğinde, alacağı tepki: "anladık ler
de, neler?" türünden bir cevap olacaktır. bir şeylerin çoğulunun
söylendiği bellidir de, neyin çoğulunun kastedildiği açık değildir.
vurgulama sıfat kökü zayıflatma matematik ifade
kırmızı
0.1.0
kıp kırmızı
1.1.0
kırmızı msı
0.1.1
kıp kırmızı msı
1.1.1
Türkçe'deki sıfatların anlamını kuvvetlendirmeye veya zayıflatmaya
yarayan bu kural da hiç değişmez. hatta istenirse bu kurala uyan ama
hiçbir sözlükte bulunmayan, hem kuvvetlendirilmiş hem de
zayıflatılmış garip sıfatlar bile türetilebilir. "güneş doğmazdan az
önce ufuk kıpkırmızımsı (kıp + kırmızı +msı; [1.1.1]) bir renk aldı"
dendiğinde, herkes neyin kastedildiğini anlayacaktır. çünkü ayaküstü
türetilen bu sıfat, hiçbir sözlükte yer almaz ama, Türkçe konuşan
herkesin çok iyi bildiği bu kurala uygundur.
Fiil çekimlerinde de işler farklı değildir. burada zorunlu olarak
kişi için 3, zaman için 2 bitlik gruplar kullanılacak. çoklu bit
grupları şunları ifade edecek:
011 == ben
010 == sen
000 == o
111 == biz
110 == siz
100 == onlar
00 == geniş zaman
11 == şimdiki zaman
10 == gelecek zaman
01 == geçmiş zaman
kök kişi matematik ifade
yeterlilik ............ oku (y)abil di m == 1.1.0.01.0.0.011
olumsuz ................ oku (y)a ma z mış sın == 1.1.100.0.1.010
zaman ................. gel me (y)ecek ti == 1.0.1.10.1.0.000
zaman .................. git me di k == 1.0.1.01.0.0.111
hikaye ................. şaşır abil ecek ti niz == 1.1.0.10.1.0.110
rivayet ............... bil (i)yor lar == 1.0.0.11.0.0.100
Tabloda zaman ile ilgili küme 3 bit yapılıp geçmiş zaman "di'li
geçmiş" ve "miş'li geçmiş" olarak ikiye ayrılabilir, soru bileşkeni
için ayrı bir bit eklenebilir, emir ve şart kipleri de işin içine
katılabilir ancak, sonuç değişmezdi.
Cümleleri oluşturan öğelerin (özne, nesne, yüklem, vb...) sıralaması
da rastgele değildir. Türkçe cümleler bir tür "crescendo" (şiddeti
giderek artan dizi) izlerler. bütün vurgu en sonda yer alan yüklem
(fiil) üzerindedir. diğer öğelerin önemi, yükleme olan
yakınlık/uzaklık konumları ile belirlenir. yükleme yakınlaşıldıkça
önem artar. gene matematiksel olarak ele almak gerekirse, cümleyi
oluşturan her bir öğenin toplam öğe sayısı kadar haneden oluşan bir
matematik değere sahip olduğu varsayılabilir.
"dün ahmet camı kırdı" cümlesi 4 öğeden oluşmaktadır; o halde her
öğe 4 haneli bir değere sahip olacak, ilk öğe en düşük, son öğe ise
en yüksek değeri taşıyacaktır.
devam edecek/..
yansımaları üzerine bir zihin jimnastiği
"Victor Hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı. Türkçe'yi en zengin
kullananlardan yaşar kemal'in romanları 3.500 kelimeyi geçmez"
görüşü çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe'nin Fransızca'ya
oranla daha az sözcük içerdiği doğrudur. İngilizce'ye, Almanca'ya,
İspanyolca'ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne
var ki bu Türkçe'nin daha yetersiz bir dil olduğu anlamına gelmez!
çünkü Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir! daha
fazla sözcük içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği
yoktur.
Başka bir dilden Türkçe'ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında,
aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe
karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. bu, ilk bakışta bir
eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı
geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe
ise bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya
dayalıdır. Türkçe'de anlamları sözlükteki tanımlar değil,
kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada,
Türkçe'nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere
alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.
İngilizce-Türkçe sözlükte "sick", "ill" ve "patient"ın karşısında
hep "hasta" yazar. bu bağlamda ingilizce'nin üç kat daha fazla
sözcük içerdiği söylenirse bu doğrudur. ancak, aradaki farkların
Türkçe'de vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış
olur: "doktor falanca beyin hastası olmak", "böbrek hastası
olmak", "internet hastası olmak", "filanca şarkının hastası olmak"
arasındaki farkı Türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar. Bunun
nasıl olabildiğini görmek zor değildir. Bir kalem alıp, alt alta:
3+5==
12+5==
38+5==
yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. hepsinde aynı "+5"
yazdığı halde sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe'de de hepsinde
aynı "hastası olmak" ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı
olacaktır. Türkçe'nin az araç ile çok iş yapmasının sırrı
matematikte yatar. 0'dan 9'a kadar 10 tane rakam, artı, eksi, çarpı,
bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu
15 simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir. Türkçe de benzer
özellikler gösterir. Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte,
neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir.
