Gelibolu'da yeni şehitlik ortaya çıktı

      Gelibolu'da yeni şehitlik ortaya çıktı

      Gelibolu'da yeni şehitlik ortaya çıktı

      Çanakkale - Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda 57, 64 ve 72. alaylara ait olduğu tahmin edilen 2 bin 500 kişilik şehitlik ortaya çıktı.

      Şevki Paşa Haritası üzerinde uzun yıllardır çalışmalar yürüten tarih araştırmacısı Gürsel Akıngüç, Gelibolu Yarımadası'ndaki tarih araştırmacılarıyla birlikte, harita üzerinde tanımlanan noktaları bir süredir gezerek keşfetmeye çalıştıklarını söyledi.

      Akıngüç, yaptıkları araştırmada, 43 paftalık Şevki Paşa Haritası'nın 15 numaralı paftasında belirledikleri Düztepe, 180 Rakımlıtepe ve Kılıçbayırı altındaki Çataldere kolunun oluşturduğu vadinin arasındaki meyilli arazide, geçen yıl yapılan Çataldere Şehitliği'nden sonraki en büyük ikinci şehitliği bulduklarını belirtti.

      Şehitliğin bulunduğu yerin, 19 Mayıs Taarruzu'na kadar çok yoğun çarpışmaların yaşandığı bir mevzi olduğunu, burada 19. Tümene bağlı 57, 64 ve 72.
      alaylardaki Türk askerlerinin savaştığını belirten Akıngüç, şunları kaydetti:

      ''Harita üzerinden ölçtüğümüz kadarıyla bu şehitlik 2 bin metrekarelik alanı kapsıyor. Burası cephe hattının gerisinde yer alan büyük şehitliklerden biri.
      Şevki Paşa Haritası'nda yer alan Türk Şehitlikleri içinde en büyük ikinci şehitlik. Bu şehitlikte, 2 bin 500-3 bin kadar şehidimiz yatıyor.''





      haber.mynet.com/detail_news/?t…5&from=home&ref=mynetHome
      "Gelecek de, birgün gelecek"
      Çanakkale Şehitliği

      Çanakkale tüm insanlık tarihinin gördüğü en şiddetli direnişlere sahne olmuştur. Metrekareye 600 merminin isabet ettiği Gelibolu Yarımadasındaki müzeyi gezdiğinizde bunu açıkça görebilirsiniz. Birbirini delmiş ya da birbirine yapışmış onlarca mermi sergileniyor. Merminin mermiyi vurduğu, siperler arasındaki mesafenin 2,5 metreye düştüğü bir savaşı insanlık tarihi yazmıyor.
      Tekrar ediyorum. Bu ülkeyi parçalanmaktan kurtaracak yegane örnekler ordadır.
      İlköğretim öğrencilerine 10-15 gün yerinde eğitim ile Çanakkale anlatılsa bu memleketten bir tane hain çıkmaz.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Bir Başka Çanakkale Destanı

      Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik Cumhuriyeti arasında 25 yıl süren Girit Savaşı, " Çanakkale Geçilmez" söyleminin ilk kanıtıdır aslında...
      Geride bıraktığımız 2005 yılı, başlı başına bir destan oluşturan Çanakkale Savaşı'nın 90'ıncı yıldönümüydü. Türklerle savaşan Fransız, İngiliz, Yeni Zelanda ve Avustralyalı askerlerin ikinci-üçüncü kuşak çocukları, her yıl olduğu gibi yine Çanakkale'de bir araya geldiler; soylu bir dostlukla, atalarına saygı duruşunda bulundular.

      1915'te gerçekleşen savaşta, iki tarafın kayıpları yüz binleri buluyordu. Türklerin genç komutanı Mustafa Kemal, üstün düşman güçlerine verdiği savaşla bir destan kahramanı olmuştu. Çanakkale'deki bir başka destan da, bundan yaklaşık 350 yıl kadar önce, Osmanlı tarihinin en uzun süren savaşında yazılmıştı... 1644-1669 yılları arasında Venedik Cumhuriyeti ile yapılan Girit Savaşı'nda...



      İstanbul Tehdit Altında

      Akdeniz'de stratejik bir konuma sahip olan Girit'i almak, Sultan IV. Murad'ın en büyük projelerinden biriydi. Ancak bunu gerçekleştiremeden 1640 yılında öldü. Yerine geçen kardeşi Sultan İbrahim ise, dört yıl sonra halkın da baskısıyla Girit'e sefer düzenledi. Kısa sürede Girit'i aşıp tüm Akdeniz'e yayılan savaşın ilk dönemlerinde Osmanlı kuvvetleri, büyük başarılar elde etti. Hanya ve Resmo kaleleri fethedildi. Ancak ordunun tıkanıp kaldığı bir yer vardı adada: Kandiye Kalesi... Venedik Cumhuriyeti de, Girit'teki bu son toprağını Osmanlı'ya kaptırmamak için harekete geçti. Adaya gelen gıda ve cephane yardımının yolunu kesmek için, İstanbul'u abluka altına alacaklardı. İlk etapta, Çanakkale'ye yakın iki adayı, Bozcaada (Tenedos) ve Limni'yi (Lemnos) ele geçirdiler. Ve ardından Çanakkale Boğazı'nı kapattılar. Bu, İstanbul için çok tehlikeliydi; halk aç kalabilirdi. Çünkü İstanbul'a, Suriye ve Mısır'dan gelen tahılın yolu tıkanmıştı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Osmanlı İmparatorluğu da içten içe çalkalanıyordu. Sultan İbrahim tahttan indirilerek öldürülmüş; yerine çocuk yaştaki oğlu Sultan IV. Mehmed geçmişti.



