Bekle Beni
-
-
Ah,sınır ötesine süreceğim atımı
Gideceğim kimse anlamadan bir şey
Uzun yolculuklara çıkacağım
Yetecek bana ufukta bıraktığım
çizgiler.
Çektiğim yeter,yanlış zarflara
koyduğum mektuplardan
ve avlular dolusu boşluk bırakarak
çıktığım
kapılardan.
Uzun yolculuklara çıkacağım
dönmemek için
geri
Yine başladım ince acıların durduğu
hayata
kendim yarattım hayalimi ufukta
bekleyen
çizgilerin
çağıracağım gelsin beni yakalayan
atım
taşırsa o taşır bu zor yolculuklardan
beni.
Gideceğim,
uzun bir boşluğu gecerek aylarca
ayrılacağım.
Hancı ve hayal pusu kurdular bana
yıllar önce attığım taşın intikamı için
gideceğim
acıların çoktan dindiği yere
bakacak bana yolda kalanlar
ufukta bıraktığım çizgilerle
gideceğim
hayalimi yanlış okuduğum yereNereye dokunsam bir çığlık senin gövden
gülemem sevgili
ağız dolusu gülemem ki
ülkem ağlamaklıyken
uyku tutmaz gözlerimi
ülkemin gövdesi kanken -
bir devri kapatıyordum kendi tarihimdeki
karanlık bir çağ başlatıyordum
alnı açık kahramanlıklarımı
çalkalanan
dalgalanan
ve hırpalanan geçmişime gömüyordum
tüm suçunu üstüme alıyordum yaşadıklarımın
münzevi bir berduştluktu bundan böyle
herkesi kendi yargısına bırakıyordum
kimbilir belki
yaralarımı yalamakla geçecekti günlerim
kimbilir belki de
kendi ısırığımla kendimi
bir otel odasında zehirleyecektim
sen çıktın
acıkmış bir çocuğa ana memesi gibi
bir yurt kadar sıcak
yağmalanmış bir bahçeyi suladın
bir tohum düşürdün toprağıma
şimdi yeşerme vaktindeyim
çok arayıp zor bulduğumsun
gayyadan kurtuluşumsun
en güçlü yanlarımla seveceğim seni
beni bırakma
Mesut BıyıkDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
-
-
-
Ünzile insan dölü
On kardeş beşi ölü
Büyüdükçe ufak
Ve gelir de görücü
İnci gibi dişi
Görücü bilir işi
Söüğüdüm ağlar gider
Olur hatun kişi
Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk,hem de kadın
Onikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın ünzile
Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda dünyanın bittiğine
Ünzile insan dölü
Bilinmezlere gebe
Sırların mihletini yüklenipte beline
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbirşey sormuyor
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbirşey sormu
sezen aksuDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
Saçların
Bulut yüklü kızıl saçların
Düşünce yüklüsün gülüm
Şimşekler çaktıransın
Şafak sevincisin
Ve ÖLÜME ravdevusun
Baharla yeşerensin gülüm
Sigaranın dumanında
Hasreti arayansın
Hasret sensin gülüm
Hasret
gülen gözlerin
Yıldızları anlında taşıyansın
Şimşek yüklüsün
Sevinçsin
Özlemsin
Mahpussun gülüm
Ö.OvaçıkNereye dokunsam bir çığlık senin gövden
gülemem sevgili
ağız dolusu gülemem ki
ülkem ağlamaklıyken
uyku tutmaz gözlerimi
ülkemin gövdesi kanken -
içimde bir gizli hüzün var sanki..
bir gölge kadar yalnızım..
kendine bakan bir ayna misali..
üzgünüm şimdi dargınım.
acıyım.. acıdan öteyim belki
kaybolan yıllar ardında.
hayaller, kırıldığında...
bir taşın suskunlığunda...
ayazda kalmış bir kuş yüreğim.
soğuk sert taşlar gibiyim..
bitmeyen kışlar gibiyim ..
bağrıma şimdi taşmı basayım...
tualDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
Senmiydin o, yalnızlığımı unutturan ve ansızın yanımdan kaybolan,
Bana esrarengiz bir anda hiç tatmadığım hayat öpÜcÜğÜ olan,
Ve her seferinde bilmediğim dÜşlere beni çekip alan,
Bakışlarıyla gönlÜmÜ alıp, bana sadece kendimi bırakan...
