1930 yilinda "Vikingen" adli bir balina gemisi,
Guney Atlantik’te kucuk bir adaya geldi.
"Buvet" adli bu ada, Afrika’nin guney ucu
Umit Burnu’ndan 1600,
Guney Amerika’nin guney ucundan
3000 mil uzakliktaydi.
Balina gemisinde Johan Ruud adli bir
hayvan fizyologu bulunuyordu.
Ruud, adanin civarinda bir balikciyla karsilasti.
Balikci ona, "Biliyor musunuz,
burada hic kani olmayan bir balik yasiyor"
dedi.
"Kansiz" bir balik...
Hayati canlilari inceleyerek gecmis bir
bilim insani icin bu cok sasirtici bir iddiaydi.
Cunku butun omurgalilarin,
hemoglobin iceren kan sayesinde
canli kalabildiklerini cok iyi biliyordu.
Ruud ulkesine dondugunde,
tesadufen Ditlef Rustad isimli bir baska
bilim insaniyla tanisti.
Bu hikayeyi ona anlattiginda,
kendisini sasirtan su cevabi aldi:
"iki yil once ben de oradaydim ve
bu baligi gordum."
Ustelik, kendisinde bu baligin bir
fotografinin bulundugunu da soyluyordu.
Ona gore baligin adi
"beyaz timsah baligi" idi.
Bazilari ise onu
"seytan baligi" olarak biliyordu.
Baligin bir ucuncu ismi daha vardi:
"Buz baligi..."
Neydi bu esrarengiz, damari kesilse
kan akmayan balik.
Biraz isin icine dalinca,
bilim dunyasinin, hayat felsefesinin
girdabina kapildigi cok ilginc ve dramatik
bir hikayeye ulastim.
Hepimiz icin derslerle dolu bir
hikayeye. ..
Canlilarin kaninin temel yapisini olusturan
hemoglobin molekulu iki temel bilesenden
ibarettir.
"Globin" adi verilen bir protein ve
"heme" denilen kucuk bir molekul.
Kanin kirmizi rengi bu
"heme" denilen molekulden gelir.
Kansiz baligin sirri,
DNA arastirmalari gelistikten sonra cozuldu.
Daha dogrusu, canlilarin govdesinde
"DNA fosillerinin" bulundugunun
kesfedilmesi sayesinde.
Dis dunyada nasil mamut fosilleri,
neanderthal insana ait fosiller bulunuyorsa,
canlilarin ic yapilarinda da
nesli tukenmis DNA’larin fosilleri bulunuyor.
Yani bir DNA arkeolojisinden soz edebiliriz.
"Buz baliginin" fosil DNA’lari
sunu ortaya cikardi:
"Buz baligi" ailesi,
normal kani olan oteki baliklar gibi
okyanusta mutlu bir hayat surduruyordu.
Ancak bundan 55 milyon yil once
iklimde acayip bir degisiklik meydana geldi ve
okyanus sularinin sicakligi 68 Fahrenhayt’tan
38 Fahrenhayt’a dustu.
Cok az okyanus canlisi bu ani dususe dayanabildi.
Bunlardan biri de buz baligiydi.
Dayandi ama ne pahasina?..
İnsanlarin kaninin yuzde 45’i
kirmizi hucreden olusur.
Kirmizi hucreler,
soguga dayanikli degildir.
Buz baligi, soguga dayanikli hale gelebilmek
ve hayatini idame ettirebilmek icin
mucizevi bir degisimi gerceklestirdi.
Kanindaki kirmizi hucrelerin oranini
yuzde 1’e indirdi.
Bu da yetmedi.
Bu defa tarihin ilk "antifrizini" kesfetti.
Hayatta kalma yemini eden bunyesi,
donmayi engelleyen bir nevi
antifriz proteini yaratti.
Boylece buz baligi,
adina da uygun sekilde,
sifirin altindaki sularda bile
hayatini idame ettirmeyi basardi.
****
(*) Bu bilgiler,
Sean B. Carroll: "The Making of the Fittest",
Norton, 2006 Kitabindan alinmistir
****
ERTUGRUL OZKOK
Guney Atlantik’te kucuk bir adaya geldi.
