Ankara'da güzel bir bahçesi olan ve masalarını üzeri sarmaşıklar ile çevrilmiş masalar. Öğlen servisi ve neredeyse müşteri yok denecek kadar az. Garsonlar masada oturmuş hararetle tartışıyorlar.
Masanın üzerinde beyaz bir böcek var. Belli ki yukarıdaki sarmaşıklardan düşmüş. Konu böceğin ne olduğu.
Herkes birşeyler söylüyor. Yok şu böceği, yok bu böceği, yok bizim melekette buna şöyle derler filan tartışırken bu sırada masanın yanından bizim halaoğlu Yaşar elinde müşterinin siparişini götürürken soruyorlar.
- Yaşar! Bu böceğin adı ne? Biliyor musun?
Yaşar böceğe şöyle bir bakarak cevaplıyor.
- Beyaz Bobol dee!

Hastane' de bir tanıdık beni gördü konuşmaya başladık,eşine bak buda Doyusuf'lardandır dedi.Adam bana yoksa sen bizim KUKU'yunun nesi oluyorsun? kukumu dedim,evet, tanmısın demeye kalmadı ,Bilgisayarda HEMŞİNLİYİZ BİZ'i gördü.Adamda CUNDALIKANARYA idi.
Cundalı ve eşine selam..

Songuroğlu rahmetli Sadık dayı namaz kılarken evdekiler bi konu üzerine harıl harıl tartışmaktadırlar.Biri 2 tanedur öteki 3 tanedur diğeri yok 4 tanedur..Bi türlü anlaşamamktadırlar. Sadık dayı ettehiyata oturmuş dayanamaz .Eliyle işaret eder 2 du...

Sevgili Volkanizma;

Bu sayfayı gündeme taşıdığın için teşekkürler. Hemşin'de bu tür anlatacak o kadar çok olay var ki.
Kendi yazdığım olayı okurken bile güldüm.
Sağolesen...

yazanlarda ,,bunları yazmanızı sağlıyanlarda harikasınız..inanılmaz güldüm,,helede baştakine :tongue: ,,Allah da sizi güldürsün..

Çok güzel bir sayfa olmuş!.Sevgili Dide'ye katılıyorum, Allah da sizi güldürsün.

Volkan sen ömürsün sabah sabah gülmekten gözümden yaş geldi valla :tongue:

Şakir Abi şu meşhur iki tane hekiyan var senin onlarıda burdan paylaşırmısın,birisi rahmet babanla (Allah rahmet eylesin) sigara hekiyası,öbürüde birisine sormuş lar telefonda sen bizim oralımısın diye oda demiş ki yok ben ingilizim hatırladıysan paylaşırsan sevinirim.

Volkan ve diğer Hemşerilerim hekiyalar için sağolun..

Bende yazarım aklıma geldikçe inanın çok hekiya var :=)

Sevgili Ali;
Daha önce de yazmıştım aradım bulamadım. Bir daha yazayım…

Lise yıllarım ve 2 dolmuş ile gittiğim Kimya Sanat Enstitüsünde okuyorum. Babam ise garson ve işten çok geç geliyor. Gelince de mutlaka çay demlenip sohbet ediliyor. Bu sebeple babam gelmeden yatıyorum. Çünkü sabah çok erken kalkmak zorundayım.
Bir gece TV seyrederken babamın dış kapıyı açtığını duydum ve masanın üzerinde duran sigara ve çakmağımı kaparak yatak odasına girdim. Babam eve girdi ve her zamanki gibi üstünü değiştirdikten sonra banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Salona girdikten sonra mutfakta çay demleyen anneme seslendi ve sigara almayı unuttuğunu evde çocukların sigarası olup olmadığını sordu. Annem de benim az evvel yattığımı, odama bakmamı söyledi.
Ben hemen gözlerimi kapatıp uyur gibi yaptım. Babam yavaşça içeri girdi ve yatağın yanındaki etajerin üzerinde duran sigara ve çakmağı aldı. Yavaşça geri dönüp sessizce dışarı çıkıyordu ki ben yattığım yerden sesli bir şekilde 1-2 sefer “Öhööööö Öhhööööö” şeklinde öksürdüm. Babam sigara çalarken suçüstü yakalanmıştı. Geri döndü ve bana doğru bakarak; “Ko….mun Uşağı! Sen benim paketimden o kadar sigara çaldın. Ben hiç öksürdüm mü?” dedi.
Gülmekten uyumak mümkün değildi. Kalkıp çay sohbetine katıldım ve gecenin bir yarısına kadar olaya birlikte güldük.
Allahın rahmeti o güzel insanların üzerine olsun.