Senmiydin o, gizemli bir yaz yağmuru gibi tenime dokunan,
Yıldızlar kadar uzak, gecemi aydınlatan ayışığı kadar benim olan,
Olmadığın zaman gÜn batımında, denizin ufkunda fırtınalar koparan,
Ve beklediğim iskeleye, özgÜr martılar gibi sadece uğrayan...
Sendin belkide, gördÜğÜmde, yÜreğimde işte o derken zamanı durduran,
Geçmişi ve gelceği unutturup, yalnız benim ol demeye korkutan,
Kayıtsız kaldı herşey, uzağız belkide, kÜflenmiş asırlar ve eskimiş zaman,
Söylemek isterdim sevdiğimi, çÜnkÜ sensin o, gerçeksin hayat yalan..!
alıntıDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
ÖmrÜmÜn en gÜzel senelerini
Alıpta gittiniz bu şehir ve sen
GönlÜmÜn en masum Ümitlerini
çalıpta gittiniz bu şehir ve sen
DöktÜğÜm yaşlara aldırmadınız
Giden gençliğime acımadınız
DÜştÜğÜm yerlerden kaldırmadınız
Basıpta gittiniz bu şehir ve sen
Beni iyi tanır bu kaldırımlar
Bu kuytu köşeler bu taş sokaklar
Sizlerden bir ömÜr alacağım var
çalıpta gittiniz bu şehir ve sen
Bağlayıp durdunuz hep ellerimi
Delik deşik ettiniz seven kalbimi
İçimde dağ gibi hayallerimi
Yıkıpta gittiniz bu şehir ve sen
Kimsesiz yalnızdım kollarınızda
Herşeyi kaybettim yollarınızda
Şimdi bir hesap var aramızda
Vermeden gittiniz bu şehir ve sen
Ben yine yaşarım içimde yasla
Ya siz neylersiniz bu ihtirasla
Bir daha dönmek mi buraya asla
İçimde bittiniz bu şehir ve sen
alıntıDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
O yorgunluğun kitaplarındaki
umutsuz sevgiler miydi düşleri eskiten
bir kez miydi tam yüreğimize saplanışı
o kemirgen kuşkuların
o yabanıl uğultuların
Ömürboyu yalnızlık yargılısının
buluvermek birden kerem sevdasını
canımızın çekirdeğinde
üstelik
bunca ayrılıktan sonra
Soyunup bütün kitaplardan
hüzünden ayrılıklardan
aşmak istesek de masal dağlarını
tutabilir miyiz yelesini
o tanrısal atların
Dinlenirken sevginin billur ırmağında
güneş kararıyor apansız
çatlıyor yüreğimizde yalnızlık tohumu
ve gurbet
batırıyor dişlerini etimize.
Ahmet TelliNereye dokunsam bir çığlık senin gövden
gülemem sevgili
ağız dolusu gülemem ki
ülkem ağlamaklıyken
uyku tutmaz gözlerimi
ülkemin gövdesi kanken -
Bu kent öldürüldü diyorlar
Kurşuna dizildi bir gece yarısı
Hayaletler geziniyormuş şimdi
Sokak aralarında ve caddelerde
Baykuş tüneği olmuş alanlar
Ve yarasalar uçuşuyormuş...
Silah ve esrar kaçakçıları
Altın çağını yaşarlarken
Artıyormuş bir yandan da
Kumarhaneler,meyhaneler
Borsa oyunları hileli iflaslar
Birbirini kovalayıp dururken
Nasıl çıkmışsa pek bilinmiyor
Yaygınmış şimdilerde rus ruleti
İntiharların sayısı bilinmiyor
Çoğalıp duruyormus fahişeler
Ve artık bunların hiç biri
Olay bile sayılnıyormuş şimdi
Bu kent öldürüldü diyorlar
Bahar gelmez artık buraya
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin
Sodon ve Gomore efsanelerde kaldı
Yaşanan bir başka tarih şimdi
Şöyle bir dokunsak toprağa yalın ayak
Duyacağiz belki tarihin akışını
Baharda gecikebilir unutmayalım
Böyle okuduk tarihin kitaplarından
Hele vakit gelsin,sevda dal versin
Uzanacağiz bir sabah çiçekli bir ağaca
Unutmayalım aşkın sımsıcaklığını
Suskun bekleyişlerini varoşların
Kitapları,fabrikaları unutmayalım
Unutmayalım dağların öyküsünü
Zincirlerini kırmasını bilir bir kent
Aovrayı unutmayalım
Kışlık saray ne kadar dayanabilir
Hayatı kollamasını bilenlere
Ölüm suretini gezdiren serseriler
Sızıp kalacaklar birazdan
Ve bir tül gibi yırtılırken çevren
Bu kent yeniden yaşanacaktır
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin.