Türkçe'deki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul
yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5
yıl sonra Türkçe'ye girecek fiillerin nasıl çekileceğinin ve 300 yıl
önce unutulmuş kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması
demektir. Bu tıpkı birinci dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin
nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece "x==6", "y=#" olan
denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl
çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.
Oysa sözgelimi ingilizce'de "go", "went" olurken "do", "did" olur.
çoğul ekleri için de durum aynıdır: "foot", "feet"
olurken "boot", "beet" değil "boots" olur. bunun tutarlı bir iç
mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının bellenmesidir.
Türkçe'de ise, statik kelimeleri ezberlemek yerine dinamik kuralları
öğrenmek gerekir. Türkçe'de neredeyse istisna bile yoktur. Olanlar
da ses uyumu gereği "alma" olması gereken meyve isminin "elma"
biçimine dönmesi gibi birkaç minör istisnadır. kurallar ise
neredeyse, bu dili icat edenlerin Türk olduğuna inanmayı
zorlaştıracak kadar güçlü ve kesindir. Bu noktadan sonra,
anlatılanları matematik olarak formüle etmek, aradaki ilişkiyi
somutlaştırabilmek açısından yararlı olacaktır. Bunu yapmanın en
kolay yolu ikili sayı sistemini kullanmak olduğu için de yalnızca 0
ve 1'leri kullanmak yeterlidir. izleyen örneklerde [1==var] ve
[0==yok] anlamında kullanılmışlardır.
kelime kökü çoğul eki matematik ifade
ev ler ev ler
1.0 0.1 1.1
Türkçe'deki bütün kelimelerin 2 bit olduğu varsayılabilir (ileride
bit sayısı artacak). tekil olan bütün kelimeler 1.0 (kelime kökü
var; çoğul eki yok), çoğul olanlar ise 1.1'dir (kelime kökü var;
çoğul eki var). bu kural hiç değişmemek bir yana, öylesine güçlüdür
ki Türkçe'de başka hiç bir dilde yapılamayacak bir şey yapılıp,
olmayan bir kelimenin çoğulu dahi söylenebilir (0.1). birisi
karşısındakine sadece "ler" dediğinde, alacağı tepki: "anladık ler
de, neler?" türünden bir cevap olacaktır. bir şeylerin çoğulunun
söylendiği bellidir de, neyin çoğulunun kastedildiği açık değildir.
vurgulama sıfat kökü zayıflatma matematik ifade
kırmızı
0.1.0
kıp kırmızı
1.1.0
kırmızı msı
0.1.1
kıp kırmızı msı
1.1.1
Türkçe'deki sıfatların anlamını kuvvetlendirmeye veya zayıflatmaya
yarayan bu kural da hiç değişmez. hatta istenirse bu kurala uyan ama
hiçbir sözlükte bulunmayan, hem kuvvetlendirilmiş hem de
zayıflatılmış garip sıfatlar bile türetilebilir. "güneş doğmazdan az
önce ufuk kıpkırmızımsı (kıp + kırmızı +msı; [1.1.1]) bir renk aldı"
dendiğinde, herkes neyin kastedildiğini anlayacaktır. çünkü ayaküstü
türetilen bu sıfat, hiçbir sözlükte yer almaz ama, Türkçe konuşan
herkesin çok iyi bildiği bu kurala uygundur.
Fiil çekimlerinde de işler farklı değildir. burada zorunlu olarak
kişi için 3, zaman için 2 bitlik gruplar kullanılacak. çoklu bit
grupları şunları ifade edecek:
011 == ben
010 == sen
000 == o
111 == biz
110 == siz
100 == onlar
00 == geniş zaman
11 == şimdiki zaman
10 == gelecek zaman
01 == geçmiş zaman
kök kişi matematik ifade
yeterlilik ............ oku (y)abil di m == 1.1.0.01.0.0.011
olumsuz ................ oku (y)a ma z mış sın == 1.1.100.0.1.010
zaman ................. gel me (y)ecek ti == 1.0.1.10.1.0.000
zaman .................. git me di k == 1.0.1.01.0.0.111
hikaye ................. şaşır abil ecek ti niz == 1.1.0.10.1.0.110
rivayet ............... bil (i)yor lar == 1.0.0.11.0.0.100
Tabloda zaman ile ilgili küme 3 bit yapılıp geçmiş zaman "di'li
geçmiş" ve "miş'li geçmiş" olarak ikiye ayrılabilir, soru bileşkeni
için ayrı bir bit eklenebilir, emir ve şart kipleri de işin içine
katılabilir ancak, sonuç değişmezdi.
Cümleleri oluşturan öğelerin (özne, nesne, yüklem, vb...) sıralaması
da rastgele değildir. Türkçe cümleler bir tür "crescendo" (şiddeti
giderek artan dizi) izlerler. bütün vurgu en sonda yer alan yüklem
(fiil) üzerindedir. diğer öğelerin önemi, yükleme olan
yakınlık/uzaklık konumları ile belirlenir. yükleme yakınlaşıldıkça
önem artar. gene matematiksel olarak ele almak gerekirse, cümleyi
oluşturan her bir öğenin toplam öğe sayısı kadar haneden oluşan bir
matematik değere sahip olduğu varsayılabilir.
"dün ahmet camı kırdı" cümlesi 4 öğeden oluşmaktadır; o halde her
öğe 4 haneli bir değere sahip olacak, ilk öğe en düşük, son öğe ise
en yüksek değeri taşıyacaktır.
devam edecek/..