Olcaytu Han'ın Kurultay Konuşması

      Olcaytu Han'ın Kurultay Konuşması

      benim basarilarimdan birtanesi büyük Khan babamdansonra (Cengiz Han) O,nun tahtinin sahibi olarakJahutlar,a (Cin Kitat) savas actim ve onlarin imparatorlugunu yiktim.
      Benim ikinci basarim yürüyen ve atli postaci icin potahane istasyonlari yaptirdim böylece milletin ve benim haberlesmem kolaylasti.
      Filhakika su olmayan yerlerde su kaynaklari arastirttim,böylece millete su dolayisiyla olak yardiminda bulundum.
      Halka sehirler insa ettirdim valiler tayin edip garnizonlar insa ettirdimki insanlar artik oturgan olsunlar,güvende yasasinlar,ki böylece ayaklari (kiclari) yere dege ve elleri topraga bulana.
      Böylece Imparator babamdan sonra dört basariya ulastim.Fakat babam tarafindan kendi yerine Imparatorluk tahtina getirilip O,nun birsürü halklarinin yükü sirtima yüklendiginden üzüm suyu icmekle yanlis yaptim,bu benim ilk kabahatimdir.(Olcaytu Cengiz Han,in dört oglundan en ufagidir,en büyügü tahta ciklmaliydi)
      Ikinci kabahatim ise:terslik olarak bir kadinin sözüne uyarak akrabalarim otegin,lerin ülkesinden kizlar getirtmemdir.Imparatorlugun basinda ben olmama ragmen bu hataya düstüm.
      Diger bir hatamda Doholhu,yü öldürtmemdir.Eger neden süc oldugu sorulursa :Dogolhu gibi bir insani ki o babamin sag kolu ve O,nun icin hayatini koymus birisiydi,onu hunharca ve arkadan vurdurarak öldürtmem haksizlikti.simdi benim icin hayatini kim ortaya koyar?Babami koruyan bir yigidi hic mahkeme etmeden öldürtmeyi benim sücüm olarak kabül ediyorum.devamla gök ve yeyüzünde herkes icin yaratilmis olan yabaniyi (av kus vs) citler cekerek,tepeler dikerek kardeslerimin arazilerine gitmelerini -ki kavgaya sebep oldu- önlemege calismam.Buda bir sücümdur.
      Böylece Imparator babamin halefi olarak dört iyi is yaptim ve dört kötü iste bulundum.
      Böyle söyledi.

      Isbu eserin yazisi biz Polo ile Boldah tarafindan ))yedi kubbeler(( ve Singicek,te Kode,nin yanindaki sarayda ,fare senesi 1240 ta,büyük kurultay toplantimizda kayda gecirilmistir.

      Eser :Mogollarin Gizli Tarihi S 177;Alm ,dan Gürman 10.04.04

      Mogollar ve posta kurulusu:
      Pasaport ve posta kelimeleri Mogolca,dan gelmektedir,cünkü dünyada ilk defa bu sistemi kuranlardir.Bu sistem hakkindaki bilgiler söyledir:
      Ikiyüzbinden az olmayan at;onbin bina ,bu bunalar arasinsinda her üc km de ufak köyler en azindan kirk kücük evden ibaret olmak üzere ki bu binalarda ulaklar otururlar;Ulaklarin kemerlerinde cingiraklar oldugunda cok uzaktan bile geldikleri duyularak diger köydeki ulak atini hazirlayip emaneti alarak hemen dörtnala yola ciksin diye.Böyle ilerlemeyi gezgin Plano Carpini,nide 1246 da yazdigi üzre,üc veya dört at degisimiyle yakl.100 km günlük yol yaparlardi.Veya zor olan acele sürüsle yedi at degisimiyle 200 km günlük yol yapabiliyorlardi.Istanbul,dan(IMp her bölgesinden) Ulanbatur,a bir mektup bir haftada ulasirdi.