Ahmet TelliNereye dokunsam bir çığlık senin gövden
gülemem sevgili
ağız dolusu gülemem ki
ülkem ağlamaklıyken
uyku tutmaz gözlerimi
ülkemin gövdesi kanken -
Başta kolay değildi çekindim çok zor oldu söyleyemedim
Sonra unuttum neden yaptığım hataları döndüremedim
Kırgın değilim kendim seçtim aslında yalnızlığımı
Sevdim ben olmayı seninle sensizliğimle
Dargın değilim kaldığım uzak diyarların kıyılarında
Sevdim ben olmayı seninle sensizliğimle
Sebepsiz tuttum kendimi senden
İnkar ettim sarıldım yalnızlığıma
Sonra yıkıldım neden ben sana dön diyemedim
ferhat göçerDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Ne senin o dilsiz uzaklığın
Ne benim bu rezil gerçeğim
Bir çift kanat kesilir gövdem
Çıkar gelirim; esmerliğine senin
Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine.
Akşam yüzüme yüzüm sulara
Bir korku gölgesi gibi vurdukça
Düşerine sığınırım senin, aydınlık
Anılarına..
Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin
Saçların, avuçlarıma
Alırım, tel tel sarınır
Isınır avunurum...
Şükrü ErbaşNereye dokunsam bir çığlık senin gövden
gülemem sevgili
ağız dolusu gülemem ki
ülkem ağlamaklıyken
uyku tutmaz gözlerimi
ülkemin gövdesi kanken -
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına
düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.
Güldüğün zaman yukarıya bakardın. Yukarı kalkan
başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler...
Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler. Duvarlara,
vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu. Geri dönüyordu
çoğalarak. Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum
herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun. Kalp ağrısı
oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk. Dönemeçler geçiyor,
köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların
üzerinden atlıyorduk. Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi,
gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller.
Ben seni seviyordum, bilmiyordun.
Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun.
Sonra herhangi biri oldun. Bütün sevinçlerim bittikten
sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları...
Sonra bir gün uzaktan gördüm seni. Saçların
bana inat, başın her şeye meydan okuyarak.
İşte yine aynı... Kalbimi acıttın. Her zamanki gibi.
Değiştik sanıyordum.
Ve sen yine bilmiyordun.
iclal aydınDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle
Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün
Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları
Tarih de kekemeleşiyor bazen
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini
Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir
Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan
Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun
Ahmet TELLİNereye dokunsam bir çığlık senin gövden
gülemem sevgili
ağız dolusu gülemem ki
ülkem ağlamaklıyken
uyku tutmaz gözlerimi
ülkemin gövdesi kanken -
Kalbine gömüp de dinmez acını
Mutluyum deme hiç acırım sana
Boş yere gizleyip gözyaşlarını
Yanımda gülme hiç ağlarım sana
Bir nehir olup ta taşamadın ki
Aşkının peşinden koşamadın ki
Sen doğdun ama hiç yamaşadın ki
Yaşadım deme hiç gülerim sana
Aynalar gösterir sana kendini
İster kalbini kır ister elini
Sen yazdın elinle sen kaderini
Acırım sevgilim acırım sana
Yanarım sevgilim yanarım sana
ALINTI
Ahmet Selcuk Ilkan -
Beni çok erken yetim bıraktın.
Ah! Bir bilsen seni ne çok özledim.
İnan o çocuk ruhumla
Gelirsin diye yıllarca bekledim.
Hiç inanmadım öldüğüne,
O çizgili pijamalarınla
Pencerenin önünde buluvereceğim sandım hep,
Uzansam tutacağım sandım
Günde bin kez uzandım,
Bir kez bile tutamadım.
Gördüğüm her ak saçlı adamı
Sensin sandım zaman zaman
Karşımdasın gibi gördüm kimi an
Ama kayboldun duman duman.
Ah bir bilsen babacığım,
Bu yetimlik ne yaman.
Sen gittin gideli sevmiyorum bayramları,
Yalan değil kıskanıyorum
Babalı olanları...
Hele o babalar günü var ya babacığım;
O gün kahroluyorum.
Sanki, derin
Sanki, dipsiz kuyularda boğuluyorum.
alıntıDİL, hem tükenmeyen bir hazine
hemde dermanı olmayan bir derttir. -
-
Paylaş
- Facebook 0
- Twitter 0
- Google Plus 0
- Reddit 0