LEYLA ile MECNUN ve ROMEO ile JÜLİET ARASINDAKİ FARKLAR…
Leyla ile Mecnun çöldedir. Ayakları toprağa basar. Mecnun Leyla’yı görmek için kafasını kaldırdığında Allah’ı görür.
Romeo, Jüliet’in balkonunun altındadır. Yani, ona seranatlar yaparken kafasını kaldırdığında Allah’ı değil Jüliet’i görür.
Romeo, her yerde Jüliet’i anlatır, aşkını pazarlar. Mecnun Leyla’sını sayıklayıp avamın ayağına düşürmemek için çöle çekilir ve ceylanlarla filan konuşur. Yani aşk bizi sarhoş ettiğinde tek başına çölde, odamızda, evimizde kor olmayı, yanmayı, başkalaşmayı öğretir.
Aşk şiirlerine ve duygusallığa olan kızgınlığımın temelleri budur aslında. Delikanlıca birini sevemeyen ve yüreğini aşkına mezar edemeyen basit insanlarla yaşıyoruz. Aşk, eskiden olgunlaştırırdı şimdi çocuklaştırıyor, hırçınlaştırıyor.
Şimdi kızlarımıza söylüyorum: Size şiir yazmayan, saçını taramadan yanınıza gelen ama namazlarını tam olarak kılan yiğitleri önemseyin.
Romeo ile Jüliet aşıkların markasıdır, Leyla ile Mecnun ise aşkın…
Çöle çekilmek, toza toprağa karışmak, göz önünde değil Allah’ın huzurunda acı çekmek, tövbe etmek, pişman olmak Doğu’nun hamurudur.
Çok istediğimiz, alamadığımız, ulaşamadığımız şeyler cennetle aramızdaki çizgidir. İşi hırsa dökenlerin, gurura kapılarak aşk intiharları yaşadıklarına şahit oluyoruz. Aşkın faşizminde hep intihar gizlidir.
Kızlarımız bilir… Aşkından sulu sepken gezen, aciz, iş göremez olmuş erkek iticidir. İslam’a göre kadınla erkek eşit değildir. Öyleyse aşkından kadınlaşan bir erkeği kadınlar nasıl sevsin? Namazlarınızı kılacaksınız, çocuklarınıza analık yapabilecek birini Allah için sevip isteyeceksiniz, evlenip gideceksiniz, bu kadar!
Evlenmeye karar verdiğinizde evlilikten çok şey beklememek gerekiyor. Çünkü bir evlilikte 15o kişinin mutluluğu söz konusu yani böyle bir şey mümkün değil J yetmiş beş kişi kız, yetmiş beş de erkek tarafından, etti yüz elli! Mutluluk hayali mümkün değil!
Allah’ın emri olduğu için evleneceksiniz, ümmet Müslüman bir iki çocuğa kavuşacak, tüm mesele bundan ibaret.
Herhangi bir pastanede oturunca yan masadan şu cümleleri duyarsınız: “Bizimkisi farklı olacak askıımm…”
Ne farklı olacak? Niye ki? Oğlanın askerliğini, iş bulmasını bekleyeceksin, pastanelerde plan kurup bozmaktan kavgalar başlayacak, yaş ilerleyecek… Ben, en ulvi aşkların mobilya mağazasında koltuk takımı seçilirken bittiğine bizzat şahit oldumJ Neyi farklı olacak?
Kadın, erkek birbirine karıştı. Roller çatışıyor. Dünya tersine döndü. Kadınlar taksi sürüyor, erkekler bulaşık yıkıyor.
Romeolaşma sürecinden kurtulup aklımızı başımıza almalıyız. Romeo denince aklımıza “erkek” gelmiyor.
Bizim Leyla bile Jüliet’e koca olur anasını satayım, var mı ötesi?
Amerika’nın İslam topraklarını işgal etmesinde kompleksler yatıyor. Hiçbir zaman yaşayamadıkları aşkların yaşandığı çölleri bombaladılar.
Her çöl bir “Leyla”dır.
Her “Leyla”nın namusu bizlerden sorulacak.
“Leyla”nın öcünü almadan “Mecnun” olamayız. Olsak olsak “Romeo” oluruz. Şimdi “Bu yazı nereden başladı nereye gitti?” diyeceksiniz. Belki de sırf bunları söylemek için yazdım baştaki paragrafları!