      Olcaytu sadece postayi kurmakla meshur degildir.1229,1230 yillarinda vergi sisteminide kurarak 1231 de eski Chin yük memuru Yeh-lü Ch,u ts,ai basbakan yaparak adamlarini memur tayin etti.1235 yilinda yüksek hakimi Shigi Khutukhu ,ya kuzey Cin,in Mogol halkinin nekadar vergi verecegini tesbit ettirir,1236 da vergi yükümlülügü tesbit edilerek 1236 ilk kagit para basilir.
      Kaynak:Die Mongolen;Beiträge zu ihrer Geschichte und Kultur;Michael Weiers S 196
      Sn,Aksu,
      bu bir kitap degil koca iki kitap ve tarihi boyutlarimi oldukca degistirdi.
      Olcaytu,nun bu konusmasi kendi emriyle aynen deftere gecmistir diye yaziyorlar.
      Dikkatimi ceken en büyük icerik:koca bir hakanin bile yaptigi hatalari degil kurultayda anlatmasi,hatta yazdirip tarihe mal ettirmesidir.
      Ama nedense,inanc ,dünyanin degismesi vs.vs. bugün degil bir devlet baskani,bir aile reisi bile yaptigi yanlislardan bahsetmez ,acaba neden?
      Hep "su daglarida ben yarattim" hastaligi yakin tarihimizi yemistir,bu her millete müpteladir:yalancilik,oldugu gibi görünmeme,...milletlerin dolayisiyla insanlarin benligini yok etmistir bütün din ve inanclara ragmen.

      Koca insanlarin,dünyaya hükmederken nekadar saf ve temiz icerikli olduklarina hayran oldum.
      Günümüzde ve yakin tarihimizde hicbir böyle örnek yoktur.
      Bu sebeple astim bir parca,zaten oldugu gibi Almanca ve tercüme etmege vaktim yoktur,okudum.
      Benzer bir örnek daha var ki özellikle her devlet adamının okumasında ve görevde bulunduğu her an uygulamasında fayda vardır.
      Hz. Ömer halifedir. Bir cuma namazında cemaate vaaz vermektedir. Ancak cemaat o güne kadar olmadığı bir şekilde kendi aralarında sohbet etmekte ve Hz. Ömer'i dinlememektedir. Hz. Ömer bunu farkedince konuşmasını keser ve uzunca bir süre susar. Hz. Ömer'in sustuğunu gören cemaat de aralarındaki konuşmayı keserek sessizce beklemeye başlarlar. Sonunda Hz. Öemer cemaate neden böyle yaptıklarını sorunca birisi der ki;
      "Ya Ömer! Üzerindeki elbisenin kumaşı ...falanca savaşın ganimetindendir. Biz de bu kumaştan hakkımıza düşen ganimeti aldık. Ancak aldığımız kumaştan bize bir elbise çıkmadı. Oysa sen o kumaştan bir elbise giyiyorsun. Bize bunu nasıl yapabildiğini söylemedikçe seni dinlemeyeceğiz"
      Hz. Ömer cemaatin arasındaki oğlu Abdullah'a dönerek açıklamayı onun yapmasını ister. Abdullah; "Evet o kumaştan bana da düşen paydan bir elbise çıkmamıştı. Baktım ki ne babama ne bana elbise çıkmıyor, benim hakkıma düşeni de babama verdim. Böylece onun bir elbisesi oldu" der.
      Bunun üzerine cemaat özür diler. Ancak olay burada bitmez.
      Hz. Ömer ellrini kaldırarak Allah'a şükrederek der ki;
      "Yarabbim sana şükürler olsun ki bana üzerimdeki bir arşınlık kumaşın bile hesabını soran bir teba verdin"

      Olay bu! Bundan çıakrtılacak ders de çok açık.
      Günümüz devlet adamları en ufak bir yetki aldı mı hemen kendi çevresinde itaat edecek bir güruh yaratmaya çalışır. Eleştirilmeye asla tahammül edemez. İster ki etrafındakiler kendisini sürekli olarak övsünler. Hatta yanlışlarına bile sahip çıksınlar.
      Verdiğin örneğin benzeri Türk tarihinde defalarca tekerrür etmiştir. Abdülhamit Han hayatını anlattığı kitabında da benzer şeyleri söylemiştir.
      Aslında yönetimin babadan oğula geçtiği sistemlerde babaların oğullara nasihatı da bir nevi hataların kendisinden sonra gelecek kuşaklara aktarılması değil midir?
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...