Karadeniz Direniyor

      Karadeniz Direniyor

      Araştırmacı-Tarihçi Ali Taşpınar’ın “Karadeniz Direniyor” yazısı:
      Karadeniz Havzası tarih öncesi dönemlerde barındırdığı Asyanik Topluluklar’la birlikte sonraları Kumanlar, Peçenekler, Uzlar, Avarlar, Hazarlar, Hunlar, Sabirler ve Türkmenler gibi toplulukların şenlendirmesi ile ikinci bir anayurt haline gelmiştir.
      Çoğu Şaman inancına sahip bu Türk Toplulukları’nın zaman içerisinde Hıristiyanlığın doğuşu ile birlikte kilisenin potasında dil ve kültür birliğini sağlayarak milletleşme süreci içine girdiğini görüyoruz. Bulgarlar, Macarlar, Gürcüler ve diğerleri böyle ortaya çıkmışlardır.
      İslâmiyet’in ortaya çıkışı ile birlikte Dört Halife Devrinde (638, Habib bin Mesleme) başlayan İslâm akınlarıyla İslâmiyet’le tanışan bu topluluklarda başlayan İslâmlaşma süreci Selçuklular’la doruk noktasına ulaşır. Kol Savaşı, 1064 Anı’nın Selçuklular’ca fethi islâmda kitleleşme sürecini başlatır. Bundan sonra artık Asya’daki ana kitleden Müslüman Türk Toplulukları Anadolu’ya akmaya başlar.
      1071 ise sadece Anadolu’da bulunan Şaman, Hıristiyan ve Müslüman inançlı Türk Toplulukları’nın birbiriyle kucaklaşmasını sağlar. M.Ö. 3000-4000 lerden 1071 e uzanan derin hasretin giderilmesidir. Böylece Karadeniz Havzası’ndaki Türk egemenliği sonunda Anadolu’ya taşınmıştır.
      Bugün dönüp geriye baktığımızda; Hıristiyan Gregoryen inancındaki Türk Topluluklar’nın Ermeniler içerisinde, Hıristiyan Ortodoks inancındakilerin bir kısmı dışında (Gagauzlar ve Anadoluda çok az bir topluluk dışında, ki bunların bir kısmı sadece Hıristiyan Ortodoks oldukları için mübadele ile Yunanistan’a gönderilip Yunanistan vatandaşı yapılmışlardır.) Türklüğün kayıp halkası haline geldiğini görüyoruz.
      İslâmiyet ise Türklüğün varlık sebebi olmuştur.
      Anadolu coğrafyasını Türkiye yapan Türklük bu coğrafyada gelecek binlerde de var olacağına inancımız tamdır. Ancak gelişen şartlara göre yeni stratejilere ihtiyaç olduğu da bir gerçektir.
      Bunu Mustafa Kemal çok iyi görmüş ve Milli Mücadele kazanıldıktan sonra uygulamaya başlamıştır. Şöyle bir özetleme yapabiliriz:
      1-Milli Mücadelede bize bir ordu kadar yardım eden,(Atatürk’ün sözüdür.) Papa Eftim Erenerol’un TÜRK ORTODOKS KİLİSESİ güçlendirilmeli ve faal hale getirilmelidir.
      2-Alevi inancındaki topluluklar devlet tarafından sahiplenilmeli ve sorunlarına İslâmiyet’in çerçevesi içinde çözüm getirilmelidir.
      3-Kesinlikle üniter yapı zedelenmemeli, Türkçe dışındaki şive lehçeler aile içinde kalmalıdır. Milletleşme süreci engellenmemelidir.
      4-Atatürk dönemi politikaları yol gösterici olmalıdır.
      5-Lozan ve Kars Antlaşmalarının delinmesine fırsat verilmemelidir.
      6-AB süreci artık milli haysiyetimizi rencide edecek bir yola girmiştir. Bu süreç sona erdirilmelidir.
      7-Kıbrıs-Ege, Musul-Kerkük ve Batum (Acaristan) Anadolu’nun savunulmasında kilometre taşlarıdır. Bunlarla ilgili gerek ikili ve gerekse de uluslararası antlaşmalardan doğan haklarımızı tereddütsüz kullanmalıyız.
      Küresel güçler ve yerli işbirlikçileri Karadeniz’e saldırıyor.
      Ancak; Karadeniz 19 Mayıs 1919 daki gibi dimdik ayakta.
      Bugün her Karadenizli bir Mustafa Kemal’dir.
      _________
      Ali Taşpınar
      Araştırmacı-Tarihçi
      alitaspinar@taspinarsistem.com
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000