Bilmiyorum !
Leyla ile Mecnun çöldedir. Ayakları toprağa basar. Mecnun Leyla’yı görmek için kafasını kaldırdığında Allah’ı görür.
Romeo, Jüliet’in balkonunun altındadır. Yani, ona seranatlar yaparken kafasını kaldırdığında Allah’ı değil Jüliet’i görür.
Romeo, her yerde Jüliet’i anlatır, aşkını pazarlar. Mecnun Leyla’sını sayıklayıp avamın ayağına düşürmemek için çöle çekilir ve ceylanlarla filan konuşur. Yani aşk bizi sarhoş ettiğinde tek başına çölde, odamızda, evimizde kor olmayı, yanmayı, başkalaşmayı öğretir.
Aşk şiirlerine ve duygusallığa olan kızgınlığımın temelleri budur aslında. Delikanlıca birini sevemeyen ve yüreğini aşkına mezar edemeyen basit insanlarla yaşıyoruz. Aşk, eskiden olgunlaştırırdı şimdi çocuklaştırıyor, hırçınlaştırıyor.
Şimdi kızlarımıza söylüyorum: Size şiir yazmayan, saçını taramadan yanınıza gelen ama namazlarını tam olarak kılan yiğitleri önemseyin.
Romeo ile Jüliet aşıkların markasıdır, Leyla ile Mecnun ise aşkın…
Çöle çekilmek, toza toprağa karışmak, göz önünde değil Allah’ın huzurunda acı çekmek, tövbe etmek, pişman olmak Doğu’nun hamurudur.
Çok istediğimiz, alamadığımız, ulaşamadığımız şeyler cennetle aramızdaki çizgidir. İşi hırsa dökenlerin, gurura kapılarak aşk intiharları yaşadıklarına şahit oluyoruz. Aşkın faşizminde hep intihar gizlidir.
Kızlarımız bilir… Aşkından sulu sepken gezen, aciz, iş göremez olmuş erkek iticidir. İslam’a göre kadınla erkek eşit değildir. Öyleyse aşkından kadınlaşan bir erkeği kadınlar nasıl sevsin? Namazlarınızı kılacaksınız, çocuklarınıza analık yapabilecek birini Allah için sevip isteyeceksiniz, evlenip gideceksiniz, bu kadar!
Evlenmeye karar verdiğinizde evlilikten çok şey beklememek gerekiyor. Çünkü bir evlilikte 15o kişinin mutluluğu söz konusu yani böyle bir şey mümkün değil J yetmiş beş kişi kız, yetmiş beş de erkek tarafından, etti yüz elli! Mutluluk hayali mümkün değil!
Allah’ın emri olduğu için evleneceksiniz, ümmet Müslüman bir iki çocuğa kavuşacak, tüm mesele bundan ibaret.
Herhangi bir pastanede oturunca yan masadan şu cümleleri duyarsınız: “Bizimkisi farklı olacak askıımm…”
Ne farklı olacak? Niye ki? Oğlanın askerliğini, iş bulmasını bekleyeceksin, pastanelerde plan kurup bozmaktan kavgalar başlayacak, yaş ilerleyecek… Ben, en ulvi aşkların mobilya mağazasında koltuk takımı seçilirken bittiğine bizzat şahit oldumJ Neyi farklı olacak?
Kadın, erkek birbirine karıştı. Roller çatışıyor. Dünya tersine döndü. Kadınlar taksi sürüyor, erkekler bulaşık yıkıyor.
Romeolaşma sürecinden kurtulup aklımızı başımıza almalıyız. Romeo denince aklımıza “erkek” gelmiyor.
Bizim Leyla bile Jüliet’e koca olur anasını satayım, var mı ötesi?
Amerika’nın İslam topraklarını işgal etmesinde kompleksler yatıyor. Hiçbir zaman yaşayamadıkları aşkların yaşandığı çölleri bombaladılar.
Her çöl bir “Leyla”dır.
Her “Leyla”nın namusu bizlerden sorulacak.
“Leyla”nın öcünü almadan “Mecnun” olamayız. Olsak olsak “Romeo” oluruz. Şimdi “Bu yazı nereden başladı nereye gitti?” diyeceksiniz. Belki de sırf bunları söylemek için yazdım baştaki paragrafları!
Bilmiyorum !
(Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! .." Furkân Sûresi