Söylediğin ikinci olay ise bu sitenin üyesi Maksut’un kardeşi Ali ile ilgili olan bir anımdır ki hatırladıkça hala gülerim. Ali’yi, pek fazla tanımadım. Bizim delikanlılığımızda henüz çocuktu. Gurbete erken çıktı ve uzun zamandır da görüşemiyoruz.
Ali Bodrum Yalıkavak’da Turizm işleri yapıyor. İngiltere’den getirdiği turistleri gezdiriyor. Bodrum’da açılan bir lokantanın sahipleri turistleri kendisine getirmediği için ikidebir Ali’yi sıkıştırıyorlar. Hatta bir seferinde eşinin yanında dövmüşler. Bir gün işteyken Maksut beni aradı. O lokantacıların adamlarının Ali’nin işyeri etrafında beklediklerini ve kendisinin dışarı çıkamadığını söyledi. Ben de kendisine Kızılay’da Jandarma Genel Komutanlığı önünde buluşalım dedim ve oraya doğru yola çıktım. Maksut ile orada buluştuk ve Ali’nin işyeri jandarma bölgesi olduğu için konuyu onlara ilettik. Gerekli telefonlar edilerek olaya müdahale edildi.
Akşam eve geldiğimde durumun ne olduğunu anlamak için Ali’yi ev telefonundan aradım. Karşıma Hemşin Şivesi ile konuşan bir bayan çıktı. Ali’nin evde olmadığını biraz geç geleceğini söyledi. Durumu sordum ve olanları anlattı. Kız Ali’nin karısı imiş. Turizm işi yapıyor olmasına rağmen böylesine şiveli konuşması garibime gitmişti. Kimin nesi olduğunu merak ederek sordum;
“Kızım sen hangi köylüsün? Kimlerdensin? Kimin kızısın?”
Kız cevap verdi;
“Ben İngilizim…!!!”
İngiliz gelin belli ki Türkçeyi bizim Ali’den öğrenmişti …! :D:D:D:D


Not: Bir de anamla babamın evlenme olayı var ki onu anlatsam herhalde gülmekten ölürsün Ali :D:D:D

Yazar: saksu Tarih: 20.03.2008 Saat: 10:47

Sevgili Ali;
Daha önce de yazmıştım aradım bulamadım. Bir daha yazayım…

Lise yıllarım ve 2 dolmuş ile gittiğim Kimya Sanat Enstitüsünde okuyorum. Babam ise garson ve işten çok geç geliyor. Gelince de mutlaka çay demlenip sohbet ediliyor. Bu sebeple babam gelmeden yatıyorum. Çünkü sabah çok erken kalkmak zorundayım.
Bir gece TV seyrederken babamın dış kapıyı açtığını duydum ve masanın üzerinde duran sigara ve çakmağımı kaparak yatak odasına girdim. Babam eve girdi ve her zamanki gibi üstünü değiştirdikten sonra banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Salona girdikten sonra mutfakta çay demleyen anneme seslendi ve sigara almayı unuttuğunu evde çocukların sigarası olup olmadığını sordu. Annem de benim az evvel yattığımı, odama bakmamı söyledi.
Ben hemen gözlerimi kapatıp uyur gibi yaptım. Babam yavaşça içeri girdi ve yatağın yanındaki etajerin üzerinde duran sigara ve çakmağı aldı. Yavaşça geri dönüp sessizce dışarı çıkıyordu ki ben yattığım yerden sesli bir şekilde 1-2 sefer “Öhööööö Öhhööööö” şeklinde öksürdüm. Babam sigara çalarken suçüstü yakalanmıştı. Geri döndü ve bana doğru bakarak; “Ko….mun Uşağı! Sen benim paketimden o kadar sigara çaldın. Ben hiç öksürdüm mü?” dedi.
Gülmekten uyumak mümkün değildi. Kalkıp çay sohbetine katıldım ve gecenin bir yarısına kadar olaya birlikte güldük.
Allahın rahmeti o güzel insanların üzerine olsun.

Söylediğin ikinci olay ise bu sitenin üyesi Maksut’un kardeşi Ali ile ilgili olan bir anımdır ki hatırladıkça hala gülerim. Ali’yi, pek fazla tanımadım. Bizim delikanlılığımızda henüz çocuktu. Gurbete erken çıktı ve uzun zamandır da görüşemiyoruz.
Ali Bodrum Yalıkavak’da Turizm işleri yapıyor. İngiltere’den getirdiği turistleri gezdiriyor. Bodrum’da açılan bir lokantanın sahipleri turistleri kendisine getirmediği için ikidebir Ali’yi sıkıştırıyorlar. Hatta bir seferinde eşinin yanında dövmüşler. Bir gün işteyken Maksut beni aradı. O lokantacıların adamlarının Ali’nin işyeri etrafında beklediklerini ve kendisinin dışarı çıkamadığını söyledi. Ben de kendisine Kızılay’da Jandarma Genel Komutanlığı önünde buluşalım dedim ve oraya doğru yola çıktım. Maksut ile orada buluştuk ve Ali’nin işyeri jandarma bölgesi olduğu için konuyu onlara ilettik. Gerekli telefonlar edilerek olaya müdahale edildi.
Akşam eve geldiğimde durumun ne olduğunu anlamak için Ali’yi ev telefonundan aradım. Karşıma Hemşin Şivesi ile konuşan bir bayan çıktı. Ali’nin evde olmadığını biraz geç geleceğini söyledi. Durumu sordum ve olanları anlattı. Kız Ali’nin karısı imiş. Turizm işi yapıyor olmasına rağmen böylesine şiveli konuşması garibime gitmişti. Kimin nesi olduğunu merak ederek sordum;
“Kızım sen hangi köylüsün? Kimlerdensin? Kimin kızısın?”
Kız cevap verdi;
“Ben İngilizim…!!!”
İngiliz gelin belli ki Türkçeyi bizim Ali’den öğrenmişti …! :D:D:D:D


Not: Bir de anamla babamın evlenme olayı var ki onu anlatsam herhalde gülmekten ölürsün Ali :D:D:D

Derhal bekliyorum abi :=)

oni mi dedum pisluk