      Mali sıkıntının yanı sıra, bir de Anadolu'da ayaklanmalar baş göstermişti. Donanmanın zayıflığı da duruma tuz biber ekiyordu. Sultan IV. Mehmed'in annesi Sultan Hatice Turhan, durumu düzeltmek için sadrazamlığa Köprülü Mehmed Paşa'yı getirdi. Halkın da büyük desteğini alan Köprülü Mehmed Paşa'nın en büyük amacı, Çanakkale'deki Venedik kuşatmasını kaldırmaktı. Bunun için, maliyeyi ve donanmayı güçlendirmesi gerekiyordu önce. Ve kısa sürede yeni donanma denize indirildi; Çanakkale'de bir destan yazmanın zamanı gelmişti artık.



      Kara Mehmed'in Mermisi...

      Osmanlı donanması, 1657 yılında İstanbul'dan Çanakkale'ye doğru hareket etti. Gemi sayısını artıran Venedikliler ile girişilen ilk mücadele başarısızdı. Donanmaya komuta eden Köprülü Mehmed Paşa, olayları şaşkınlıkla izliyordu. Bazı Osmanlı gemileri, rüzgâr uygun olmadığından Kumburun açıklarında demir attılar; düşman saldırısına açık durumdaydılar. Venedik donanmasının amirali, durumdan istifade ederek zafere ulaşacağı umuduyla saldırıya geçti. Ancak Kara Mehmed adındaki cesur bir topçunun attığı mermi, tüm savaşın kaderini değiştirecekti; mermi, amiral gemisinin barut deposuna isabet etti ve gemi sulara gömüldü.



      Morali bozulan Venedik donanması, yeniden saldırıya geçmeye yeltendiyse de başaramadı. Ve Venediklilerin Çanakkale Boğazı'ndaki kuşatmaları da böylece sona ermiş oldu. Bu arada Bozcaada ile Limni yeniden Osmanlıların eline geçti. Geriye, Girit'in Osmanlı topraklarına katılması kalıyordu. Bunu da Köprülü Mehmed Paşa'nın ölümünden sonra, oğlu Fazıl Ahmed Paşa gerçekleştirecekti. Çanakkale zaferinden tam 12 yıl sonra... Venedik'e bir Haçlı seferi gibi Fransız, Malta ve Papalık kuvvetleri yardım ediyordu. İngiltere ise Osmanlı'ya dolaylı olarak destekte bulundu. Ve Osmanlı'yı bir hayli zorlayan bu uzun soluklu savaş, Kandiye Kalesi'nin üç yıl kuşatma altında tutulduktan sonra ele geçirilmesiyle, 1669 yılında sona erdi.



      'Resmi' Belgeler

      Şimdi de, 17. yüzyıldaki Çanakkale Savaşı'nın kazanılmasında önemli payı olan iki kaleyi tanıtalım kısaca. Seddülbahir ve Kumkale... İkisi de Köprülü Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Rumeli kıyısında, Gelibolu yarımadasının Ege Denizi'ne bakan ucunda bulunan Seddülbahir, Venediklilerin Morto Limanı'ndaki Osmanlı donanmasını yakarak Limni ve Bozcaada'yı ele geçirmesinin ardından 1659 yılında inşa edilmiştir. Bu kale yapılırken, karşısına, yani Anadolu yakasına da Kumkale inşa edilmiştir. Bu iki kalenin, 1915'te yapılan Çanakkale Savaşı'nda da düşmana karşı koymada büyük rolü olduğunu belirtelim.. .

      Bu yazıdaki resimlerin hepsi, 17. yüzyılda yapılmış, anonim bir çarşı ressamının iki ciltlik İstanbul albümünden alınmıştır. İtalyan elçisi Soranzo'nun girişimiyle yerli bir çarşı ressamına ısmarlanan bu albümde, Çanakkale Savaşı ve bu savaş sırasında İstanbul'daki Venedik Elçiliği'nin durumunun yanı sıra; 19 padişah portresi, İstanbul'un bina, anıt ve günlük yaşamından sahnelerin resimleri de yer almıştır. Türk tarihi ve kültürü üzerine değerli çalışmaları olan Alman profesör Franz Taeschner, 1910 yılında albümün birinci cildini bir aileden satın almış; 1924'te de litografi yoluyla tıpkı basımını yayımlamıştır. Ancak bu ilk ciltteki 55 resimden dördü renkli, gerisi siyah-beyazdı r. Bu cildin orijinali, II. Dünya Savaşı sırasında Berlin'deki bombardımanda yok olmuştur büyük olasılıkla. Öteki cilde gelince; Emmanuele Cigogna'nın elindeyken, başka nadir kitap ve yazmalarla Venedik'teki Museo Civico Correr'in malı olmuştur. Hem, Venedik ile yapılan Girit Savaşı; hem de

      90. yılını geride bıraktığımız Çanakkale Savaşı'nda yazılan iki destanı şöyle özetleyebiliriz: " Çanakkale Geçilmez"...

      Kaynakça: SkyLife Ocak 2006
      Sitemizin Referans Sistemini kullanın*

      Işığın gölgesi ile yetinme ışık ol!