Dünyayı değiştirecek en büyük devrim geliyor
Önümüzdeki yıllarda dünya tepeden tırnağa değişecek. Tıp, askerlik, tekstil, şehircilik, otomotiv gibi aklınıza gelen her konuda köklü bir devrim yaşanacak. İnsan ömrünü, tedavi yöntemlerini, sınırları, savaşları kökten değiştirecek olan bu devrimin adı nanoteknoloji. Mutlaka duymuş olanlarınız vardır. Bir nanometre, metrenin milyarda biri demek. Bu teknoloji maddenin, nanometre boyutlarında anlaşılması, kontrol edilmesi ve atomsal seviyede değiştirilip işlevsel hale getirilmesine dayanıyor. Nanoteknoloji, fizik, kimya, biyoloji, mühendislik gibi disiplinleri ve endüstri, uzay, ilaç, elektronik, tarım, sağlık gibi bütün alanları etkileyecek. Bizim gibi sıradan yurttaşların aklının ereceği örnekler vermek gerekirse; mesela nanoteknoloji sayesinde, kanserli hücrelerin içine nükleik asitler yerleştirilerek, sağlıklı dokulara zarar verilmeden tedavi uygulanabilecek. Askerler fanila gibi kurşun geçirmez giysilerle donatılacağı için savaş mantığı değişecek. Bunun gibi binlerce köklü değişim yaşanacak.
Nanoteknoloji araştırmaları ABD’de doğrudan doğruya Başkan’a bağlı tek öncelikli alan olarak çalışıyor ve bütçesi yılda milyarlarca doları buluyor. ABD dışında bu konuya büyük yatırım yapan ülkeler beklenebileceği gibi Japonya, Avrupa Birliği ve İsrail. Türkiye’de ise bir grup fedakâr bilim adamı Bilkent Üniversitesi’nde kurdukları bir birimde, dünyaya yetişmek için elinden gelen gayreti gösteriyor.
Elimdeki ilginç istatistik nanoteknoloji konusunda dünyadaki bilimsel yayınları göstermekte: Bu konuda da İsrail yüzde 41 ile başı çekiyor. Türkiye’nin payı yüzde 1. Yunanistan ise yüzde 11’lik bir paya sahip.
Endüstri ve enformasyon devrimleri çağında dünya tekstil, demiryolu, otomotiv, bilgisayar devrimlerini yaşadı. Şimdi sıra nanoteknolojide.
Ben bir parantezle, değişmekte olan dünyamıza ait bir pencere açmak ve bir soru sormak istedim. Sorum şu: Acaba bir nano-nasyonalizm ve nano-teoloji mümkün müdür? Şimdi isterseniz yine tarikat, türban, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi konuları tartışmaya ve birbirimizi hırpalamaya devam edebiliriz.
reference:
Zulfu livaneli/vatan gazetesi
Önümüzdeki yıllarda dünya tepeden tırnağa değişecek. Tıp, askerlik, tekstil, şehircilik, otomotiv gibi aklınıza gelen her konuda köklü bir devrim yaşanacak. İnsan ömrünü, tedavi yöntemlerini, sınırları, savaşları kökten değiştirecek olan bu devrimin adı nanoteknoloji. Mutlaka duymuş olanlarınız vardır. Bir nanometre, metrenin milyarda biri demek. Bu teknoloji maddenin, nanometre boyutlarında anlaşılması, kontrol edilmesi ve atomsal seviyede değiştirilip işlevsel hale getirilmesine dayanıyor. Nanoteknoloji, fizik, kimya, biyoloji, mühendislik gibi disiplinleri ve endüstri, uzay, ilaç, elektronik, tarım, sağlık gibi bütün alanları etkileyecek. Bizim gibi sıradan yurttaşların aklının ereceği örnekler vermek gerekirse; mesela nanoteknoloji sayesinde, kanserli hücrelerin içine nükleik asitler yerleştirilerek, sağlıklı dokulara zarar verilmeden tedavi uygulanabilecek. Askerler fanila gibi kurşun geçirmez giysilerle donatılacağı için savaş mantığı değişecek. Bunun gibi binlerce köklü değişim yaşanacak.
Nanoteknoloji araştırmaları ABD’de doğrudan doğruya Başkan’a bağlı tek öncelikli alan olarak çalışıyor ve bütçesi yılda milyarlarca doları buluyor. ABD dışında bu konuya büyük yatırım yapan ülkeler beklenebileceği gibi Japonya, Avrupa Birliği ve İsrail. Türkiye’de ise bir grup fedakâr bilim adamı Bilkent Üniversitesi’nde kurdukları bir birimde, dünyaya yetişmek için elinden gelen gayreti gösteriyor.
Elimdeki ilginç istatistik nanoteknoloji konusunda dünyadaki bilimsel yayınları göstermekte: Bu konuda da İsrail yüzde 41 ile başı çekiyor. Türkiye’nin payı yüzde 1. Yunanistan ise yüzde 11’lik bir paya sahip.
Endüstri ve enformasyon devrimleri çağında dünya tekstil, demiryolu, otomotiv, bilgisayar devrimlerini yaşadı. Şimdi sıra nanoteknolojide.
Ben bir parantezle, değişmekte olan dünyamıza ait bir pencere açmak ve bir soru sormak istedim. Sorum şu: Acaba bir nano-nasyonalizm ve nano-teoloji mümkün müdür? Şimdi isterseniz yine tarikat, türban, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi konuları tartışmaya ve birbirimizi hırpalamaya devam edebiliriz.
reference:
Zulfu livaneli/vatan gazetesi
.......