"Buvet" adli bu ada, Afrika’nin guney ucu
Umit Burnu’ndan 1600,
Guney Amerika’nin guney ucundan
3000 mil uzakliktaydi.
Balina gemisinde Johan Ruud adli bir
hayvan fizyologu bulunuyordu.
Ruud, adanin civarinda bir balikciyla karsilasti.
Balikci ona, "Biliyor musunuz,
burada hic kani olmayan bir balik yasiyor"
dedi.
"Kansiz" bir balik...
Hayati canlilari inceleyerek gecmis bir
bilim insani icin bu cok sasirtici bir iddiaydi.
Cunku butun omurgalilarin,
hemoglobin iceren kan sayesinde
canli kalabildiklerini cok iyi biliyordu.
Ruud ulkesine dondugunde,
tesadufen Ditlef Rustad isimli bir baska
bilim insaniyla tanisti.
Bu hikayeyi ona anlattiginda,
kendisini sasirtan su cevabi aldi:
"iki yil once ben de oradaydim ve
bu baligi gordum."
Ustelik, kendisinde bu baligin bir
fotografinin bulundugunu da soyluyordu.
Ona gore baligin adi
"beyaz timsah baligi" idi.
Bazilari ise onu
"seytan baligi" olarak biliyordu.
Baligin bir ucuncu ismi daha vardi:
"Buz baligi..."
Neydi bu esrarengiz, damari kesilse
kan akmayan balik.
Biraz isin icine dalinca,
bilim dunyasinin, hayat felsefesinin
girdabina kapildigi cok ilginc ve dramatik
bir hikayeye ulastim.
Hepimiz icin derslerle dolu bir
hikayeye. ..
Canlilarin kaninin temel yapisini olusturan
hemoglobin molekulu iki temel bilesenden
ibarettir.
"Globin" adi verilen bir protein ve
"heme" denilen kucuk bir molekul.
Kanin kirmizi rengi bu
"heme" denilen molekulden gelir.
Kansiz baligin sirri,
DNA arastirmalari gelistikten sonra cozuldu.
Daha dogrusu, canlilarin govdesinde
"DNA fosillerinin" bulundugunun
kesfedilmesi sayesinde.
Dis dunyada nasil mamut fosilleri,
neanderthal insana ait fosiller bulunuyorsa,
canlilarin ic yapilarinda da
nesli tukenmis DNA’larin fosilleri bulunuyor.
Yani bir DNA arkeolojisinden soz edebiliriz.
"Buz baliginin" fosil DNA’lari
sunu ortaya cikardi:
"Buz baligi" ailesi,
normal kani olan oteki baliklar gibi
okyanusta mutlu bir hayat surduruyordu.
Ancak bundan 55 milyon yil once
iklimde acayip bir degisiklik meydana geldi ve
okyanus sularinin sicakligi 68 Fahrenhayt’tan
38 Fahrenhayt’a dustu.
Cok az okyanus canlisi bu ani dususe dayanabildi.
Bunlardan biri de buz baligiydi.
Dayandi ama ne pahasina?..
İnsanlarin kaninin yuzde 45’i
kirmizi hucreden olusur.
Kirmizi hucreler,
soguga dayanikli degildir.
Buz baligi, soguga dayanikli hale gelebilmek
ve hayatini idame ettirebilmek icin
mucizevi bir degisimi gerceklestirdi.
Kanindaki kirmizi hucrelerin oranini
yuzde 1’e indirdi.
Bu da yetmedi.
Bu defa tarihin ilk "antifrizini" kesfetti.
Hayatta kalma yemini eden bunyesi,
donmayi engelleyen bir nevi
antifriz proteini yaratti.
Boylece buz baligi,
adina da uygun sekilde,
sifirin altindaki sularda bile
hayatini idame ettirmeyi basardi.
****
(*) Bu bilgiler,
Sean B. Carroll: "The Making of the Fittest",
Norton, 2006 Kitabindan alinmistir
****
ERTUGRUL OZKOK